Oc Çeviri İspanyolca
818 parallel translation
Karışımı 65 ° C'de ısıttım!
- Calenté la mezcla hasta 65 oc.
Biliyor musun, Çavuş, delikanlıyı benden öç almaya çalıştığı için suçlamıyorum.
¿ Sabe una cosa, sargento? No le reprocho al chico que intente desquitarse de mí.
68 derece.
- A 20 oc. A 20 oo.
Doktor, öç falan almıyorum.
Doctor, esto no es venganza.
Burada Willy Brandt'ı yalanlayan yazıları ve gamalı haç sembollerni görüyoruz. Mesela bize dilini gösteren şu öç arayıcı veya onun şu iskandinav ortağı. İşte gamalı haç.
Estas frases y esvásticas desmienten a Willy Brandt, así como las muecas de quien saca la lengua, como este escandinavo y así como las esvásticas del jefe de los fascistas americanos, Rockwell.
Sıcaklık - 18 derece.
La temperatura : 28 oc bajo cero.
Sıfırın altında, Bay Capone.
Estamos a 18 oc bajo cero, Sr. Capone.
Son okumaya göre hava sıcaklığı 20 derece.
La últ ¡ ma lectura daba 20 oc.
1879 yılında, Yale Üniversitesi'nden OC Marsh, Wyoming'in Jurasik yatağından çıkan, bilinen ilk türleri tanımlamıştır.
En 1879, O.C. Marsh, de la Universidad de Yale, describió las primeras especies conocidas de los estratos jurásicos de Wyoming.
Hocam, Uçan Kaplan'ı bana da öğretin sizin yerinize öç alayım!
Maestra, puedes enseñarme el estilo "Tigre-Volador" y yo acabaré con el.
Niyetimiz, politikacıların kararsız siyasi mahkumlar olduklarını kişisel öç ve güç mücadelelerini devlet sorunlarından önemli gördüklerini kastetmek ya da önemli konularda tartışmayı reddederek itibarlarını zedelediklerini parti birliğinin temsil ettikleri halkın refahından önce geldiği yanılgısında olduklarını ya da önemli sosyal sorunları hiç umursamayan gürültücü kurbağalar olduklarını ima etmedik.
No queremos decir que sean unos oportunistas... más pendientes de las luchas de poder que de gobernar. No queremos insinuar que su credibilidad se haya apagado... por falta de un debate abierto, error causado por creer que... un partido unido es más importante que el bienestar del pueblo. No queremos crear aduladores sin conciencia social.
- Öç almaya geldiğini söyledi.
- Dijo que vino a vengarse.
"Öç almayacaksın. Halkından birine kin beslemeyeceksin."
"Polvo eres, y al polvo volveras."
Ama senden öç almak için ona ihanet eder miyim?
¿ Crees que lo traicionaré para que puedas vengarte?
- Sen de öç alacaksın.
- Así que te vengas.
Tanrım, ilan etmeksizin saldırıya geçtilerse bu resmen öç almadır.
Dios mío, si atacaron sin una declaración de guerra, entonces es una venganza.
Acımazsızca öç alma.
Sin cuartel. Venganza.
Sen benden öç alıyorsun.
Lo haces por venganza.
Tüm nefret ve öç duygularım beni terk etti ya sen içinden atabildin mi?
Ya no hay odio ni venganza en mí. ¿ Y en ti?
- Öç alma fikriyle silahı aldın. - Silahı ben almadım.
La cogiste para vengarte.
Bu herifin günahları korkunç olmasına korkunç ama öç almış olur muyum, ruhunu arındırırken, büyük yolculuğa hazırken vursam?
Mucho tendrá que pagar, dadas las circunstancias. ¿ Y he de matarle mientras purifica su alma,... bien dispuesto para el tránsito?
Dinle Laertes, eğer sevgili babanın ölümündeki gerçeği arıyorsan, dost, düşman dinlemeden, bu işte kazanan kim, kaybeden kim demeden gözü kapalı saldırmak mı senin öç alma yolun?
Laertes, si buscas la verdad sobre la muerte de tu padre, ¿ arrastrará tu venganza a amigos y enemigos, vencedores y vencidos?
Öç almak için.
Por puro despecho.
Acıma duygusunu boğacak işkence alışkanlığı ve kanına kan isteyen Sezar'ın ruhu alıp cehennemden alev alev gelen azgın öç tanrıçası Ate'yi yanına "Öldürün!" diye bağıracak her yanda o haşmetli kral sesiyle ve salacak savaş köpeklerini ortalığa sarsın diye dünyayı bu pis cinayetin kokusu inim inim mezar dilenen insan cesetleriyle birlikte.
La pena se ahogará en la costumbre de la crueldad. Y el espíritu de César... buscando venganza, vendrá del infierno junto con Ate... y aquí, con la voz de un rey, gritará : "¡ Caos!"... y soltará a los perros de la guerra. Esta infamia apestará la tierra... y olerá como cadáveres putrefactos que piden sepultura.
Öç almak için mi?
¿ Ha sido venganza?
Sana Wakefield'ların nasıl öç aldıklarını göstereceğim.
Le enseñaré cuánto pagan los Wakefield por las perlas.
Belki de bu şekilde babandan öç alıyordun.
Tal vez te estás vengando de tu padre.
Bugün, Yunanistan öç alacaktır tüm Asya bizim olacaktır, onun zenginliği bizim avuçlarımızda tüm uğraşlarımız sona ermiştir.
En el día de hoy, Grecia será vengada, toda Asia será nuestra, así como sus riquezas, y nuestra labor habrá concluido.
Kısa bir süre sonra, öç almak için saldırdılar.
Al morir, juró que lo vengarían...
Öç alacağım.
¡ Pero me vengaré!
Adams için ne yazık ki, öç alma tatlı sonlanmadı, çünkü sonunda suçunun bedelini ödedi.
Desafortunadamente para el señor Adams, la venganza no fue dulce, porque en última instancia, ha pagado por su crimen.
Ragnar'ın istediği öç, yas değil.
Debemos llorar la muerte de Ragnar.
Bazen kimin nasıl öç alacağını asla bilemezsin.
A todo el mundo le siguen los pasos, en un momento u otro.
- Sevgili kardeşler... - Sevgili kardeşler..... kimseden öç almayın, çünkü şöyle yazılmıştır çünkü şöyle yazılmıştır...
Queridos hermanos, no seáis vengativos, porque está escrito que,
Morali bozulmuş bir güruhu, öç almak isteyen askerlere çevirecek.
Convertirá una masa desmoralizada en soldados vengadores.
Öç alma uğraşınız yüzünden geleceğinize sırt çeviriyor geçmişinizin içinizi kemirmesine izin veriyorsunuz.
Este estudio sobre la venganza la obliga a dar la espalda al futuro. Y deja que el pasado le devore el corazón.
Sen öç almayı Tanrı'ya havale et.
Tome venganza en el nombre de Dios.
Öç al, affet.
"Toma venganza" "Perdona"
Böylece kanlı öç almanın son rotasını çizmiş olursun. Ve bakarsın senin evreninde nasıl bir değişime neden oluyor.
Deje que la sangrienta venganza tome su rumbo final y vea qué diferencia hace a su universo.
Kain'i her kim öldürürse ondan yedi kere öç alınacaktır.
Si alguien mata a Caín, éste será vengado siete veces.
Öc benimdir. ´
Mía es la venganza.
Öc benimdir ; Karşılığını ben vereceğim, diyor Rab.
Mía es la venganza ; yo daré el pago merecido, dice el Señor.
Öç almaktan başka bir şey düşünemiyordu.
Su único pensamiento era la venganza.
Eğer polise gidersen, öc almaya gelirim.
Si te diriges a la policía, volveré a por ti.
Her intihar eyleminde, bir parça öç alma duygusu vardır.
En todo suicidio hay una parte de venganza.
Clermont Polis karargâhındaki bir günü hatırlıyorum da adamın biri bana, "Öç almak istiyor musun?" diye sordu.
Dije, "Ya sé quien lo hizo". Le dije el nombre. El preguntó, "¿ Quién te lo dijo?"
"Eğer öç almak istiyorsan bizimkiler ve ben onu sana getireceğiz ama sana ismini asla söylemeyeceğiz."
"Así que no te molestes en venganzas".
"Bu yüzden öç alma zahmetine girişme."
¿ Lo ha olvidado?
Billy öç almak istiyor.
Billy quiere venganza.
İş aramaya geldiğinde kendisini nazikçe kapı dışarı ettim öç almak için de bu hediyeleri getirdi.
Como el otro día la corté cuando me pidió trabajo, ahora me hace regalos. Es su forma de vengarse.
"Öç benimdir der Tanrı."
"La venganza es Mía", dijo el Señor.