Nl Çeviri İspanyolca
18,278 parallel translation
Çılgın bir dünyada hayatta kalmanın tek yolu o çılgınlığı kucaklamaktır.
La única manera de sobrevivir en un mundo loco, es abrazar la locura...
Çılgınlığım düzgün bir iş bulana dek dinmeyecekti.
Mi locura no se sacio hasta que me encontré un trabajo estable.
- Biraz çılgınlık ediyorum.
Tomaré el tren de la locura.
Çılgınlık etmek için beni bırakıp giden sendin Ajan Einstein.
Agente Einstein, por el tren de la locura.
Çılgınlık yapmak istediğinizi söyleyip eyleme geçince duruyorsunuz.
Dicen que quieren hacerse los locos pero cuando llega el momento se reprimen.
Kafanı hangi çılgınlık hasta etti?
¿ Qué maldita locura infectó tu cerebro?
Çılgınlığa ihtiyacım var.
¡ Necesito locura!
Bugün bu iki zanlıyı belirleyebilmek için fotoğrafları yayınlıyoruz...
Hoy apelamos a la ayuda del público para identificar a estos dos sospechosos...
GENE RODDENBERRY, 1964 Şimdi biraz toparlanmış. Biraz saygınlığı, duruşu var.
Ahora ha crecido un poco, tiene algo de dignidad, de carácter.
Kirk çapkınlığıyla tanınır.
Kirk tiene fama de ser mujeriego.
Bu, karakterin evrilmesinin, farklı bir açıdan tasvir edilmesinin ve hissetme, duygusallaşma, yakınlık ve bağ kurma kapasitesini görmenin mükemmel bir örneğiydi.
Me pareció un ejemplo perfecto de la evolución del personaje, el mostrarlo desde otra perspectiva y ver que sí es capaz de sentir, de tener emociones, intimidad, de conectarse.
Sonrasında babamla ikimiz geçmişimizdeki kırgınlıklara asla dönüp bakmadık, asla.
Después de eso, papá y yo no volvimos a mirar atrás, olvidamos los malos momentos del pasado.
"Karanlıkta yapılan, yakında aydınlığa çıkacaktır."
"Lo que se hace en la oscuridad pronto sale a la luz."
Yine de geçmiş dargınlıkları bir kenara koymayı dilerim.
Aún así, yo esperaba que pudiéramos poner peleas pasado atrás.
Tam bir pişmanlık dışında yapacağınız her şey çılgınlık olur.
Cualquier cosa que no sea la contrición absoluta sería una locura.
Çocuklar, bu çılgınlık.
¡ Chicos! Esto es una locura.
Küçük bir azınlık, potansiyel bir muhalafeti, kesinlikle etkisiz hale getirebilir.
La situación de minoría de seguro neutralizará... a mucha oposición potencial.
Cumhuriyetçi kanadın azınlık tarafı, bir süreliğine Komitede söz sahibi oldu.
Orrin Hatch, de la minoría republicana del Comité, por el momento... ha tomado el Comité.
Cumhuriyetçiler, kızgınlıkla şikayet etmekteler. Orrin Hatch'in de dediği gibi,
Los Republicanos se quejan fuertemente de que, como Orrin Hatch dijo :
şaşkınlık yerini rahatsızlığa bıraktı, şimdi de nefret, depresyon ve utanç var.
Hemos ido del impacto a la incomodidad. Ahora a una combinación de enojo, depresión y vergüenza.
Hepsi elinde fazla seçeneği olmayan eğitimsiz azınlık gruplar.
Ya es suficiente. de minorías sin formación y con opciones limitadas.
Risk fonlarının finans sektörünün akbabaları olduğu ve seçkin bir azınlığın piyasayı haksız yere etkilediği eleştirilerine nasıl cevap vereceksiniz?
¿ Cómo responde a la crítica que dice que los fondos de inversión son los carroñeros del sector financiero y que una élite minoritaria tiene una influencia excesiva sobre los mercados?
Şaşkınlıktan bir şey hissetmedim Üzülmedim Kurşunun hedefi babammış O zaman bile ağlamadım
Ninguna emoción en mí Ni tristeza sentí siquiera al saber que la bala para mi padre era.
Müzik farklı çınlıyor
La música suena diferente.
Şimdi de azgınlık yapıyorlar.
Están haciendo el freak.
Onlara nasıl azgınlık yapılır göster.
Muéstrales tu freak, niña.
Ve bir azınlık olarak, sen de bu mücadeleye dahil olmalısın.
Necesitamos que vosotros, como minoría, defendáis esa causa.
Kendini aydınlıkta sanıp kardeşinden nefret eden biri hâlâ karanlıkta kalmıştır demez mi o şarkıda?
¿ No va de un hombre que afirma estar en la luz, pero como odia a su hermano, sigue en la oscuridad?
Aydınlıkta olduğunu sanıp kardeşinden nefret eden
El que afirme estar en la luz Y odie a su hermano
Azınlık bir varoş maskotu halkla ilişkilerde işinize yarar.
Una mascota del gueto como nexo con la comunidad, ¿ no?
Aydınlıkta olduğunu sanıp
Quien diga que está en la luz
Fiziksel bir yakınlık değildi. Doğruyu söylemem gerekirse bir gün, birbirimize karşı olan hislerimiz hakkında konuşuyorduk. O, ilişkimizin bir sonraki aşamaya geçmesini istedi.
Jamás hubo algo físico, aunque en cierto momento discutimos lo que sentimos el uno por el otro ella quiso ir más allá, pero yo no estuve de acuerdo.
Ama şimdi Millennial var, bu yüzden evler yayınlamayı düşündüğünde, eğer yayınlıyorsan, yayı...
Pero ahora tenemos Millennial, así que cuando penséis en editoriales, si estáis en el mundo editorial...
"Millennial Yayımcılık. millenial rehber kitabını yayınlıyor."
" Editorial Millennial publica guía milenaria.
Çılgınlık.
Esto es una locura.
Umarım tüm o çılgınlıklarını döker.
Con suerte sacará toda la locura de su sistema.
Canım sana müesseseden bir şaşkınlık ikram ettiğime göre senin de karşılığında bana bir şey vereceğini düşünmüştüm.
Cielo, cuando te di una ronda a cuenta de la casa, pensaba que me darías algo a cambio.
Hamtramck'ta kalıyordum ve şu yüksek apartmanlardan birinde yaşıyordum ve şehirde taşkınlık yapıyordum, garip müziğimizi de yapıyorduk tiyatro salonundaydık....... ve bir grup kızla alem yapıyorduk...
Alojado en Hamtramck y vivía en uno de estos, como, apartamentos cosas elevadas, Y al igual que... Corriendo salvaje en la ciudad, hacer que nuestra música rara,
nlıyorum.Annene haber vereyim mi?
Ya veo. ¿ Debería llamar a tu mamá?
Ciddiyim. Niye başkasının cüzdanını çalayım? Çılgınlık bu.
De veras. ¿ Por qué le robarías la cartera a alguien?
Ama şurada biraz dalgınlık var gibi.
Solo me siento como volando, un poco en el aire.
Hey. Daniella Picatelli'yle bir yakınlığın var mı?
¿ Eres pariente de Daniella Picatella?
Baskınlık uygula.
Para dejar claro quién manda.
Bu çılgınlık.
Está loco.
- Çok aydınlık, çocuklar.
Es demasiada luz.
Halüsinasyon görüyorum, bu çılgınlık, böyle bir şey olamaz, bu mümkün değil.
Estoy alucinado, ésto es una locura, ésto no puede estar pasando, ésto no puede estar pasando.
Şehirdeki tüm çılgınlık bir şarkıya dökülmüş gibiydi.
¡ toda la locura de esta ciudad! Parecía una puta banda sonora.
Hayatım, "Rosewood'un Sesi" birkaç asılsız tweete itibar etmeyecek saygınlıkta.
Cariño, el "Rosewood Observer" tiene más clase que prestar atención a un par de tweets de mal gusto.
Caleb sosyal medyada zorbalığa maruz kaldığınla ilgili açıklama yayınlıyor.
Caleb ya empezó una narración acerca de que tú has estado intimidada por los medios sociales.
Azınlığım.
Son más.
Doğum günü alışveriş çılgınlığı nasıldı?
¡ Hola! ¿ Qué tal las compras de cumpleaños?