Niels Çeviri İspanyolca
219 parallel translation
Niels Mattiasen, Keld Olesen
Niels Mattiasen, Keld Olesen,
- Karen ve Niel onun yaşındayken devir farklıydı.
Es demasiado joven, Anna Los tiempos eran distintos, cuando Karen y Niels tenían su edad.
Benim Niels.
Esta Niels.
Niels'te selam söylüyor.
Niels le envía saludos.
Niels!
Niels!
- Niels nerede?
- ¿ Dónde está Niels?
Niels, yapamam işte.
No puedo ir, Niels.
Niels orada mozaikle uğraşması gerektiğini düşünüyor, ama bence bu sadece bir detay.
Niels piensa que él debe hacer un mosaico allí abajo, Pero ése es simplemente un detalle.
- "Niels'e" gidelim.
- Vamos al "Niels".
Niels Bohr gibi biri... "Atom Yapısının Kuantum Teorisi" ni 28'inde yayınladı.
O sea, Niels Bohr publicó "La Teoría cuántica de la estructura atómica" con 28 años.
- Niels, röntgen çektim.
Niels, me han hecho rayos X. Gracias.
Niels'in babası günde 16 saat vardiya ile çalışıyordu.
El papá de Niels gasto su vida trabajado en un barco 16 horas al día.
Niels'i de aynı şey için suçlayamazsın.
No puedes acusar a Niels de los mismo.
- Niels ben.
Habla Niels.
Ben Niels.
Habla Niels.
Seni seviyorum, Niels.
Te amo, Niels.
Öyle demek istemedim, Niels.
No quise decir eso, Niels.
- Niels, lütfen...
Niels, por favor...
Sözde "Avusturyalı Temas" olan Niels Haider dün Viyana'da öldürüldü.
Nills Hater, el contacto Austriaco fue asesinado ayer por la mañana en Viena.
Onun yerine Niels Bohr'un Sıkıcı Dünyası'nı yayınlayacağız.
@ En su lugar, les brindamos / @ El mundo aburrido de Niels Bohr.
Kilki Ghart, Niels Bohr, Hans Christian Andersen.
Kierkegaard, Niels Bohr, Hans Christian Andersen.
Niels Peter Johansen.
Niels Peter Johansen.
Niels Peter?
¿ Niels Peter?
Niels Peter'i gördüm.
Vi a Niels Peter.
Orada Niels Peter'i gördüm.
Vi a Niels Peter allí.
Yani doğru anladım mı? İkinizin de adı Niels?
A ver si lo he pillado, ¿ Los dos os llamais Nils?
- Neils'e çok iyi bir el geldi de...
- Es que Niels tiene una buena mano. ¿ Qué?
Bir hafta geçmişti Neils ile ortaklaşa çalışan Sammy tarafından yağlanıp, tekrar kurulmasının üstünden.
Había sido engrasada, desarmada y vuelta a armar por Sammy, que ahora trabajaba con Niels.
Neils hayatı boyunca hiçbir espriyi komik bulmamıştı, o yüzden, soytarı zenci gurubundaki Sammy, istemeyerek de olsa, onu pek de komik olmayan esprileriyle güldürmeye çalışmaktan vazgeçmişti.
Niels nunca había entendido una broma en su vida, así que Sammy, el negro chistoso, se había dado por vencido en tratar de entretenerlo con sus... débiles recursos.
Neils ve Sammy, kullanım kılavuzuna gerek bile duymadan arabayı onarmışlardı.
Niels y Sammy habían arreglado el carro con ingenio, sin el manual.
Sammy, Neils ile onca zaman geçirmiş olmasına rağmen söyleyenin kendisi olduğunu itiraf etmedi bir türlü.
Y Sammy se negaba a aceptar que había sido él... a pesar de que había pasado mucho tiempo con Niels.
Fizikçi Niels Bohr da Kuantum fiziğine dair Kopenhag yorumunda bunu söylüyor. Bohr'a göre, uzak olaylardan bahsederken ya da bu olayları tanımlarken - -bunlar ister en uzak yıldızdaki ister en küçük ve uzak kuanta düzeyindeki olaylar olsun- -
Fue Niels Bohr, el físico, que en su interpretación en Copenhague de la física cuántica, dijo que cuando hablamos o describimos eventos lejanos, aunque estos ocurran en las estrellas más lejanas o en las más pequeñas y remotas quanta,
Dedektif J ^ niels. sözde bahçıvan kamyoneti herhangi bir metro istasyonu yakınına park edilmiş mi bakalım.
Detective Daniels, vea si ese camión de jardinería estaba estacionado cerca de una estación.
Siz benim için daima bir Niels Bohr veya Heisenberg idiniz sıra dışı bir yeteneğe sahip olduğunuz gibi kendinize has bir düşünce tarzınızda var.
Para mí siempre has sido un Niels Bohr o un Heisenberg. Una persona excepcional intelectualmente, alguien con un pensamiento único.
Ernest Rutherford ve Niels Bohr, görünüşe bakılırsa birlikte çalışmaları en beklenilmeyen tamamen farklı iki kişilik...
Ellos eran Ernest Rutherford y Niels Bohr, Personalidades muy diferentes y poco colaboradoras entre sí.
Bu yeni neslin ilklerinden biri Niels Bohr'du.
Uno de los primeros de esta nueva camada fue Niels Bohr.
Einstein 1920'lerin başlarını Niels Borh'a karşı çıkmakla ve karışık başarılarla geçirdi.
Einstein pasó gran parte de la etapa inicial de los 20ss argumentando en contra de Niels Bohr, con resultados variables.
Ama Neils Bohr mücadeleyi bırakıp vazgeçecek biri değildi.
Pero Niels Bohr no era el tipo de hombre que se rendía fácilmente.
Niels Bohr başarısının verdiği heyecanla, 1916'da Kopenhag'a fetih kahramanı gibi döndü.
Encandilado con el éxito, Niels Bohr regresó a Copenhague en 1916 como un héroe.
Burası Niels Bohr Enstitüsü'nün ana konferans odasıdır.
Esta es la sala de conferencias principal en el Instituto Niels Bohr.
Bir kaç yıl önce burda ders verdiğimi hatırlıyorum ve Niels Bohr'un kendi tasarladığı tahtaları aşağı yukarı çeken karmaşık makineleri biliyorum.
Recuerdo haber estado leyendo aquí hace algunos años y sé que Niels Bohr mismo diseñó algunas de las maquinarias que elevan y bajan los pizarrones.
Aynı yılın yazında, Bohr'un elemanlarından biri, Werner Heisenberg, Almanya'nın kuzey sahili açıklarındaki gözlerden uzak bir adaya gidiyordu.
En el verano de ese mismo año, uno de los protegidos de Niels Bohr, Werner Heisenberg, estaba viajando hacia una oscura isla ubicada en la costa norte de Alemania.
Zafer Niels Bohr'undu.
La victoria era de Niels Bohr.
"Niels Bohr, Sylvia Plath, Leonardo Fibonacci, Honus Wagner..."
"Niels Bohr, Sylvia Plath, Leonardo Fibonacci, Honus Wagner..."
- Niels Halle ile görülebilir miyim, lütfen?
- ¿ Puedo hablar con Nils Halle? - ¿ El director?
Ayrıca, Niels, bu işlerle kendimiz ilgilenirsek daha iyi olacağını düşünüyor.
Además, Veum, Niels piensa que es mejor que nos ocupemos nosotros.
- Niels'e de söylemedim.
Ni a Niels. - ¿ Niels Halle?
- Babası Niels Halle mi?
- Si. ¿ Niels Halle es el padre?
Peter doğmadan önce Niels ile bir ilişki yaşadık.
Antes de nacer Peter, Niels y yo... tuvimos una aventura amorosa.
- Ben de seni bekliyordum Niels.
- Hola. Entre.
Bir sözcük bağımlısıyım. Psikoloji, İncil, Shakespeare - - Kuran, Donald Duck, Hemingway, Celine, mikro-biyoloji -
Soy la palabra adicto Psicología, la Biblia, Shakespeare El Corán, El Pato Donald, Ernest Hemingway, Céline Dion, micro-biología Buddha, Poesía Danesa 1900-1940, Karl Marx, Nietzsche Niels Bohr, Einstein, Camus, Crimen y Castigo...