Pakistanı Çeviri İspanyolca
1,969 parallel translation
Pakistan'a geri mi döneceksin?
¿ Vas a volver a Pakistán?
Size nasıl yardım edebilirim bir Pakistan Rüyası olsaydı?
Me gustaría su ayuda con esto, ¿ acaso hay un sueño de Pakistán?
Pakistan için seçenekler şu anda nelerdir?
¿ Cuáles son las opciones para Pakistán en este momento?
Evet, ben Pakistan'lıyım.
Sí, soy paquistaní.
"Sevgili Pakistan, siktir git. Sevgilerle, Hindistan."
" Querido Pakistán, váyanse a la mierda.
Pakistan'daki birine de yaptırabiliriz.
¡ Podemos hacer que lo haga alguien de Pakistán!
Madem teorilerimizi açıklama saatindeyiz benim teorim ise Çevresi üç tane Pakistan askeri üssüyle çevrili bir mahallede ISI gözetiminde saklanması ihtimali - 1'in karekökünü almak kadar imkansız görünüyor.
Así pues, si la hora que ahora para el análisis especulativo que es el caso, obviamente,... Creo que es menos probable como la raíz cuadrada de menos 1, que estaba en una casa el ISI en una ciudad de guarnición con 3 puntos de Ejército paquistaní se esconde.
Çevre müsamahakâr mı değil mi?
¿ Está de acuerdo con que Pakistán?
Pakistan Hükümeti Ladin'in orada olduğunu bilmez miydi sanıyorsun?
108 niños y 7 cabra favorita. Creemos que hay una oportunidad que no los pakis sabes?
Tamam. Pakistan polisi geldi mi ne yapacağız?
¿ Qué hacemos cuando el La policía paquistaní aparece?
Bütün Pakistan'da onu mu arayacağız?
Estamos encima de él Pakistán persecución?
Pakistan halkının da El-Kaide'yi desteklemediğini biliyorum.
Sé que la gente en Pakistán Al-Qaeda no es compatible con
Pakistan jetleri hala hareketsiz.
Jets paquistaníes en un suelo plano.
Pakistan jetleri çalıştırıldı.
Jets paquistaníes volar ahora.
Pakistan jetleri üssünüze dönün. Yoksa ateş açacağız.
Pakistán-10, volver a la base atrás o se le atacados.
Pakistan jetleri uzaklaşıyor.
Pakistán 10 gire.
Pakistan jetleri hava sahalarına dönüyor.
Pakistán 10 para volver de vuelta a la base.
Bugün, benim emrimle Birleşik Devletler Pakistan'da ki Compound'a operasyon düzenlemiştir.
Hoy en día, en mis instrucciones, lanzó los EE. UU. una operación dirigida contra la propiedad en Abbottabad, Pakistán.
Evet, güzel koydun. Pakistan Hükümeti tamam mı travestilere kendi cinsiyetlerinin yazdığı pasaportlar çıkarmış.
Sí bueno, no, el gobierno Paquistaní, le ha dado a los transexuales su propia categoría en los pasaportes.
Hindistan-Pakistan.
India vs Pakistán.
Dört hafta önce Pakistan'da ABD askeri malzemelerini yağmalamak isteyenleri engellemeye çalışan bir depo nöbetçisi öldürüldü.
Hace cuatro años, en Paquistán, un guardia de depósito fue asesinado intentando detener un robo de suministros militares de los EE.UU.
Pakistan'da kaybolup Vegas'ta ortaya çıkan otomatik silahlarda kullanılan mermilerle de aynı kalibre.
Es el mismo calibre de los rifles de asalto que desaparecieron en Pakistán y acabaron aquí, en Las Vegas.
- Pakistan'a gittiğini biliyor muydunuz?
¿ Qué sabe de sus viajes a Pakistán?
Pakistan seyahatlerinin nedenini anlatabilir.
Quizás él pueda decirnos algo sobre sus viajes a Pakistan.
- Biri Pakistan'daydı demek ki. - İsim buldunuz mu?
- Podría ser alguien en Pakistán.
1998 yılında sivil mühendis olarak Pakistan'da görevliymiş.
Destinado en Pakistan como ingeniero civil en 1998.
Norton'un Pakistan'dan yaptığı aramalarla karşılaştır.
Compáralas con las del teléfono de Norton en Pakistán.
Onu Pakistan'dan çıkarmak için emir aldım. Ne yazık ki ben ona ulaşamadan, sahte bir isimle kaçtı.
Tenía órdenes de sacarlo de Pakistan, pero desafortunadamente, él huyó del país con un alias antes de poderle encontrar.
Pakistan'dan Amerika'ya daha iyi bir hayat için gelen ve ve Colorado Bulvarı'ndaki benzincide gece mesaisine kalan fakir göçmen için.
Se trata de un pobre inmigrante de Pakistán tratando de sobrevivir en América trabajando el turno nocturno en la estación Colorado Boulevard Chevron.
Evet, füzelerinizden biri Hindistan ile Pakistan dolaylarında havadaydı ki bu bir nükleer gücün size füze göndermesine yol açabilirdi ve bu da, bilirsiniz işte, iyi olmaz.
Sí, uno de sus misiles estaba en el aire en las cercanías de India y Pakistán lo cual conduciría a una respuesta de potencia nuclear hacia ustedes, y eso es ya sabe, nada bueno.
Pentagon'dan kaynaklar bir Pakistan savaş gemisinin hiç uyarıda bulunmadan Ohio sınıfı nükleer denizaltı U.S.S. Colorado'ya ateş ettiğini söylüyor. Denizaltı o sırada...
Fuentes del Pentágono dicen que un barco de guerra pakistaní disparó sin advertencia al submarino nuclear U.S.S. Colorado de clase Ohio que estaba llevando a cabo- -
Sıcak haberler. Pakistan bir Amerikan nükleer denizaltısına saldırıp batırdı.
En noticias de última hora, Pakistán atacó y hundió un submarino nuclear americano...
Pakistan'ı mı vuruyoruz?
¿ Estamos bombardeando a Pakistán?
Bunlar Pakistan yakınlarında patlayan nükleer bomba.
Son armas nucleares que estallaron en Pakistán.
Kısa bir süre önce denizaltıma Pakistan'a 4 nükleer kıtalararası balistik füze atılması emredildi.
Hace pocas horas, se le ordenó a mi submarino disparar cuatro misiles balísticos intercontinentales hacia Pakistán.
Bu, Başkan tarafından düzenlenen ve bir Deniz Taarruz Komando Ekibine, Pakistan'daki BM Silah Denetçisi Dr.Oscar Nills'i öldürmeleri talimatını veren 188 Sayılı Başkanlık Emri.
Esta es la Orden Ejecutiva 188, emitida por el Presidente, dirigiendo un equipo de Seals de la Armada para asesinar al Dr. Oscar Nils, el inspector de armas de las naciones unidas en Pakistán.
Bu adam Astsubay Barry Hopper. Cep balistik füze yerleştirme ve Pakistan'da bu tür silahlar bulunmadığını tespit eden nükleer silah denetçisini öldürme emrini alan Donanma Taarruz Komandosu.
Este es el Suboficial Barry Hopper, el SEAL de la Armada que recibió órdenes de implantar pruebas de bombas nucleares de bolsillo y de asesinar al inspector nuclear que había determinado que no existían tales dispositivos en Pakistán.
Pakistan'ın Birleşik Devletler için mutlak bir nükleer tehdit oluşturduğuna ilişkin kanıt yerleştirmem emredildi.
Me ordenaron implantar pruebas de que Pakistán suponía una amenaza nuclear inminente para Estados Unidos.
İkinci Pakistanlı.
Segundo venir de Pakistán
Çinliler, Upper Khyber Dam satış projesi için Pakistan'da en yüksek teklifi vermeyi düşünüyorlar.
Los chinos son considerados el principales pujadores en la propuesta de venta de la presa Upper Khyber.
Polyhedrus, Pakistan'da Turner'ın teklif sunduğu barajı yaptı.
Polyhedrus construyó la presa Pakistaní por la que los Turner están pujando.
- Gönderildiği yer. Pakistan'da özel bir havaalanı.
De un aeropuerto privado en Paquistán.
Pakistan'daki Hayber Barajı ihalesine girdi.
Estaba licitando por la represa Khyber en Paquistán.
Umair Qassani, Eski bir Pakistan özel kuvvetler görevlisi.
Umair Qassani, ex-agente paquistaní de las fuerzas especiales.
Kaderi tehlikede olan sadece Pakistan değil.
No es sólo el destino de Paquistán el que se encuentra en juego hoy.
Yabancı şirketlere karşı kanıt toplayacağız, onları adalete teslim edeceğiz bunu Pakistan halkının hakları için yapacağız. Çıkarlarla değil, yasalarla yönetilen bir ulusta yaşamak için.
Obtendremos evidencia contra las corporaciones extranjeras, los traeremos ante la justicia convirtiéndolo en el derecho de los paquistaníes a vivir en una nación regida por la ley y no por los beneficios.
Ve Pakistan'a gönderdiği bir faksı gösteren bir arama kaydı vardı.
Y en el registro de llamadas se puede ver que él envió un fax a Paquistán.
Pakistan Özelleştirme Bakanı, tesisi açık artırmayla satarak politik karşıtlıklardan kaçınmak istiyor.
El Ministro Paquistaní de Privatización está intentando ser el pujador más alto, contra la feroz oposición política.
Çünkü Yemen, Çin ve Pakistan'da olanları biliyordu.
Porque el sabia lo que estaba ocurriendo en Yemen, en China, en Pakistan.
Adamlarım Afganistan-Pakistan sınırında Hindikuş'a gidiyor.
Mis hombres van al Hindu Kush, en la frontera de Pakistán con Afganistán.
Asteğmen Powell'la buluşan iki adam Pakistan İstihbarat Teşkilatı ISI için çalışıyormuş.
Los dos hombres que conocimos con el alférez Powell trabajaban para el I.S.I., la agencia de inteligencia de Paquistán.