English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ O ] / Oxford

Oxford Çeviri İspanyolca

1,275 parallel translation
Tony'e oxforda daki eski kolejinde ders vermesi önerildi.
Tony recibió una oferta de Lectorazgo en su vieja escuela en Oxford.
Oxford'da politika ve felsefe okudu, okul birincisi oldu.
Matrícula en Políticas y Filosofía en Oxford.
- Oxford Üniversitesi'nden Rhodes bursu almış.
Era un "Catedrático".
Oxford'ta iftihar derecesi yoktur, ve bir gazeteyi ancak "yayın yoluyla hakaret" ten dava edebilirsin, iftiradan değil.
Oxford no tiene Magna Cum Laude. Al periódico se demanda por responsabilidad, no por calumnia.
Mavi, ince çizgili takım, açık mavi gömlek, gri kravat. Kız arkadaşımın hediyesi.
Traje a rayas, camisa Oxford azul y corbata gris, regalo de mi novia.
Oxford'ta geçirdiğim mutlu üç yılın dışında Devington Okulu 12 yaşımdan beri benim hayatım olmuştur.
aparte de tres años felices en Oxford, el colegio Devington ha sido mi vida desde los doce años.
St Edmund's Okulu burslu, Oxford Üniversitesi.
Beca para St Edmund's Hall, Oxford.
Gelişmiş bilgisayar şifreleme eğitimi için Oxford'da Devlet İletişim Karagâhına seçildi.
Reclutado en Oxford por Comunicaciones para el descifrado de códigos.
Her Şeyin Teorisi 1984'ün sonbaharında, buraya, Oxford Üniversitesine fizikte lisansüstü çalışmalarıma başlamak için geldim.
A principios de otoño de 1984, vine aquí, a la Universidad de Oxford, para iniciar mi carrera de Física.
Oxford'dan birinci sınıf onur belgesi var.
Honores de Primera Clase en Oxford.
Ama sizi hayal kırıklığına uğratmadan söyleyeyim, Oxford'a girdim.
Pero antes que se desilusionen, entré en Oxford.
Kız kardeşimi arıyoruz. 32 Oxford Sokağında oturuyor.
Sí, buscamos a mi hermana, en el 32 de la calle Oxford.
Bir Rhodes öğrencisi.
Una becada a Oxford.
Oxford'da bir Fenwick-Symes tanırdım.
Conocí a un Fenwick-Symes en Oxford.
Sırf Oxford'da... kabul etmedim diye...
Sólo porque no le dejé... ya sabes, en Oxford.
Agatha'yla Oxford'a, Miles'ı ziyarete gelmiştik.
Agatha y yo fuimos a Oxford a visitar a Miles.
Oxford arkeologu ya da burnu büyük Harvard profesörü değil.
No fue un arqueólogo de Oxford ni un profesor de Harvard.
Oxford'lu olduğunu söylüyor.
Ella dice que es de Oxford.
Oxford mezunuyum.
Pues, soy becario de Rhodes.
Oxford'dan.
- "Very British". - Oxford.
Her Şeyin Teorisi 1984'ün sonbaharında, buraya, Oxford Üniversitesine fizikte lisansüstü çalışmalarıma başlamak için geldim.
Capítulo 6 : La Teoría del Todo A principios de otoño de 1984, vine aquí, a la Universidad de Oxford, para iniciar mi carrera de Física.
En son Oxford'da olduğunu duymuştum. - Evet.
Lo último que sé de ti es que estabas en Oxford o por ahí.
Oxford'a girmem için beni teşvik etmişti.
Gracias a miss Forbes entré en Oxford. Ella me animó y me inspiró.
Bu makineler içinde Oxford Caddesini ışıldatacak kadar Kobalt 60 taşıyor.
Esas máquinas contienen tanto cobalto 60 como para hacer desaparecer Oxford Street en un día soleado.
Ben, Oxford İlçesi Şerif Bürosu'ndan Şerif Yardımcısı Frank Downes.
Departamento de Siniestros.
Oxford mezunu bir arkeolog, kutsal resimlerde uzman biri.
Es un arqueólogo que estudió en Oxford, un experto en íconos religiosos.
Oxford'taki şu öğrenci değişim programını biraz daha düşündün mü?
¿ Pensaste Io del intercambio de estudios con Oxford?
Oxford'da bir sömestr okuyacağım.
Estudiarê un semestre en Oxford.
Oxford'da listeyi açıkladığın içkili geceyi iyi hatırlıyorum. Zeki olmalı, çok dil bilmeli. Tamam Kiran, yeter.
Recuerdo la lista debe ser inteligente hablar varios idiomas - ¿ Puedes parar?
Bu aptal şey, Oxford Universitesine dört yıllık burs.
"Esa cosa estúpida" es una beca de cuatro años para Oxford.
Oxford mu?
¿ Oxford?
- Hayır, senden uzakta bir yerdeki.
- No, Oxford, bien lejos de ti.
Neden Oxford?
- ¿ Por qué Oxford?
McGill Vakfı önümüzdeki yıl bizi Oxfordta temsil edersen büyük gurur duyacak.
La Fundación McGill se sentiría honrada si nos representara en Oxford el año próximo.
- Evet, Profesör Charles Tavuk, Oxford Üniversitesinden.
- Sí. El profesor Charles Gallina. de la Universidad de Huevford.
- Ben Oxford'dan mezunum.
Yo estuve en Huevford.
Andrew Oxford Üniversitesi Antropoloji bölümünde doktora yapmış.
Saben, Andrew tiene un doctorado en antropología de Oxford.
Oxfordlu bir pratisyen hekimdi.
Él era un GP de Oxford.
Belki de Oxford'da olanlar hakkında konuşmalıyız.
Tal vez deberíamos hablar de lo que ocurrió en Oxford.
- Oxford'un dışındaki o tarlada.
- En ese campo, afuera de Oxford.
- Oxford Kontu.
- El conde de Oxford.
Biyografisinde, 1.98 boyunda, Oksford'da doktora yaptığı yazabilir ama gerçekte, sigara içen, kel, dişsiz, çirkin ve 65 zeka puanına sahip olabilir.
Su biografía podría decir que mide 1.94, que pesa 100 kilos que tiene un doctorado de Oxford y en realidad, él fuma, es calvo sin dientes, feo y con un cociente intelectual de 65.
Duyduğum bir hikayeye göre Oxford'da bir müzik dükkanı işletiyormuş.
Escuché un rumor que había abierto una tienda de discos en Oxford.
Ben de Park Caddesi'ndeki Oxford Kitapevi'nde bir sergi düzenledim. Sizin fotoğraflarınız olacak.
Entonces, organícé una muestra en una líbrería de oxford, calle park, de sus fotografías.
Saçlarını gördünüz mü?
¡ míra su cabello! Librería y galería oxford
Zana Teyze Oxford Galerisi'nde bir sürü insan olacak değil mi?
¿ tía zana? ¿ habrá mucha gente en la galería oxford?
Oxford veya Cambridge'e müracaat ettin mi?
Y bien, tienes planes para Oxford o Cambridge?
- Benim toplantıya gitmem lazım
Debo estar en Oxford para una reunión.
Anlatacak çok şey yok, bir kız kardeşim var. Sera. Babam bir bankacı.
Tengo una hermana pequeña, Sara mi padre es banquero, y mi madre enseña Lengua en Oxford que es donde yo estudié.
Oxford Circus, Saat 16.00, yalnız gel.
VEN SOLA.
Kedi Göçü OXFORD SHIRE DE PARIS
Migración Felina

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]