Organa Çeviri İspanyolca
145 parallel translation
Canavarı nihaî deneye hazır hale getirmek için son bir organa ihtiyacım var.
"Necesito una parte más para mi experimento final".
Düşündüm ki, sanki üzerinde fazladan bir organa dönüşüyordu, ve...
Sólo pensé que exagerabas un poco y que...
Antikorlar, nakledilen organa saldıracaktır.
Mis anticuerpos atacarán cualquier materia extraña.
Kana enjekte edilen bu serum, lenfosit dokuları etkiliyor. İşte burada, boyunda... Vücuda nakledilen yabancı organa saldıran antikorları, lenfositler üretiyor.
El suero inyectado en las venas, afectan los tejidos linfáticos aquí, en el cuello, las linfas que proveen los anticuerpos en la sangre que detectan el material transplantado
Neden şırıngayla kulağındaki lokmaları çıkarıp... fare labirentinin altına gizlediğin... o uyuşuk organa biraz şuur aşılamıyorsun?
Quítate los tapones de los oídos y despierta ese órgano que tienes escondido tras esa maraña.
Bu adam, ana bir organa zarar gelmesine müsaade etmeye değer mi?
¿ Valdrá la pena no despertarlo y dañar un órgano importante?
Organa dokunuyor musunuz, efendim?
¿ Está tocando el corazón, Señor?
Fakat bu sefer acil olarak bu organa ihtiyacımız oldu.
Pero a veces, cuando la necesidad es inmediata se requiere una acción más agresiva.
Diğer çiçeği ziyaret edince tekrar iniş bölgesine tam da aynı şekilde konar. Bu nedenle pollinia, dişi organa sürtünür.
cuando visita su próxima flor, una vez mas debe pararse en la plataforma exactamente en la misma posición, y eso ahora causa que la polinia sea arrastrada sobre el estigma.
Adam ordusunu kurmak bir sürü organa sahip olacak.
YAdán tendrá un montón de repuestos para construir su ejército.
Sayın Şansölye, insan tarafının böyle kutsal bir organa uygun adabı izlemelerini talep etmek zorundayım.
Su eminencia, debo pedir que el contingente humano siga el decoro debido a una institución tan auspiciosa.
- Organa ihtiyacınız var mı?
Necesitas un organo?
Hayati bir organa gelmemiş.
No hay estructuras vitales afectadas.
Onun bir organa ihtiyacı var.
Necesita un donante.
Büyük bir damara ya da organa gelmemiş.
No tiene arterias ni órganos lesionados.
Çünkü bir ağız... başka hangi organa neredeyse tıpa tıp benzer?
Porque la boca es la hermana gemela... ¿ la copia casi exacta de qué?
Her organa sırayla bakılır.
Los órganos de uno en uno.
Kız çok geleneksel birisi olmasa da bir gerilim altında olduğu belliydi.
Tal vez sus reacciones no sean convencionales... "Princesa Leia Organa" sin embargo, sufre mucho.
Sonunda bir de baktı ki filmin esas karakter sayısı 3 olmuş. azimli genç prenses Leia Organa ve korkusuz Corellia'lı kaçakçı olarak bilinen Han Solo, ve en önemlisi de bir çiftlikte yaşayan, idealist ve orijinal bir ismi olan Luke Starkiller.
Se tardó en crear los tres héroes de Star Wars... una joven princesa valiente llamada Leia Organa... un contrabandista intrépido conocido como Han Solo... y, el más importante, un niño granjero idealista... cuyo nombre original era Luke Starkiller.
- Organa Major'ı bulamayacaksın. - Buldum onu.
- ¿ No encuentras a Organa Major?
Leia Organa rolü için gereken kendine çok güvenen karakter için hiç zorlanmadı.
No tenía problema en interpretar la seguridad de Leia Organa.
Etrafımda rol için kendilerini uygun gören inanılmaz aktrisler vardı.
Había actrices de mi edad increíbles para este papel... "Princesa Leia Organa" Había actrices de mi edad increíbles para este papel... así que no pensaba que me lo dieran.
Ben 19, Harrison 33 yaşındaydı.
Yo tenía 1 9, Harrison 33. "Princesa Leia Organa" "Princesa Leia Organa"
Kampüsteki en gözde adam gibiydi.
Él era el grandullón del campus. "Princesa Leia Organa" Él era el grandullón del campus.
Şu garip elektrik çarpmış gibi olduğun ana benziyordu.
Hubo una reacción eléctrica extraña. "Princesa Leia Organa" Hubo una reacción eléctrica extraña.
Sonra da kaçınılmaz olarak bir aile gibi olmuştuk anlayacağınız.
Éramos el mismo equipo en las tres películas. "Princesa Leia Organa" Era como una familia.
O yüzden hiç hoşlanmamıştım ondan.
"Princesa Leia Organa" Era una cosa... desagradable con pupas en la boca. Nunca me gustó.
Teşekkürler Senatör Organa.
Gracias, senador Organa.
Senatör Organa.
Senador Organa.
Senatör Organa, yüce başkanımız olağanüstü kongre toplantısına sizin de katılmanızı istiyor.
Senador Organa, el canciller supremo solicita su presencia en una sesión especial del Congreso.
Gösterişli bir kadın yüzünü gerdirmek istiyor veya biri hastalanıyor ve sağlıklı bir organa ihtiyacı oluyor, bunları sizden temin ediyorlar.
Una tipa necesita piel para un estiramiento o uno se enferma y necesita una parte, la toman de Uds.
Söylediğim gibi tümör birkaç organa yayılmış durumda.
Como te dije el tumor está expandiéndose en varios órganos. No se puede operar.
Senator Organa sebeb olduğumuz şeylere anlayışlı davranacak gibi görünüyor.
Parece que el Senador Organa simpatiza con nuestra causa.
- Organa ihtiyacı olan bir sürü- -
- La gente está allí con sus órganos y... - Gusto en hablar con Ud.
Pekâlâ, Dr. Grey. Şimdi organa verdiğiniz zararı tamir edin.
Bien, Dra. Grey ya que drenó el órgano, podemos tratar de repararlo.
Kazanmana izin verirdim. Çünkü sen "Bay hasta, yeni organa ihtiyacı olan adam" sın. Ama bu açıklamalarından sonra, kıçına takmeyi basacağım.
Te estaba dejando ganar... porque eres el "Señor Enfermo", que necesita un nuevo órgano... pero sólo por ese comentario, te voy a patear el trasero.
Sen, testereli, ağaç dalının etrafındaki her organa ellerimizle bastırmadan sakın başlama.
Usted que tiene el taladro, no se mueva hasta que nuestras manos lleguen al tronco del árbol.
Senin organa, onunda tedaviye ihtiyacı var.
Tú necesitabas un órgano. Él necesitaba una dosis.
Fikri olan? Langerhans hücreli histiositoz da birden çok organa saldırır.
La histiocitosis de células de Langerhans ataca sistemas multiorgánicos.
Hangi memeli en büyük cinsel organa sahiptir?
¿ Qué mamífero tiene el órgano sexual mas grande?
Yılan, diliyle havadaki molekülleri toplar ve değerlendirme için damakta bulunan, son derece hassas bir çift organa gönderir.
Con ella colecta moléculas del aire y las recoge para evaluación a un par de órganos extremadamente sensibles en el paladar de su boca.
Ama bilimadamlarının söylediğine göre, bu araştırmanın sonucu binlerce çirkin ve kulak, burun gibi organa ihtiyacı olan insanlara yardım edebilir.
Pero los científicos sostienen que este proceso podrá ayudar a miles de personas desfiguradas por alguna causa, y que puedan necesitar orejas o narices...
Birçok hasta ve organa, insanların işlerine Izzie'nin kariyerine mal olacak?
A los pacientes les costará sus órganos, a la gente, su trabajo... - y a Izzie Stevens, su carrera.
Bir organa kızıyorum.
Odio los órganos.
Bu insanların hepsi bir organa ama hepsinde farklı bir organa saldıran bir şey tarafından öldürüldü.
A cada una de esas personas la mató una cosa que atacó a un órgano pero nunca fue el mismo órgano.
Bir organa yerleşene kadar etrafta dolaşıp durdular.
Flotaron y cayeron en un órgano.
Yani teorik olarak 19 farklı kök hücreyle dolu bir derialtı şırıngası yaptırırsan bunu da doğrudan bir organa yaparsan bir ihtimal aşırı yüklenme olabilir.
Es decir, teóricamente, si tomas una jeringa hipodérmica, llena de 19 células madre distintas, y las inyectas directamente en un órgano, existe la posibilidad de que pueda sobrecargarse.
Henüz denenmedi ama zarar görmüş veya kullanılmayan bir organa güç ve beceri kazandırır.
No ha sido probado todavía, pero está pensado para una persona amputada o para trabajos complicados, y añade fuerza y flexibilidad.
Başka bir organa geç.
Pasa al siguiente órgano.
- Fakat Senatör Organa, bu sadece...
- ¡ Pero, senador Organa! ¡ Es sólo que no sería...! - ¡ Rápido!
Oh, Senatör Organa, sizi görmek ne kadar güzel.
Oh, senador Organa. Me alegro de verle.