Oğlan Çeviri İspanyolca
8,550 parallel translation
Yani esas oğlanım.
Soy uno de los buenos.
- Nasıl gidiyor koca oğlan?
¿ Qué tal estás, hermano?
Küçük oğlan nerede?
¿ Dónde está el más joven?
Raylan, siyahi bir oğlanın Stillwater'dan getirdiği kaçak içkide efkâr dağıtırdı.
- Supe que no iba conmigo. Raylan solía bañarse en aquel whisky... que aquel chico de color traía de Stillwater.
- Büyütmek için oğlanı da bana bıraktı. - Deme ya.
- Me dejó a cargo de un pequeño.
- Sanırım buraya oğlanı görmeye geldiniz.
Está aquí para ver al muchacho supongo. - ¿ El muchacho?
- Oğlan mı? - Adam.
- Adam.
Ve bizim oğlanı geri getir.
Y conseguirás recuperar a nuestro chico.
- Tamam koca oğlan.
De nada, chico grande.
Tamam, hepsi çok güzelmiş ama uyanmış oğlan adamını benim rahim yuvamdan alman lazım.
Vale, todo eso es bueno y está bien, pero necesitas llevarte el despertar de tu niño-hombre fuera de mi útero materno.
Oğlanı bir erkek işi yapmaya göndermemeli miydik, ha?
No debiste dejar que el muchacho hiciera un trabajo de hombres, ¿ no?
Pekâlâ. Koca Oğlan'ı kullanalım bakalım.
Usemos a gran hermano.
Geçtiğimiz ay, Wonderland'ın yanındaki tepede bir oğlanın kemikleri bulundu.
El mes pasado se encontraron unos huesos de un niño... en lo alto de la colina de Wonderland.
Selam koca oğlan, güzel vakit mi arıyorsun?
Oye, grandote. ¿ Quieres pasarla bien?
Hadi bakalım koca oğlan, bitti işin.
Muy bien, muchachote, ya estás listo.
Oğlanın annesini yakmak için delil koydu.
Puso la evidencia para incriminar a la madre del chico.
- Ben esas oğlanım, sen de diğeri.
" Soy el tipo y él es el otro.
Sadece bir oğlan ve bir kız hakkında yazmak istiyorum
Solo quiero una canción Sobre un chico y una chica
- Haksız mıyım koca oğlan?
¿ Verdad, tío?
Tom'un katili onu nehirden aşağıya atmak istiyordu, böylece o düştü. Oğlan yüzemezdi.
El asesino de Tom quería llevarlo hacia el río, así se ahogaría, el niño no sabía nadar.
Oğlan olduğunu nereden diyebiliyorsun?
Cómo diablos puedes decir que esto es un niño?
Willie Oğlan ikinci sırada, onu da Adeta Cennet Gitme Vakti ve Kızıl Kuyruk takip ediyor.
Willie Boy ha salido bien, seguido por Almost Heaven, Time to Go y Red Tail.
Ve şimdi o yakışıklı oğlan ile çıkıyor.
Y ahora está saliendo con un tío muy guapo.
Hadi koca oğlan.
Vamos, grandullón.
Boşanmış, 2 çocuklu. Bir oğlan bir kız.
Estoy divorciada, tengo dos hijos, un varón y un chica...
- Bir oğlan.
- Es un niño.
Kusurlu Oğlan.
UN CHICO DIFÍCIL
Onca insanı soruşturmama, tutuklamama rağmen ergen bir oğlan gibisi yok.
Toda la gente que he investigado, arrestado, pero, no hay nada que se parezca a un adolescente.
Oğlanı en son ne zaman gördün?
¿ Cuándo fue la última vez que viste al chico?
Yok, ölüme sebep veren yara oğlanın kafatasının arkasına bilerek vurularak açılmış.
La herida mortal fue un golpe intencionado por detrás, en la nuca del chico.
Seni göt oğlanı.
¡ Tú eres una bosta, tú!
Senin oğlan ancak demirden yapılmışsa hayattadır.
La única manera de que tu chico siga con vida es si está hecho de hierro.
Oğlan bu işi yaparken hayatından oldu.
Ese chico dio su vida haciendo este trabajo.
Kesinlikle. Bayan Crowder da, dudağı patlamış oğlan da.
Exacto, ni con la Sra. Crowder ni con el chico del labio partido.
Neden yakışıklı oğlan değil.
¿ Por qué no el chico del sombrero?
Üçüncü olarak, bu oğlanın kefaleti ödendi, çıkıyor.
Y número tres, este chico fue liberado bajo fianza.
Arabamda Portal'a bu kadar yakın olduğu için gergin bir oğlan var.
Tengo un muchacho en mi coche... muy nervioso por estar tan cerca del Portal.
İçinde tutukladığım... bir oğlan bulacaksınız. Eskiden Boyd için çalışıyordu.
Encontrarás a un muchacho que recogí.
Veya taktığın rozetin ifade ettiği sorumluluklarını yerine getirip emrettiğim gibi buraya gelirken, oğlanı da yanında getirebilirsin.
O podrías honrar la responsabilidad... que viene con el llevar esa placa... y traerlo ahora cuando vuelvas... - tal y como se te ordenó.
- Loretta, kızım bir oğlan kendi kararlarını vermeden erkek olamaz.
Loretta, tía, un chico no se hace hombre hasta que toma sus propias decisiones.
Çünkü.Senin oğlan bana tapusunu imzaladığından beri, sahibiyim.
Porque desde que tu chico firmó la escritura a mi nombre, lo soy.
15 yaşında bir oğlan ciddi biçimde yaralandı.
Un chico de 15 años de edad está gravemente herido en el hospital.
Git ve o iki puanı al bakalım, koca oğlan.
Continúa y haz dos puntos de eso, muchachote.
Git hadi yanına, koca oğlan.
Ve para allá, grandullón. Vamos.
Belki de oğlan haklıdır.
Quizás el chico tenga razón.
Affedersiniz, aranızda sarışın bir oğlan çocuğunu göreniniz var mı?
Perdonen, ¿ alguno de ustedes ha visto a un adolescente rubio?
Sen ailenin akıllısı ben de salak oğlanıyım işte.
Tú eres el inteligente en la familia, y yo soy el tonto.
Bran-oğlan.
Tomó ese nombre.
Koca oğlan!
Niño grande.
- Selam, koca oğlan.
- Hola, muchachote.
- Bilmiyorum, araştırıyoruz şu an ama Büronun bir şamar oğlanına ihtiyacı vardı, Gina'yı görevden aldılar.
Eso es no es justo.