Nike Çeviri İspanyolca
275 parallel translation
The Air Alpha Force, Nike'tan.
Air Alpha Force. De Nike.
- O büyüklükte Nike üretmiyorlar.
- No hay Nike de su número.
"Nike" mı?
¿ "Nike"?
- Ayağında Nike var.
Está usando zapatillas Nike.
Yeni Nike'larım.
Mis nuevas Nike.
Paramı aldığımda kendime şu yeni Nike'lerden 10 çift alacağım.
Cuando tenga lana, me compro 10 pares de Nike.
Şu basketbol reklamlarını izliyor... hani Nike ayakkabılarının reklamı olanlar var ya?
El mira esas propagandas de básquet... cuando anuncian estas zapatillas Nike?
Prestijli Nike kampında...
En el campamento prestigioso de Nike...
William oyuna girip, arkadaşı ve Nike kampında odasını paylaştığı... Nazareth'in yıldızı Sean Pearson'la eşleşti.
William entra en el juego para enfrentarse con la estrella de Nazaret Sean Pearson... su amigo y compañero de habitación del campamento de Nike.
O da karşısına çıkan ilk kişiyi vurdu.
Y mata al primer tipo que le pisa sus'Nike'.
Ayakkabılar, oyunlar, saç kesmeler!
¡ Las Nike, el juego de Sega, el corte de pelo!
Siz çocuklar öyle berbatsınız ki Nike ayakkabılarınızı alıp fırlatmalı!
Ustedes aspiran tan mal que Nike debería tener los zapatos a distancia!
Energizer tavşanı ve Nike'da beni sevmedi.
No tengo amor de Nike ni del Energenizer Bunny.
Nike'larını bağla.
Ponte tus Nikes.
Bunun anlamı nedir? 'Nike swoosh'dedik bunlara.
Los llamamos el swoosh de Nike.
Nike'nin kurucu ortaklarından Bill Bowerman jogging çılgınlığının patlamasına neden olan dünyaca ünlü kitap'Jogging'i yazan... yazarlardan biri oldu.
Bill Bowerman, co-fundador de Nike, co-escribió Jogging, universalmente reconocido como el libro que lanzó la moda del jogging.
Beyaz Nike'larım var.
Me encantan Ios Nike blancos.
Nike'ı arayacağım, Rodman'ın da saçlarını leopar derisi gibi boyattıracağım.
Voy a llamar a Nike, que Rodman se pinte el pelo. We'll have a Sacaremos unos tenis... "Air Leopardo."
Nike'ı simgeliyor, Zafer Tanrıçası.
Simbolizan a Niké, la diosa de la Victoria.
Nike?
¿ Niké?
Atletlerin düzenli ısrarları sonucu, Pre'nin yaşadığı zorluklardan cesaret alınarak, Meclis AAU'yu kapadı ve atletlere uygun yerlerde koşma hakkı tanıdı.
A DISOLVER LA AAU, Y GARANTIZAR SUS DERECHOS DE PODER COMPETIR LIBREMENTE. LA PEQUEÑA'INDUSTRIA DE ZAPATILLAS'QUE BOWERMAN COMENZÓ CON LA GOFRERA DE SU... ESPOSA Y LOS PIÉS DE'PRE', MOORE Y OTROS ATLETAS DE OREGON, HOY SE CONOCE COMO NIKE.
Bowerman'ın farkında olmadan, karısının waffle makinasında başlattığı ve Pre'nin, Moore'un ve diğer Oregon koşucularının ayaklarında sürdürdüğü küçük ayakkabı şirketi, resmi olarak Nike adını aldı.
1998 : BILL BOWERMAN SIGUE ASESORANDO A NIKE, ES ASESORADO A SU VEZ POR BÁRBARA, Y... EN SU TIEMPO LIBRE CRÍA GANADO EN LAS RIBERAS DEL RÍO MCKENZIE.
Herkes böyle söylüyor. Profesyonel basketbolcu olacağını, Nike spor ayakkabı giyeceğini, reklamlarda oynayacağını ve bir servet edineceğini söylüyorlar.
Todos dicen que serás profesional, que tendrás tus propias Nike y saldrás en comerciales y ganarás mucho.
- Bana biraz para ver. Bana para ver. Spor ayakkabı alacağım.
Necesito dinero para unas Nike.
Bu sanki Nike ayakkabıları Panama'da diken insanların N.B. A'de oynadığını söylemek gibi.
Y en Panamá, los que hacen los zapatillas Nike, son ases del básquet.
Daha dün Nike reklamı izlerken gözyaşlarına boğulan kız mı?
Ayer lloraste con un anuncio de Nike.
Reklamını gördüğümden beri bir çift Nike almak istiyordum.
Me muero por comprarme unos Nike que vi anunciados...
Sakın şüpheli görünen bir şeyi içme ve yeni ayakkabılar giyme. Bu dersleri çok saygı duyulan bir psikolog veriyor, dersin adı, "Bir Erkeği Memnun Etmek." Öyle bir şey değil.
No tomes ningún jugo sospechoso ni uses zapatillas Nike nuevas.
Bu herifler bayağı hızlı, sanki Nike tarafından sponsor edilmişler.
Esos negros corren como si estuviesen patrocinados por Nike.
Nike'ın elbise yaptığını bilmiyordum.
Yo no sabía que Nike hacía vestidos.
Ve şimdi aniden ayağındaki Nike'ları... yürümesini bile beceremediğin bir çift ayakkabıyla değiştireceksin.
Ahora de repente, tu eres el que será negociado en sus Nikes. por un par de zapatos en que no puedes ni caminar.
Nike'nin kadın bölümünden toplantı ayarla.
Apuntar reunión, Nike, division de mujeres.
Um, Nike- - kadın bölümü mü?
Um, Nike- - division de mujeres?
Nike sesizce satışa çıkacak.
Nike está comprando, en silencio.
- Nike bir güçlü kadın üründür.
- Nike es poder de mujer de alto nivel.
Nike.Oyunlar yok.
Nike. Sin juegos.
Nike toplatısı hakkında.
Es sobre la reunión de Nike.
Nike takımının asanönsere girdiğini gördüm.
Acabo de ver al grupo de Nike salir del elevador.
Nike.
Nike.
Arayanlar Nike'dendi.
Eso era Nike.
Üstelik, Nike'den seni istediklerini söylediler.
Además, Nike dice que te quieren a ti.
Dan, Nike fikri satın aldı.Benim değildi bile.
Dan, Nike compró una idea. Ni siquiera era mía.
Fakat burada olamamım gerçek sebebi çünkü- - peki, işte geliyor.Burada olamamın gerçek sebbebi- - bildiğin kadariyla Nike'in ikramiyesini aldık, ve takımımızda yeni bir iş açıyoruz.
Pero la razón real para estar aquí es porque- - bueno, he aquí la cosa. La razón real para estar aquí es porque- - Como sabes tenemos la cuenta de Nike, y tenemos una vacante en nuestro equipo.
Nike'larımı unuttum.
Olvidé mis Nike.
Niketown'a gideceğimi bilmeyi isteyeceğini düşündüm
Bien, pensé que te gustaría saber que voy a ir a la tienda Nike.
Evet, ama Nike mağaza açtı, NBA mağaza açtı, işleri yavaşlattılar.
Sí, pero Nike tiene sus tiendas, y la NBA también.
Kız kıza alışverişe gidip sana yeni bir çift ayakkabı almaya ne dersin?
¿ Entonces qué tal si vamos al negocio de Nike y te compramos un par nuevo?
Nike hareket sistemim var!
Un sticker de Nike!
Evet. Bağcıksız Jordan giyiyormuş birde.
Y unas Nike Jordan.
Üç çift ayakkabım var.
Tengo tres pares de zapatos. Mis Nike blancos.
Bill Bowerman, Barbara'nın önerisiyle, Nike'a tavsiyelerde bulunmaya devam ediyor ve boş zamanını Mckenzie nehri kıyısında, küçük ama hareketli Dexter sığırlarını yetiştirerek değerlendiriyor. 1998 ;
MARY MARCKS VIVE Y ESCRIBE EN OREGON.