Nişancı Çeviri İspanyolca
4,275 parallel translation
Nişancı tam buradan ateş etmiş olabilir.
El francotirador pudo disparar a través de esto.
- Kanun yaptırımına göre şüpheli özel olarak eğitilmiş bir nişancı değilmiş.
Para que las fuerzas del orden creyeran que el sudes no es un francotirador entrenado.
- Nişancıyı gören yok.
Nadie vio al tirador.
- 2002'deki D.C. keskin nişancıları gibi.
Como el francotirador de DC en 2002.
Uzman bir keşkin nişancı.
Es un gran tirador.
Tanrı kompleksi olan yetenekli bir nişancı.
Es un gran tirador con complejo de Dios.
Kalan kurbanlar adli önlem olabilecek gibi ikincil derecede zarar görmüş. John Allen Muhammad ve Lee Boyd Malvo'nun 2002'de D.C.'deki nişancı davasında yaptığı gibi.
El resto de víctimas son daños colaterales para ser usados como contramedida forense igual que lo que hicieron John Allen Muhammad y Lee Boyd Malvo los francotiradores de DC en 2002.
- Gerçek şu ki bu zamanlamasını ayarlayabilecek kadar usta bir nişancı.
El hecho es que es un francotirador experimentado que tiene en cuenta el momento.
- Beklemeliyiz. Oradaki nişancı çok iyi hayatta kalmak için tek şansımız çıkarma.
Ese francotirador que hay ahí es tan bueno que nuestra única oportunidad de sobrevivir es que nos saquen de aquí.
O bir keskin nişancı, bu da demek oluyor ki onun öldürme bölgesi mesafeyi içine katıyor.
Porque es un francotirador, y eso significa que la zona donde se siente cómodo para matar incluye distancia.
- Birisi nişancının dikkatini dağıtmalı.
Alguien tendrá que distraer al francotirador.
Bir keskin nişancı 72 saat uyumayabilir.
Un francotirador puede esperar 72 horas sin dormir.
Nişancı zihinlerinin ön tarafında tuttuğu hedefinin dâhil olduğu bir senaryo kurar.
El francotirador crea un escenario que implica a un objetivo que mantiene a esa persona en la vanguardia de su mente.
Nişancının beklediği şey de bu, kızın onun onu beklediğini bilmemesi.
Es con lo que el francotirador cuenta, que ella no tiene ni idea de que la está esperando.
Nişancınızın ismini buldum.
Tengo el nombre de nuestro francotirador.
Colin, GAÖB'nin eski nişancısıymış.
Colin es un ex francotirador de las Fuerzas Especiales Sudafricanas.
Keskin nişancılar için girişin açık olması lazım.
Los francotiradores necesitan una visión clara.
Çok sinsi, çok kaçamak, kalbin keskin nişancısı.
Muy engañoso, muy sigiloso, un francotirador de corazón.
Bölgede yarım düzine keskin nişancımız var efendim.
Tenemos a media docena de francotiradores en posición, señor.
Evet, nişancılığı üstünde biraz çalışması lazım.
Sí. Tiene que afinar su puntería.
- Keskin nişancı yerinde mi?
- ¿ Tienes a los tiradores en posición?
Söyle nişancına tetikten çeksin elini.
Haga que su francotirador se retire.
Dakikalar içinde her yerde olduğunu bildiğim keskin nişancılar beni kafamdan vuracak.
En segundos, los tiradores que sé que estan en posición tot todos lados me volarán la cabeza.
Biliyor musun, Ordu'da keskin nişancıyken, yaptığın şeye, anladığın şeye karşı koyamıyorsun, seni sürekli takip ediyor, o sensin.
¿ Sabes? , en los Rangers, cuando era francotirador, si no afrontabas lo que hacías, lo entendías, te perseguía y acababa comiéndote.
Nişancı Delcompo'nun önünde ve aşağısındaydı.
El pistolero estaba delante de Delcampo y por debajo.
Görünüşe göre üç nişancımız var.
Parece que tenemos a tres tiradores.
Sanırım üç nişancı olduğunu söylemiştin.
Pensé que dijiste que había tres tiradores.
Nişancıyı gördüğümde neredeyse yüzüme basacaktı.
Vi al asesino cuando casi me pisó la cara.
Eğer gidersem, bir pencere görüyorum açık, çatıda bir keskin nişancı, hiçbir şey, ben sorumlu hissediyorum kafasına bir kurşun.
Si salgo y veo una ventana abierta, un francotirador en el tejado, cualquier cosa rara, le meto una bala en la cabeza.
Oteldeki nişancılardan biri.
Uno de los tiradores del hotel.
Son nişancı rüzgarla uçtu gitti.
El último tirador ha desaparecido.
Son nişancıya bakıyorum, ama gözetlemeye karşı koyma eğitimi aldığından dolayı, bu çok zor bir ihtimal.
Buscando al último tirador, pero teniendo en cuenta su entrenamiento de contravigilancia, es un tiro a larga distancia.
Nişancı olarak getirildim buraya. Spin Pairay ; Beyaz Hayalet adamı için.
Me han traído como tiradora para el Spin Pairay... ese tal fantasma blanco.
Keskin nişancı yeteneğim olmadığını mı düşünüyorsun?
¿ No crees que sea francotiradora?
Granger son nişancıya ne olduğunu söylemedi mi sana?
¿ Granger no te ha dicho lo que le pasó al último francotirador?
Yerine geçtiğim nişancı hakkında.
Lo del francotirador al que estoy sustituyendo.
Dallas'ta bir yığın keskin nişancı atışı olmuş.
Ha habido un tiroteo múltiple de un francotirador en Dallas.
Polisin henüz nişancının kim olduğuna dair bir fikri yok.
La policía aún no tiene ni idea de quién fue el asesino.
Atışlar akşam 12 : 27'de bilinmeyen bir keskin nişancı tarafından Archer Plaza'dan yapılmış.
Esto es lo que sabemos : hubo disparos en Archer Plaza efectuados a las 12 : 27 por un francotirador oculto.
Nişancı şimdiye çoktan gitmiştir.
El tirador hace tiempo que se habrá ido.
Eğitimli nişancılar hedeflerinin 98 %'ini vurur.
Los francotiradores entrenados derriban al 98 % de sus blancos.
Nişancı o olabilir değil mi?
Pudo haber sido el tirador, ¿ no?
İlginç suikastleri severim bilirsiniz çünkü her şeyi Agatha Christie'nin romanlarındaki gibi görünmesini sağlıyor ve çimenlik tepede ikinci bir nişancı olduğu konusunda ikna oldum.
Sabes que me encantan las conspiraciones porque hace que todo parezca una novela de Agatha Christie, y estoy convencida de que había un segundo tirador en ese montículo de hierba.
İyi bir nişancı mekânı.
Bonita ubicación para un francotirador.
Nişancı tam buradan ateş edebilir.
El francotirador tendría un disparo justo aquí.
Kanun yaptırımına göre şüpheli özel olarak eğitilmiş bir nişancı değilmiş.
Haz que las fuerza policiales crean que el sudes no es un tirador experto.
Nişancıyı gören yok.
Nadie vio al que disparó.
2002'deki D.C. keskin nişancıları gibi.
Como los francotiradores de D.C. del 2002.
Dosyadan çok keskin nişancı tüfeklerine beziyor.
A no ser que el archivo se parezca a un francotirador, no.
Keskin nişancı?
¿ Un francotirador?
Son nişancının şehirden ayrılmaya ihtiyacı var.
El último tirador...