Orden Çeviri İspanyolca
34,651 parallel translation
Ötenazi seçeneğini değerlendirmelisiniz.
Debería considerar si quiere firmar una orden de no resucitar.
Hayır ciddiyim, senin... Senin önceliklerini belirlemen gerek.
No, en serio, amigo, tienes que tener tus prioridades en orden.
Güvenlik güçleri insanlara panik yapmamalarını evlerimde kalmalarını ve yetkilileri bekle...
Y mientras las fuerzas del orden recomiendan no entrar en pánico, se recomienda a los residentes que permanezcan en sus casas... ante la confusión de las autoridades...
O kutulardakiler için arama izni çıkarabiliriz tabi bize vermezsen.
Podemos obtener una orden por esas cajas, a menos que quieras entregárnoslas ahora.
Arama izni isteyeceğim.
Pediré una orden.
Bakın, eğer bir arama izniniz yoksa...
Mire, a no ser que tenga una orden...
Rızasız arama yapıp başkalarının eşyalarına el koymak yasa dışıdır.
Es ilegal hacer una búsqueda e incautación sin orden de las pertenencias de alguien.
Evet, müvekkilinin söyleyeceği her şeyi gözünü kırpmadan yapabilecek bir şüpheli.
Un sospechoso que tiene todas las razones para hacer esto por orden de tu cliente.
Hakkında tutuklama emri var.
Tenemos una orden para llevarla.
Ona tutuklama emrini gösterdik.
Ya le mostramos a ella la orden.
Tamam, diğer tüm şehirler talimat bekliyorlar.
Está bien, todas las otras ciudades están listas para la orden,
- Defterlerinizi inceleyip her şeyin usule uygun olup olmadığına bakmaya geldik.
Estamos aquí para comprobar vuestros libros y asegurarnos de que todo está en orden.
Ben de en son bilinen adresinden başlamak istiyorum fakat yargıç Pittson Sampson'un kaldığı yer için arama iznini imzalamıyor.
Quiero empezar con una búsqueda de su última dirección conocida, pero la juez Pittson no firmará la orden de registro de la antigua residencia de Sampson.
Kararın belediye meclisinden geçebilmesi için 4 / 5 çoğunluğa sahip olmamız lazım.
Bien, necesitaremos una mayoría de cuatro a cinco con los votos en el consejo de la ciudad para aprobar la orden, y...
Bu toplantı tamamen kullanım oylaması hakkında.
Esta reunión es estrictamente sobre la orden de rezonificación.
Şehir meclisinin düşük gelirli ev amaçlı arazi kullanımı yasasını onayladığı haberini aldım.
Acabo de recibir el aviso de que el consejo de la ciudad aprobó una orden de rezonamiento para viviendas de bajo costo.
SKB tarafından yapılan.. .. yeni imar yönetmeliğimizle gurur duyuyorum.
Me siento orgulloso de nuestra nueva orden de rezonificación y del trabajo realizado por la UAC.
SCPD'nin emirlerini.. .. devam ettirmemiz lazım.
Tenemos que ayudar al departamento de policía a mantener el orden.
Yargıç Balderrama'ya ulaşıp Papp Motel'e gitmek için izin çıkartacağım.
Hablaré con el juez Balderrama, conseguiré una orden para registrar el Hotel Papp.
Acele et. Bu kanunsuzun izin emrini bekleyeceğini sanmıyorum.
Por rápido que sea, no creo que este justiciero espere a que llegue la orden.
Ben emir verene kadar kimse bir şey yapmasın.
Que nadie se mueva hasta que les dé la orden.
- Haftalardır kırmızı alarm var.
Tenemos una orden de estar alerta desde hace semanas.
- Ekstra önlem emrinden bahsetmiyorum.
No estoy hablando de una orden de estar alerta.
Vur emrinden bahsediyorum.
Estoy hablando de una orden de disparar a matar.
Ben de Lars'ın yeni banka kasası için arama emri çıkartayım, Belki katilin neyin peşinde olduğuyla ilgili bir ipucu buluruz. Oh.
Pediré una orden para la caja de seguridad, a ver si hay alguna pista.
Hemen doğru siparişi getiriyorum.
Me vas te estoy consiga su orden correcto.
- Tabii ki. Alfabetik olarak ilk sırada ne varsa onu oynatırız.
Lo primero que salga por orden alfabético.
Düzen delisiydi.
Era un maniático del orden.
Önce ördeklerimizi hizaya sokalım.
"Pongamos las cosas en orden primero".
O zaman ördekleri hiazaya sokmama yardım et.
Entonces ayúdame a mantener todo en orden.
- Çevrilmemiş altyazı -
Todo en orden, está limpio.
Bu bir emirdir.
Es una orden.
Geri çekilme emrine karşı geldin.
Desobedeciste una orden directa de retirada.
Gücüm olduğu sürece bu emre uyarım.
Mientras me quede fuerza, obedeceré esa orden.
Söylenene kadar düşmanla savaşma.
No dispares al enemigo hasta recibir la orden.
Bu kralın Glaive'ine verdiği bir emir değil.
No es una orden de un rey a su Glaive.
Çocukken hayat benim için kafa karıştırıcı ve karmaşıktı. Trenlerse düzeni temsil etti.
Cuando era niño, la vida era confusa y caótica para mí, y los trenes representaban orden.
- Bu gece. Ama erken gelen oturuyor. Yani önceden gidip sırada beklemeliyiz.
Esta noche, pero es por orden de llegada, así que vayamos temprano y hagamos la fila.
Yerler ayırtılmış olsa ve hepimizin bileti olsa sorun çıkmazdı. Ama bu sırada erken gelen oturuyor.
Si se pudiera reservar asiento y todos tuviéramos entradas, bien, pero se entra por orden de llegada.
Lopez'in aranma emriyle ilgili...
Sobre la orden de registro de López...
Gitmek istemediğini söylersen, emri iptal ederim Joe.
Si me dices que no quieres ir, Joe. Revocaré la orden.
İlgileneceğimiz ilk şey, mobilya.
Primera orden de negocio... Mobiliario.
1'den 120'ye kadar olan sunucular için arama emrimiz var.
Tenemos una orden de registro de los servidores 1 al 120.
- İzniniz var mı?
- ¿ Tienen una orden?
İzin belgeniz yoksa, izinsiz girdiniz demektir.
Así que sin una orden, es un allanamiento.
Bir eagle hazırlayın, emrimle ateş edin.
Prepare un águila, dispare a mi orden.
Başkan Howard Oliver'ın emriyle bu uçağa binip Allison Shaw'ı tutuklamak için yetkilendirildim!
¡ Estoy autorizado a embarcar en ese avión y arrestar a Allison Shaw por orden del presidente Howard Oliver!
Doğru olanı yapmanın ödülü yasaklama emriymiş demek ki.
Parece ser que el camino más ético viene con una orden de alejamiento.
Yasaklama emri hataydı.
La orden de alejamiento fue un error.
Üzerinde konuşabilmemiz için bütün hazırlıkları tamamlamak istiyorum. Fakat tek istediği kavga etmekmiş gibi görünüyor.
Solo intento poner las cosas en orden para que podamos hablar, pero parece que ella quiere pelear por esto.
Aynen bu sırayla.
En ese orden,