Nihai Çeviri İspanyolca
1,254 parallel translation
Nihai sorumluluğu almaktan kaçınıyor.
Evade la responsabilidad final.
Ve Samantha, nihai onaylamayı bulmuştu : Barkley'le seks yapmak.
Y Samantha encontró la cura a todas sus inseguridades sexo con Barkley.
İlk değil. Nihai.
No el primero, el mejor.
Hepinizin nihai fikri bu mu?
¿ Esa es la considerada opinión de todos ustedes?
Whistler'a göre başarılı resim, itme, eylem, karşıt eylem, biçim ve renklerin resimsel uzam içindeki nihai dengesidir.
Whistler dijo que una pintura debe tener movimiento, potencia... contramovimiento, y equilibrio de forma y color dentro del espacio.
Ve en sonunda nihai düsüs geliyor.
Y luego, la caída final.
Aramızdaki bu kavgayı onun nihai aşağılanmasıyla bitirmenin vakti geldi.
Es hora de que termine esta guerra humillándolo al máximo.
Doug, Cuma gecesi için Nihai Dövüş Şampiyonluğu ısmarlamayı unutmadın, değil mi?
Doug, ¿ recordaste pedir el Campeonato de Lucha Suprema el viernes?
Nihai Dövüş Şampiyonluğu yüzünden.
Es ese estúpido Campeonato de Lucha Suprema.
Gelsin bakalım Nihai Kavga!
Que empiece la Lucha Suprema.
Goa'uldun kontrolü alması biraz zaman alabilir ama nihai yenilgini gözlemlerken büyük keyif alacağız.
El Goa'uld puede tardar algún tiempo en tomar el control, pero disfrutaremos inmensamente de tu consecuente derrota.
Sonra misafir bir yönetmenden nihai oyu vermesini istediler.
Así que le pidieron a un gran cineasta que diera el voto decisivo.
Bu film görüntüleriyle karşılaştırma nihai sonucu veriyor.
La comparación entre las secuencias fíîlmicas y la imagen de Rosenthal es muy clara.
Nihai hedefleri ne?
Por ejemplo, ¿ cuál es su objetivo final?
Belki biliyorsundur, bir rövanş maçında alınan sayılar, gelecek maçta alınacak sayılarla birlikte nihai skorumuzu etkileyecek.
Quizás sepas que cuando un juego queda empatado los goles que nos marcaron cuentan en la puntuación.
Nihai görüş benimkidir.
La mía es la que cuenta.
Gemi tasarımı ve pilot yeteneklerinin sınanabilmesi için, nihai bir sınav.
Es la última prueba para probar el diseño de esa nave.
Nihai elveda.
La última despedida.
Belki de nihai bir başlangıçtır.
Quizá, es el último hola.
Takip eden aylarda müttefik kuvvetler sayısız esir, toplama ve infaz kampları buldular. Bu kamplar, Nazilerin "Yahudi Sorunu" için geliştirdiği, nihai çözümdü.
Los aliados descubrieron numerosos campos de concentración y muerte, la tentativa nazi de "Solucionar" la "Cuestión Judía".
Nihai protesto için haydi sessiz olalım
Seamos mudos. La última protesta.
Sadece sessizlik, nihai baş kaldırmadır.
Sólo silencio como última impugnación.
David Brown'ın elinde artık büyük bir yönetmen ve yıldız vardı ama Fox'un kadrolu yazarı Arnold Schulman'ın çabalarına karşın nihai bir senaryo yoktu.
David Brown ya tenía un director y una estrella para el proyecto pero no un guión definitivo, a pesar de los esfuerzos de A. Schulman, guionista de la Fox.
Kung Fu krallarını pek bilmem ama nihai domuz ben olmalıyım.
No es que yo sepa mucho sobre reyes del Kung Fu Pero debo ser el cerdo elegido...
Kendilerini nihai savaşa hazırlarken zaman kazanmak için ayarladılar.
Arreglaron esto para ganar tiempo, para prepararse para la batalla decisiva.
Kaçak damgalandı, inhibitör açık, tekrar ediyorum inhibitör açık, nihai çarpışma dizisini başlatın.
Objetivo marcado, inhibidor activado. Iniciar secuencia Omega.
- Nihai tehlikeye Buffy'nin tehlike altında olacağı...
- La apuesta final. En la que Buffy apuesta.
Nihai erkek benim!
Soy lo último en masculinidad!
Ama, nihai olarak, müzik çalmak, bestelemek ve bir grup kurmak istiyorum.
Lo que quiero hacer de verdad es tocar en un grupo y componer.
Nihai savaşçı Joxer, dehşet içinde izledi...
"... Joxer, el Supremo Guerrero, observó horrorizado...
Aslında bu mantıkla gidersek varacağımız nihai nokta,... toplumun olmadığı, bir grup bireyci insanın kendi bireysel refahını gözeterek bireysel tercihler yaptığı bir dünyadır.
de hecho, el punto final ultimo de esa logica es de que no existe la sociedad es solo un monton de personas individuales haciendo elecciones individuales para promover solamente su bienestar individual
Yarın nihai zafere ulaşacağım.
Mañana habré triunfado.
Nihai bir eylemde bulunmaya karar vermesine ve uygun tıbbi tavsiye altında bunu gerçekleştirmesine memnun oldum.
Me alegra, sin embargo, que se decidió... en lo último por tomar alguna acción definitiva... y que actuó bajo una adecuada asesoría médica.
- Nihai rapor... 30 ölü, 17 yaralı.
- La cuenta final... 30 muertos, 17 heridos.
Çünkü ben her zaman nihai gücün yanında oldum.
Porque siempre he estado al lado del máximo poder.
Buraya nihai bilginin arayışı ile geldim.
Vine aquí en búsqueda del máximo conocimiento.
Nihai bilginin arayışı içinde buraya geldim.
Vine aquí en búsqueda del máximo conocimiento.
Aa evet, nihai bilgi.
Sí. El máximo conocimiento.
Savcılık makamı, tüm delilleri inceleyecek, kesin kararını verip nihai sonuca ulaşana kadar tutuklamaya yetkimiz yok.
No hubiésemos autorizado este arresto a menos que estuviésemos seguros... que tenemos todas las pruebas para que la fiscalía... instrumente el caso exitosamente.
Bu nihai doğruları belirleyen insanlarla ilgili tek sorun şudur ki, bunlar bir grup politikacıdır.
El único problema es que el grupo de gente que decide esa verdad es un montón de políticos.
Önce balistik incelemeyi yapıp birkaç hafta içinde sana nihai raporu getiririm.
Hablaré con balística y le entregaré una copia final en un par de semanas.
Pisikolojik olarak, birisine öleceği söylendiğinde, kontrolü nihai olarak kaybeder.
Psicológicamente, cuando le dicen a alguien que está muriendo es la última pérdida de control.
Generaller nihai bir zaferi bırakıp kararlı bir adımla Rusları, barışa zorlayacaklardı.
Los generales descartaban una victoria total, pero un golpe decisivo podía forzar a los rusos a demandar la paz.
Son Meclis çok uzun sürmedi 24 Kasım'da nihai karar alındı.
Las últimas reuniones no duraron mucho. El 24 de noviembre, se tomó la resolución suprema.
Terörizm vasıtasıyla mevcut sistemi yok etmeyi amaçlayan radikal anarşi fikrinin taraftarıyım. Nihai hedefi ise çok daha büyüktü.
Su objetivo final era mucho más ambicioso.
Ben de insan ırkından geride kalanları nihai zafere ulaştıracaktım.
Y yo dirigiría a los restos de la humanidad a la victoria final.
Yanlış hatırlamıyorsam, dün akşam onları kullanarak bana nihai aydınlanmayı öğretiyordun.
Recuerdo bien que anoche... las usaste para enseñarme la iluminación máxima.
Eğer yahudiysen, nihai makam gibi bir şey.
Si eres judía, es como el último escalón...
Tartışma akademik etrafında döner gerçekliğin iki yönü, işlevsel gerçeklik günlük hayatımızın ve vakum, Buda bilgiye göre nihai gerçeklik olarak görülebilir nihai gerçeklik.
La discusión erudita gira en torno a dos aspectos de la realidad, la realidad funcional de nuestra vida diaria y el vacío, que según los saberes de Buda debe verse como la realidad final, la realidad definitiva.
Almanya'yla nihai barış anlaşması imzalandı!
Porque están transmitiendo información, que recogen en los cafés... Pueden hacernos mucho daño.
İlerlemenin nihaî amacı, aklın maddesel dünya üzerindeki hakimiyetini tamamen sağlamak ve doğanın gücünü, insanoğlunun ihtiyaçları doğrultusunda kullanmaktır.
Su objetivo principal es "el completo dominio de la mente... sobre el mundo material. El uso de las fuerzas de la naturaleza para las necesidades humanas."