Orgullo Çeviri İspanyolca
5,770 parallel translation
Ve böylece sevgili vatandaşlar Vista Verde enstitüsünün yeniden açılışını büyük bir gurur ve muazzam bir iştahla kutluyoruz.
Y así es, ciudadanos, que con gran orgullo y apetito astronómico que celebramos la gran re-apertura de una Institución de Vista Verde.
Keder ve gururla taktığımız defne dalı taçlarla.
Con tristeza y orgullo con coronas de laurel.
Uğrunda savaştığınız şey buydu, değil mi? Gururumuz, geçmişle bağlantımız.
Nuestro orgullo, nuestro nexo con el pasado.
Hades'in gücünden onun nimetlerinden yararlanma şansına sahip kaç kişi var yeryüzünde?
¿ Cuántos... Tienen la oportunidad de tener su orgullo probado, por las llamas del gran Templo del Hades?
Özgürlüğünüzü ve yaşama hakkınızı garanti altına alın.
Se te concederá tanto orgullo... Y libertad.
Ustamız Amano'yu düş kırıklığına uğratmayacaksınız.
Uds. son el orgullo del Hades. Nunca deben de decepcionar al Maestro Amano.
Ve bende onun adımlarını takip edeceğime kendi alanımda profeör olacağıma..... onun gururunu devam ettireceğime inanırdım.
Y realmente creí que seguiría sus pasos... Que yo sería un profesor por derecho propio, aunque gracias a su orgullo por mí.
Ruh sağlığı, gurur ve kendi iç çamaşırlarının haricinde olanlar mı?
¿ Además de salud mental, orgullo y ropa interior propia?
Başarısını size borçlu.
Es un orgullo para ti.
Şimdi beni bekliyor ama ben karşı geldim, gururuma yenik düştüm.
Ahora, me está esperando y yo lucho por aferrarme a un poco de orgullo.
- Evet, teşkilatı gururlandırdın.
Sí, es el orgullo de la 99.
Ve burası da McKinley'nin gurur ve neşe kaynağı ulusal şampiyon Glee kulübü New Directions'ın koro odası.
Y ésta... es la sala del coro del orgullo y alegría de McKinley, nuestros campeones nacionales de coros, los New Directions.
Gururu çok incinmişti ve sonra bir gece banyosunda ona yardım ederken...
Su orgullo estaba tan herido y... Entonces, una noche en que le estaba ayudando a bañarse...
Kibiri, gurur ve utancı bırakarak şeytanı katletti, ki bu yüzden bu maskeleri takıyoruz.
San Miguel. Mató a Lucifer quien cosió la vanidad, el orgullo y la vergüenza, es por lo qué llevamos estas máscaras.
Sen benim gururumsun, şanımsın.
"Tú eres mi orgullo, mi gloria."
Noel'den daha önemli bir şey var, evlat. Gurur.
Hay algo más importante que la Navidad, hijo... el orgullo.
Bir polis olarak en gururlu anımdı.
Ese fue el momento de más orgullo para mí como policía.
Bak şimdi, ben de Gay yürüyüşüne katıldığımdan beri bununla gurur duyuyordum.
Escuchen, he sido orgullosamente homosexual desde que estuve en la carroza de las Hadas Radicales en el Desfile del Orgullo Gay.
- Gururlu yürüyüş.
- Zancada del orgullo.
Gurur Önyargı Yanlış Anlama
Orgullo, prejuicio y malentendido.
Tam bir gururla bitirmeyi başardım. Ama zar zor oldu.
Así que, me las arreglé para terminar con mi orgullo intacto, pero apenas.
Böyle davranmanın sebebinin gurur eksikliği olduğunu biliyor musun?
¿ Sabe algo? Eso es falto de orgullo.
Kovulmama sebep olan adamı yakalamak babamın gurur duyacağı bir muhabir olmak istiyordum.
Quiero atrapar al bastardo que me hizo acabar así. Entonces quiero ser readmitida. Y entonces tener el trabajo que se volvió el orgullo de mi padre... reportera televisiva.
Afro-Amerikalılar ülkelerine cesurca hizmet ettiler.
Los afroamericanos sirvieron a su país con orgullo.
Şirket başkanı olarak imajını korumalısın.
Tienes orgullo, ¿ eh?
Benim haysiyetimi düşünmüyor musun?
¿ Siquiera has pensado en mi orgullo?
Seninle gurur duyuyorum.
Qué orgullo.
Şunu diyeyim, ırk ayrımını bitiren 1964 Yasası'nı imzaladığım an hayatımın en gurur verici anıydı.
Te diré, poniendo fin a la segregación, momento de mayor orgullo de mi vida cuando firmé y que Ley 64.
Hayatımın en gurur verici anıydı, diyorum.
Momento de mayor orgullo de mi vida, yo te diga.
Ve orada kaldığımız sürece gururla söylüyorum ki 456 olarak hiçbir adamı kaybetmedik, tek bir zaayiatımız olmadı.
Y me da orgullo que en todo el tiempo que estuve allí con el 456, nunca perdimos a nadie, ni uno.
Biliyorum ama insanlar resim yapıp yapmadığımı sorduğunda ne cevap vereceğimi bilemiyorum. "Bu benim resmim" deme gururuna haiz olmak çok hoş olurdu.
Lo sé, pero cuando la gente me pregunta si pinto, no sé qué contestar, y sería agradable tener el orgullo de decir : "Este es mío".
- Bu sabah burada çok fazla gurur vardı.
Hay un montón de orgullo aquí esta mañana.
Daenerys Fırtınadadoğan bize sahipleri öldürme emri verdiğinde Gurur Meydanı'nda olmazdım.
No hubiera estado en la Plaza del Orgullo cuando Daenerys de la Tormenta mató a los amos.
- Yine salak gururun konuştu.
Ese es tu estúpido orgullo hablando.
Sadece daha çok sinirlenir ya da gururu kırılırdı.
Simplemente... Lo molesto más, hirió el orgullo del hombre.
Peki ne için? Gurur mu?
¿ Y para qué, por orgullo?
Burada doğdum ve üç yaşına kadar buradaydım bu yüzden, İngiltere'ye karşı milliyetçi bir gururum var diyebiliriz.
Yo nací aquí, y viví aquí hasta los 3 años, así que hay como un orgullo nacionalista el que tengo por Inglaterra.
Gurur sahibi birini aşağılayamazsın.
No es posible humillar a alguien con orgullo.
"Oğlum, sen Berk'in gururusun, göğsümü kabartıyorsun."
Eres el orgullo de Isla Mema, hijo. Y no podría estar más orgulloso.
Berk'in gururu!
¡ El orgullo de Isla Mema!
Gurur yaralarin oldugunu dusunuyordum.
Pensé que viste tu orgullo herido.
Hala gururum var.
Yo todavía tengo mi orgullo.
Eğer bütün Yahudiler gururla Washington'a yürüselerdi ne olurdu düşünebiliyor musun?
Te imaginas si cada Judío hubiera marchado a Washington con orgullo, ¿ no?
Gururun kırıldı diye faul yapamazsın.
No puedes jugar sucio porque hiere tu orgullo.
Gururum incindiği için oracıkta ölmek istedim.
Mi orgullo estaba tan herido que quería morir.
Nakavt ile maçın galibi Filipinler'in dövüşçü gurur kaynağı Manny "Pacman" Pacquiao!
El ganador por KO, el orgullo luchador de las Filipinas, Manny. Pacman
Amacımız ulusumuzun gururunu korumak.
El objetivo es preservar el orgullo de nuestra nación.
Bu ülke için çok onur dolu bir andı bu.
Ése fue un gran momento de orgullo para el país.
Neden gururunu çigneyip onu görmeye gelmedin?
¿ No podías tragarte el maldito orgullo y venir a verla?
Bu fikri öne sürdüğümde çok tepki aldım, Morty.
Piratas del páncreas fué mi orgullo.
Gurur duyulacak bir şey de değil,
Ya sabes, no hay nada de que avergonzarse. Eh, nada de orgullo, tampoco, no como ganar la lotería o algo así.