Ozen Çeviri İspanyolca
934 parallel translation
İyi bir bakım ve özen.
Los cuidados y la atención necesarios.
Kendine biraz daha özen göstermelisin.
Deberías afeitarte.
Onlara çok özen gösteriyorum...
Les doy todo lo que necesitan.
Hiç kimsenin sizi rahatsız etmemesine özen gösteririm efendim.
Me ocuparé de que no le molesten.
Gelecekteki acil durumlarda daha adil bir şekilde davranmaya özen gösterin.
Hacedle justicia en futuras emergencias.
Ama sağlığına özen göstermelisin, Hendrickje.
Pero debes cuidar tu salud.
Nasıl konuştuğuna çok da özen göstermiyorsun.
Así que no seas irrespetuoso a la hora de hablar.
Ona gerçekten özen gösterdim. Hep üzerimde taşıdım.
Siempre lo he apreciado, y siempre lo llevé conmigo.
Lütfen sıkı çalışmaya özen göster ve iyi bir oyuncu ol.
De veras, no puede vivir en el engaño.
Bu yüzden babanın oğluna yaraşır biçimde davranmaya özen göster.
Compórtate como un digno... - hijo de la familia Towa. - Sí.
Alexandra ile aralarına girmemeye devamlı özen göstermeye çalıştım.
Siempre he intentado no interferir con Alexandra demasiado.
Özen gösterildiğini öğrenmek için, keşke Berlin'e telgraf çekseydim.
Deseaba telegrafiar a mis amigos en Berlín para asegurarme de que está siendo atendido apropiadamente.
Temiz olmaya da özen gösterir.
Y esta muy orgulloso de ser limpio.
Casuslar, seanslar. George Rennit'ten bahsetmemeye çok özen gösterdiniz.
Espías, espiritismo pero se ha guardado mucho de nombrar a George Rennit.
Sıhhatime özen gösteririm.
Temo las corrientes. Velo por mi salud, mi alegría.
Ama lekeleri analiz edemeyecekleri kadar iyi temizlememeye özen göster.
Pero procure no hacerlo tan bien que no puedan analizar la sangre.
Evin düzeni konusunda çok özen gösterirdi.
Bueno, ella... ella solía armar escándalo... intentando mantener la casa ordenada.
Uçağına fazla özen gösteriyorsun, değil mi?
¿ A los aviones hay que cuidarles mucho?
O yüzden sabah dokuzdan önce burada olmaya özen gösteriyorum.
y procuro llegar temprano.
ona biraz daha özen gösterdik.
Así empezó el follón.
Dengeni korumaya özen göstermelisin.
Tu equilibrio ha de ser milimétrico.
Astarın lekesiz olmasına özen gösterdik.
Nos hemos asegurado de que las paredes debajo estén inmaculadas.
Evet. - Ona özen göster.
Cuidala.
İyi, Bob'la Phil'e bu akşamki gösteriye gelmek için özen göstermedin diyeceğim.
Les dire a Bob y Phil que no quiere ver el espectaculo.
Başımı, Majestelerinden yukarıda tutmamaya özen gösteririm ama yerlerde sürünemem.
Trataré de que mi cabeza no esté más alta que la de su Majestad pero simplemente no puedo postrarme en el piso.
Ama başının benimkinden yukarı olmamasına özen göstereceksin.
Pero tenga cuidado que su cabeza no esté más alta que la mía.
O oldukça özen göstermişti.
Ella cuidó de la muñeca...
O halde ayaklarını yerden kesmemeye özen göster, hm?
Pues ten cuidado y no le hagas daño, ¿ de acuerdo?
- Aslında bunu konuşmamak için görmemeye özen gösterdiniz.
Es más, ha mostrado tanto esmero... en no mirarla como en no mencionarlo.
Çok büyük bir yer olmayabilir doktor ama biz hastalara özen gösteririz.
Esta casa no será un palacio, Dr., pero tenemos consideración con los enfermos.
Bay Biegler'la tanığı arasına girmemeye özen gösterir misiniz?
¿ Puede tener más cuidado y no ponerse entre el Sr. Biegler y su testigo?
Lütfen bombaya büyük özen gösterin.
Trate la bomba con gran cautela.
Değişik güzergah seçmeye özen gösteriyor, kah o hatta kah bu hatta seyahat ediyordum.
Tomé la precaución de variar los recorridos. A veces tomaba una línea y luego otra.
Lütfen, kullanmamaya özen gösterin.
Así que por favor, no me obligue a ello.
Umarım bu gizliliğe siz de özen gösterirsiniz.
Sí. Espero que esta confidencia será respetada.
Psikiyatrik terimler kullanmamaya özen göstersem de beni bununla itham ediyorsun demek.
Procuro no usar términos psiquiátricos.
Birbirlerine özen gösterip bağlandılar
Cuando se juntaron y ataron
Neden bu kadar çok özen bir kadınla?
¿ Por qué me importaría tanto con una mujer?
Cüzzamlılara gösterilecek özen, hastalığın yayılmasını durdurur.
Cuidar a los leprosos es detener el contagio.
Luke, Tepedeki Ev'i miras almayı umuyor. Mülküne bir zarar gelmemesi için özen gösterecektir.
Luke espera heredar Hill House... y se asegurará de que su propiedad no sufra ningún daño.
Buna özen gösterin... Özen gösterin.
Eso, con cuidado... con cuidado.
İnsanın kıyafetine özen göstermesinde sakınca var mı?
No es perjudicial cuidar de la ropa de uno, ¿ verdad?
Buna özen gösterin.
Cuidado con eso.
Alma kır yerinin yalnızlığına alışır ve hastasına büyük özen gösterir.
La hermana Alma disfrutaba de su reclusión rural y cuidaba con esmero de su paciente.
İşte, Bayan Foster, bu yüzden gelecekteki planlarımı korumaya özen gösteriyorum.
Por eso tomo precauciones y cuido mis planes futuros.
Morris, bir ata bu denli özen gösteren başka er tanımadığını söyledi.
Morris nunca vio un soldado raso... manejar un caballo como él.
Şu diğer küçük kuşların... kuluçkanızdan uçmamasına özen gösterin.
No encontrarás a Kozlik en los bosques.
Evcil hayvanlarına özen göstermezsen onları bir daha alamazsın.
Si no sabes cuidar a tus animales, te los quitaremos.
Evcil hayvanlarına özen göstermezsen onları bir daha alamazsın.
Si no cuidas tus mascotas, no puedes tenerlas.
Yarıştan sonra arabasına özen gösterir mi?
¿ No cuida de su auto después de la carrera?
Her neyse, bir daha olmamasına özen gösterin lütfen.
No obstante, tendra la bondad de cuidar que no se repita.