Nieto Çeviri İspanyolca
3,206 parallel translation
- Torunum.
- Nieto.
- Biraz torunundan bahsedeceğiz.
Hablaremos de su nieto, ¿ sí?
Pekâlâ, daha önceden de söylediğim gibi Bennett'lere karşı hissettiğin şu borç var ya torununun hapiste çürümesi hiç gerek yok.
Bien. Como iba diciendo esa deuda que creía deberle a los Bennett ya no es razón para que su nieto siga en la cárcel.
Bir torunum var. Sokakta oturuyor.
Tengo un nieto, vive en esta calle.
Edith, hap konusunu açtığına sevindim çünkü torununuza küçük bir ders vereceğim.
Edith, me alegro que haya mencionado el tema de las pastillas porque le tengo que dar una pequeña lección a su nieto.
Ne rezil bir torunsun sen.
Eres un nieto pésimo.
Üzgünüm hanımefendi, ben torununuz değilim.
Lo siento, señora, pero yo no soy su nieto.
Torunumu kaçırman için seni gönderen kimdi?
¿ Quién te envió a secuestrar a mi nieto?
O pis moruk torununu Hasan'ın kaçırmaya çalıştığını zannediyor.
¿ A qué te refieres con que no lo hacemos? Ese viejo bastardo piensa que Hasan intentó secuestrar a su nieto.
Tüm Turnerlar şu anda Hasan'ın o çocuğu kaçırmaya çalıştığını düşünüyor.
Lo único que Turner sabe es que ahora mismo Hasan intentó secuestrar a su nieto.
- Bu iş benim torunumla ilgili.
- Esto se trata de mi nieto.
Ama torunumu asla götüremezsin.
Pero nunca te llevarás a mi nieto.
O kızının oğlu, yani onun torunu oluyor.
Era el hijo de su hija, por lo tanto su nieto.
Fransız Isabella'nın oğlu Fransa Kral'ı IV. Philip'in ve Capet Hanedanı'nın vârisi olarak...
Como hijo de Isabel de Francia, nieto de Felipe IV de Francia, heredero de la Dinastía de los Capetos,
- Yaşlı adam, oğlu ve torunu.
- El anciano, su hijo y su nieto.
Geçen sene Jack Smith kendi torunu ile katıldı. O çocuk American Idol'ın üçüncü raunda kadar kaldı.
Jack Smith trajo a su nieto, y ese chico llegó a la tercera ronda de American Idol.
Lydia'nın bebeği, onun torunu olabilir.
El bebé de Lydia podría ser su nieto.
Evet, torununa hamile ve sarhoş olmuş.
Sí, está embarazada de tu primer nieto, y está ebria.
Torunu, Léo'yu bile tanırız.
Incluso a su nieto, Leo.
Léo ve komşum ile aramı düzelttim.
Me reconcilié con mi nieto y hasta con mi vecino.
Hakkında konuştuğun kişi torunum.
Es de mi nieto de quien estás hablando.
Alexander tek torunumuz.
Alexander es nuestro único nieto.
Çok iyi bir torunsun.
Eres un gran nieto.
Benim de bir torunum olur.
Entonces tendré un nieto.
Sona birden "Berlin'de Karl-Heinz diye biriyle tanıştım" "kendisi profesörüm olur" "bir de Jochen adında bir torunun var" dedin.
Y de repente, "He conocido a un hombre en Berlín llamado Karl-Heinz, que resulta que es mi profesor, y tienes un nieto que se llama Jochen".
Kimse torununu gömmek zorunda kalmamalı bence.
Nadie debería tener que enterrar a un nieto.
Bence insanlar buna iyi para öderdi. Hele ki Harper Avery'nin torunu tarafından yapıldığını duyunca.
Creo que la gente pagaría bastante dinero por eso, especialmente cuando oigan, que está hecho por el nieto de Harper Avery.
Gerçekten. Muhteşem biri ve senden genç ve torunları ya da lezbiyen arkadaşlarından çocukları yok.
Es estupendo, y es más joven que tú, y no tiene ningún nieto ni bebés con sus mejores amigas lesbianas.
Kızımı ve torunumu görmeden hiçbir yere gitmiyorum.
No iré a ningún sitio hasta que haya visto a mi hija y a mi nieto.
Size söylemiştim. Kızımı ve torunumu görmek için tatile geldim.
Ya se lo he dicho, estoy de vacaciones para ver a mi hija y a mi nieto.
Kızın ve torunun kaçırıldı. Kocası da öldürüldü. Bunları zaten biliyorsun.
Su hija y su nieto han sido secuestrados, su marido asesinado, pero ya lo sabía.
Kızının ve torununun yeni yerini bulduk.
Hemos encontrado a su hija y a su nieto en una ubicación nueva.
Tüm bunlara ek olarak siz ve karınız torun sahibi olacaksınız.
Aún encima de todo esto, usted y su mujer van a tener un nieto.
Bir de torun problemin var.
Hay que pensar en el nieto.
Torunum.
Mi nieto...
İleride bir gün torunun olunca ve olacak, yatakta zıplamasına ve bolca şeker yemesine izin ver, olur mu?
Algún día, cuando tengas un nieto, y lo tendrás prométeme que lo dejarás saltar en la cama y comer muchos dulces, ¿ de acuerdo?
Torunu da bizimle kalıyor çünkü parası kalmamış.
Su nieto se queda con nosotras también, porque anda algo escaso de dinero.
Seni torunumla ne zaman tanıştırabilirim?
¿ Cuándo te voy a presentar a mi nieto?
Torun sahibi olmak hoşuma gidiyor.
Me gusta la idea de tener un nieto.
Torununuz Esteban, bir cinayet soruşturmasının faili.
Su nieto, Esteban, es sospechoso de una investigación de asesinato.
- Torununuzu teslim edin.
Traiga a su nieto.
Torununuzu teslim ettiğiniz için teşekkür etmek istiyorum.
Quiero darte las gracias por traer a su nieto.
Torununuzun dövdüğü şahidimiz..... onun Estaban olduğuna % 100 emindi.
Nuestro testigo, quién fue amenazado por su nieto, estaba 100 % cierto seguro que fue Esteban.
Bence torununuz üç kadın öldürdü.
Creo que su nieto mató a tres mujeres.
Size torunum aleyhinde somut bir kanıt bulmanızı öneririm.
Le sugiero que encuentre una evidencia fuerte en contra de mi nieto.
Bu onun oğlu torunumuz, senin adını koymuş.
¡ Este es su hijo! ¡ Nuestro nieto! ¡ Le ha puesto tu nombre!
Tabi ördüğün bebek ya kocanın aşk çocuğu ya da ilk torunun olabiliyorsa başka.
A menos que lo estés tejiendo para un bebé que podría ser el hijo de tu marido, o tu primer nieto.
Az önce, "Toruncuğum, çizmelerimde çok fazla kızarmış biftek var." dedim.
Acabo de decir "oye, nieto, hay demasiada ternera asada en mis botas".
Şu bölümü hatırlarsın, Marlon Brando torunuyla bahçede saklambaç oynuyordu.
¿ Recuerdas esa parte donde Marlon Brando está jugando al escondite con su nieto en el jardin?
Torunumu kucağıma alabilmek istiyorum.
coger a mi nieto.
Bu benim torunum.
Este es mi nieto.