Nihâyet Çeviri İspanyolca
51 parallel translation
- Nihâyet evime hoş geldin!
- ¡ Bienvenido, por fin, a mi casa!
Mário, nihâyet!
¡ Mario, por fin!
Şimdi, nihâyet özgür görünüyorsunuz, çocuklar.
Parece que por fin están libres, chicos.
Nihâyet!
¡ Por fin!
Annem, nihâyet kaygılarına son verdi.
- ¡ A mamá por fin le dejó de importar!
Nihâyet. Ne istersem alabilirim.
Por fin, tendré lo que siempre quise :
Evet, nihâyet!
¡ Sí! Al fin. FOX UNA división DE ORANGE JULIUS
Ve nihâyet, hapisten mahsum bir adamı kurtaracağım.
Y después, finalmente, voy a sacar a un hombre inocente de la cárcel.
Nihâyet Smithers, kentteki tüm medyayı satın aldım :
¡ Lo logré, Smithers! Compré los medios de comunicación de la ciudad :
Bart, nihâyet aldım!
Bart, ¡ lo conseguí!
- Nihâyet, Pasifik Okyanusu!
Al fin, el Océano Pacífico.
Mozart ölünce, nihâyet yaşayan en büyük besteci ben oldum.
Mozart está muerto, ¡ al fin soy la mejor compositora viva!
Harold, Bavarya şekerli kurabiyeden bir ısırık alırken nihâyet, her şey yoluna girecekmiş gibi hissedebildi.
Mientras Harold mordía una galleta de azúcar de Bavaria finalmete sintió que todo estaría bien.
Kurula nihâyet kalıcı koleksiyonumuza ekleme yapmak için imza attırabildim.
Finalmente logré que la junta aprobara agregarlas a nuestra colección permanente.
Nihâyet mutluluğu yakaladı.
Está feliz, finalmente.
Nihâyet.
¡ Por fín!
- Nihâyet kazandım. - Güzel.
Por fín gané.
- Nihâyet. - Bence burası.
¡ Por fin!
Kavrulmuş ovalar nihâyet Kalahari'nin bulutsuz semâlarının altında suya kavuşuyor.
Bajo el límpido cielo del Kalahari, el agua dulce y fresca al fin comienza a bañar las áridas llanuras.
Nihâyet en güçlü avcı da sofraya oturuyor.
La mesa está dispuesta para el depredador más poderoso de todos ellos
Beni dinleyecek misin nihâyet?
¿ Vas a escucharme o qué?
Nihâyet.
Finalmente.
Evet, nihâyet olası bir ipucu yakalamış olabiliriz.
Sí, finalmente... finalmente nos consiguió una posible pista.
Bunca zamanın ardından nihâyet seni ele geçirdim.
Después de todo este tiempo al fin te tengo.
Nihâyet huzur.
Por fin, la paz.
Senle ben, nihâyet bir aradayız.
Tú y yo. Juntos por fin.
Nihâyet oldu.
Y ahí fue cuando sucedió.
Ödleklere göre olmadığı kesin. Ama nihâyet gün bitince devam edip etmeyeceğine karar veriyorsun.
Bueno, no es para pusilánimes, eso está claro, pero al final del día, solo... eliges si continuar o no.
Nihâyet Andy'nin ailesiyle tanıştım geçen akşam. Ve annesini hiç sevmedim.
La otra noche, por fin conocí a los padres de Andy y su madre no me cayó para nada bien.
Charlie sana nihâyet tekrar kan verebileceğinden bahsetti mi?
¿ Acaso Charlie te contó que, por fin, le dejaron volver a donar sangre?
Nihâyet akıllıca bir şey söyledin.
Hasta que al fin dices algo inteligente.
Kızın kaçıyor, nihâyet tekrar görüşseniz ne derdin?
Y que se marchó. ¿ Qué le dirías cuando la volvieras a ver finalmente?
Nihâyet olmam gereken şey oldum.
Finalmente soy lo que estoy destinada a ser.
Savaş nihâyet sona erdi.
La guerra ha terminado.
Bunu nihâyet beraber bulduk John.
Al fin estás entero, John.
Bugün doğaçlama sınıfında nihâyet Harold yapmaya başlayacağız.
Hoy en la clase de improvisación, por fin estamos haciendo Harolds.
Vay be, kurak geçen yılların nihâyet son bulacak gibi.
Vaya. Parece que ese periodo de sequía va a terminar.
Nihâyet saklandığın yerden çıktın.
Por fin has salido de tu escondite.
Onca zaman sonra nihâyet özür dilemek için aradın demek.
Pon la mesa por favor Hora de la cena.
Bu gece onlar tıpkı hepimiz gibi nihâyet gün yüzüne çıkacaklar.
Esta noche, ellos, como nosotros finalmente van a salir a la luz.
Ve nihâyet gözlerinin içine bakacağını.
- Y que al final lo vería a los ojos.
Nihâyet sizinle tanıştığıma çok memnun oldum.
Es un gusto al fin poder conocerla.
Nihâyet şu gıy gıy bitti.
Y finalmente el violinista está en silencio.
Valcîk ve grubu Silver A sayesinde nihâyet Londra'yla tekrar irtibat kurabildik.
Gracias a Valacik y a su grupo Silver A, finalmente hemos restablecido la comunicación con Londres.
Onca zaman sonra nihâyet özür dilemek için aradın demek.
Finalmente llamas para disculparte después de todo este tiempo.
Nihâyet aklın başına gelmiş.
Finalmente entraste en razón.
Nihâyet birisi durumu anladı.
Al fin, alguien se pone firme.
Sonsuz bir savaşla insanoğlu nihâyet kendini ve kendisiyle birlikte bizi de yok edebilirdi.
La de una guerra eterna en la que los humanos se destruirían unos a otros y a nosotras con ellos.
Nihâyet aklın başına gelmiş.
¿ Supiste de Becca hoy?
- Merhaba Dr. Kohli. - Merhaba Danielle. Nihâyet birisi durumu anladı.
Lo que digo es que la gente ha estado haciendo esto desde los albores del hombre, ¿ verdad?