Oculto Çeviri İspanyolca
2,753 parallel translation
Bu yenileriyse, parçacıkların kimsenin aklından geçmeyen gizli bir dünyası olduğunu ileri sürdü.
Estas nuevas sugerían que había un oculto mundo de partículas que nadie había sospechado.
Numara engellenmiş ama onların ağına girmemizi sağlar.
El número está oculto, pero definitivamente conduce a su red.
Saklı rehber.
Directorio oculto.
Ben örtülü iş yapmam.
Yo no oculto.
Mikro kamera bir alıcı gizlemiş.
Micro cámara con transmisor oculto.
Hayır, gerçek benliğin görünen yüzünün altında. Kapatıcılar tarafında zar zor kapatılmış.
No, tu verdadero yo está bajo la superficie, apenas oculto por todo ese corrector.
Bir yerde okumuştum, anlaşılmaz biriymiş.
Lo leí en línea. Estaba metido en lo oculto.
- Buzz, kulaklıklar çalışıyor mu?
Buzz, ¿ el micrófono oculto ya está funcionando?
- Wickes'in gizlenmesinin bir nedeni var.
Wickes está oculto por algún motivo.
Bu kadar çaba ile kapatabildiğimiz bir konuyu dışarıya aktarmanın bir faydası olmayacağını düşündüm.
Y no veo ningún valor en difundir lo que había sido tan afortunadamente oculto.
Wushou, Ba Mai Mağarası'nın dışında saklıdır.
Wushou está oculto cerca de la cueva Ba Mai.
Senin bu feveranlığını görmezden geleyim ve sen de araştırma ekibimize katıl.
Oculto tu pequeño motín, y tú te unes al equipo de investigación.
PAM :... demek istediğim şu eğer bir kadın olarak kendine güveniyorsan onun ilişkinizi gizlemesini niye umursuyorsun?
... lo que digo es que si tú eres una mujer segura de ti misma, ¿ a quién le importa si él quiere mantenerlo oculto?
Kadın, demokrasi yanlısı olup da bombalar kullanan bir örgütü destekliyor olabilir.
Sí, para un movimiento pacífico. Pero también podría ser una tapadera para un grupo pro-democracia oculto que quiera usar bombas para hacer ver su punto de vista.
Granger ortada yok Hetty.
Granger está oculto, Hetty.
- Depoya saklanmış patlayıcı aletler buldum.
Encontré un artefacto explosivo oculto en un palé.
- Biri ağzımı dinlemeye mi aldı?
¿ Alguien me puso un micrófono oculto en mi boca?
Sonra Dorneget başka bir dişçiye gitmiş ve o da dinleme cihazını bulmuş.
Entonces fue a ver a un nuevo dentista, y él descubrió el micrófono oculto.
Yenilediğiniz implantın içinde dinleme cihazı olduğunun farkındasınız değil mi?
Es consciente de que el implante de sustitución tenía un micrófono oculto dentro?
Kim bilir, cezasını çekmek zorunda olduğu ne gizli günahları vardır?
¿ Quién sabe que pecado oculto la hace sufrir?
Sandy'nin sınır bölgesindeki teröristlerle ilgili bilgi sağlayan...
Sandy tenía un objetivo oculto que proporcionaba información
Bu partiler zengin kişilere koyulmuş gizli bir vergi sanki.
Son como el impuesto oculto para los ricos.
Temas gerçekleştirmek için hala bir şans var, çünkü uzaylılar, yüz milyonlarca yıldır Dünya'da saklı bir mesaj göndermiş olabilirler.
Todavía habría una posibilidad de hacer contacto, porque los alienígenas nos podrían haber estado enviado un mensaje oculto a la Tierra durante miles de millones de años.
Bir şeyler gizliyor gibi...
"Hay algo oculto en las palabras..."
Buna dair bulgularsa, Ayın karanlık yüzünde ve hiç kuşkusuz Marsta bulunacak.
Y encontrarás la evidencia de eso en el lado oculto de la Luna, y sin duda también en Marte.
- Gözetlenmişiz.
- ¿ Qué demonios? - Es un micrófono oculto.
Üzgünüm ama akşam olmak üzere.
Lo siento, pero el sol está casi oculto.
Balıkçılık, pul koleksiyonculuğu, tarikat?
¿ Pesca con mosca, coleccionar estampillas, lo oculto?
Tarikat mı?
¿ Lo oculto?
Em, sana saat 11'de bloke bir çağrı gelmiş.
Em, tienes una llamada de un número oculto a las once.
Ama eski Mısır dilinde "gizli olan" anlamına geliyor.
Significa "El oculto" en antiguo egipcio.
Unutma ki annemin söylediği her şey ya anlaşılması zor bir iltifattır... ya da besbelli bir hakaret.
Bien, así que no lo olvides : Todo lo que diga mi mamá es un halago oculto o un insulto directo.
Gizli olarak mı?
- ¿ Porte oculto de armas?
Hiçbir şey saklamıyoruz.
No oculto nada.
O zamana, polis evini arayıp, kardeşinin cesedini soğutucuda bulmuşlardı bile.
Para entonces la policía había registrado su apartamento y descubrieron el cuerpo de su hermano oculto en el congelador.
Gizli numaralı ve mesaj atılamayan telefona sahip bir kadını arıyor.
Está llamando a una mujer con número oculto y sin mensaje de salida.
Artık bütün konu apaçık ortada olduğuna göre, ikimiz için bir şans var mıdır dersin?
Ahora que toda la verdad está expuesta, y nada está oculto, ¿ existe alguna posibilidad para tú y yo?
Beni gizli tutmayı tercih ediyor.
Ella me mantiene oculto.
Tasarımı berbat olan Ford Pinto arkadan çarpıldığında yanma eğilimini gizli tuttu.
El Caballo Pinto Ford, cuya estilización horrenda Oculto una tendencia a hacer explotar Cuando golpeó por detrás.
Sizden başka neler sakladı Bay Berenson?
¿ Qué más se celebró oculto, señor Berenson?
O kart falan saklamadı.
Él no oculto esa tarjeta.
Gizlen.
Mantente oculto.
Evet. Mutlaka bunun altında yatan bir neden vardır.
Siempre hay un motivo oculto con ellas.
Neden hep senden bir şey sakladığımı düşünüyorsun?
¿ Por qué piensas que siempre te oculto algo?
Çip cesedin içinde.
El chip está oculto en el cuerpo.
Fark ettirmemeye çalışıyordu.
Estaba manteniéndolo oculto.
Emin değilim, savaş mı ilan ediyor barışmaya çalışıyor bilmiyorum ama o adam bir gündemi olmadan dişlerini bile fırçalamaz.
No estoy seguro, no sé si está declarando la guerra o intentando hacer las paces, pero de todas formas el tipo no se lava los dientes sin tener un motivo oculto.
Görevin şu anda olabildiğince gizlenmekti!
¡ Tu trabajo era mantenerte oculto todo el tiempo posible!
Bundan ötürü Meleoron gizlenmek zorundaydı.
Pero Melereon debía quedarse oculto para lograrlo.
Hemen geri çekildi. Ben de içeri girip yukarı koştum. Çok boştu.
Entonces sali a la calle y vi una cara que se oculto y la segui hacia unas escaleras
İnkâr ettiğim bu filmi yapma isteğimin altında başka bir şey var belki de.
Quizá haya algo oculto en mi necesidad de hacer esta película que he estado negando.