Palmer Çeviri İspanyolca
3,071 parallel translation
Evlendiğiniz zaman birbirinizin telefonlarını kapatmak için bol zamanınız olacak, Bay Palmer.
Bueno, tendrán mucho tiempo para no contestar las llamadas del otro cuando estén casados, Sr. Palmer.
Bir noktayı gözden kaçırmışsınız Bay Palmer.
Ha pasado algo por alto, Sr. Palmer.
Oysaki döndüm Bay Palmer. Mide içeriğine bakarsak bunları Abby'e getirmeniz gerekiyordu.
Sí que he vuelto, Sr. Palmer, con el contenido del estómago que se suponía que usted debía haberle traído a Abby.
Yanılıyor muyum bilmem ama bu kadar ilgilenmenin sebebi gerçekten Mary hakkında bir şeyler öğrenmek mi Bay Palmer?
¿ Me equivoco si detecto un cierto aire de melancolía en sus esfuerzos para averiguar algo sobre Mary, Sr. Palmer?
Değişim kaçınılmaz ve gerekli bir şeydir. Tıpkı mevsimler gibi Bay Palmer.
Los cambios son inevitables y necesarios, como las estaciones, Sr. Palmer.
- Her şey aynı Bay Palmer.
Todo es igual, Sr. Palmer.
Dün gece bir şey fark ettim Bay Palmer.
Anoche me recordaron algo
Bir gün senin de öğreneceğin bir şey.
Sr. Palmer, que algún día aprenderá usted.
Daha bugün teknisyenim Jimmy Palmer'a tavsiyede bulunuyordum.
Por qué, justo hoy, advertí a mi técnico, Jimmy Palmer...
- Palmer, Ducky nerede?
Palmer... ¿ dónde está Ducky?
1872'de, William Hann öncülüğünde yürütülen bir keşifte Palmer Nehri yakınlarında altın çıkarıldı.
En 1.872, una expedición liderada por William Hann descubrió oro en el cercano Río Palmer.
- Standart uygulama Bay Palmer.
Procedimiento estándar, Sr. Palmer.
Bay Palmer, Bayan Sciuto ve benim önümüzde epey bir iş var.
Sr. Palmer, la señorita Sciuto y yo tenemos un montón de trabajo por delante.
Daha akortlu söyleyebilir misin Bay Palmer?
¿ Podría por favor dejarla brillar afinando, Sr. Palmer?
Sizi temin ederim ki Bay Palmer, dinlendiğimiz her dakikada ölen denizcilerin aileleri teselli bulamayacaklar.
Se lo aseguro, Sr. Palmer por cada momento que nosotros descansemos las familias de esos Marines no lo harán.
Dur bakalım. Sen bir yere gitmiyorsun Palmer.
Tú no vas a ninguna parte, Palmer.
Mutlu Noeller Palmer.
Felíz Navidad, Palmer.
Bay Palmer bu sabah izinli.
Me precipité al darle la mañana libre al Sr. Palmer.
- Sorun ne Bay Palmer?
¿ Cuál es el problema, Sr. Palmer?
Ben bir Arnold Palmer ve bir ton balığı alayım.
Quiero un té y un sándwich de atún.
Adı Andrew Palmer.
Se llama Andrew Palmer.
Cebinden çıkan kimliğe göre bu Andrew Palmer'mış.
La identificación en su bolsillo aparentemente pertenecía a Andrew Palmer.
Sarah'nın davasını yakından takip edebilmek için Mitch McDeere'ı getirmesi için Andrew Palmer'a baskı yaptın.
Usted presionó a Andrew Palmer para que trajera a Mitch McDeere a la firma como una forma de controlar el caso de Sarah.
Elebaşları muhtemelen Andrew Palmer'dır.
Andrew Palmer es probablemente el cabecilla.
Andrew Palmer, ölmeden önce senin Kevin Stack'e yardım ettiğini açıkça belirtti.
Antes de su muerte, Andrew Palmer dejó claro que estabas ayudando a Kevin Stack.
Kinross'un ortaklarından biri olan Andrew Palmer Kinross'da gizli bir oda olduğunu söyledi.
Uno de los socios de Kinross, Andrew Palmer, nos habló de una habitación secreta en Kinross.
Andrew Palmer'ı öldürmekten tutuklusunuz.
Le arresto por el asesinato de Andrew Palmer.
Kevin Stack. Andrew Palmer'ı öldürmekten tutuklusunuz.
Kevin Stack, le arresto por el asesinato de Andrew Palmer.
Müvekkilim Andrew Palmer'ın ölüm emrini vermekle suçlanıyor.
Mi cliente está acusado de ordenar el asesinato de Andrew Palmer
Bay Stack'in eski askerlerinden biri ve Andrew Palmer vardı.
Otro hombre, un ex soldado del señor Stack y Andrew Palmer.
Ama Andrew Palmer'ı ben öldürmedim... -... ve bunu benden duymanızı istedim.
Pero yo no maté a Andrew Palmer, y quería que oyeran eso por mí.
- Bay Palmer'ı tanıyor muydunuz?
¿ Conocía al Sr. Palmer?
Andrew Palmer'ı siz öldürdünüz.
Usted mató a Andrew Palmer.
Ben sunucunuz, Byron Palmer.
Soy su anfitrión Byron Palmer.
Fred, neden başka bir Arnold Palmer alıp, işine bakmıyorsun?
Fred, ¿ por qué no tomas otro Arnold Palmer y disfrutas de tus propios asuntos?
Palmer, McNally Cuellar ve Dobson. Seride Pirates'a yenildiler.
Palmer, McNally Cuellar y Dobson, y los Pirates les ganaron la serie.
Bu Jim Palmer.
Ese es Jim Palmer.
Jim Palmer.
Jim Palmer.
Neden Jimmy Palmer 1965'den kalma kızla konuşuyor?
¿ Por qué Jimmy Palmer está hablando con una chica de 1965?
- Bay Palmer!
¡ Sr. Palmer!
Her vakitsiz ölüm trajiktir Bay Palmer.
Cualquier muerte prematura es trágica, Sr. Palmer.
Hem sen, hem de Jimmy Palmer.
Tu y Jimmy Palmer.
- Sızıntı yok Bay Palmer. Sızan tek şey kurbanın kanı.
No hay fugas aquí, Sr. Palmer, salvo la sangre de nuestra víctima.
Emin olmak için otopsi odasına götürelim Bay Palmer.
De todas formas, Sr. Palmer, vamos a hacer la autopsia, y a sacar conclusiones definitivas.
Palmer'ın böyle bir etkisi olabileceğini kim bilirdi?
¿ Quién supondría que Palmer tendría abdominales así?
Bay Palmer'ın ayak işlerinden dönmesini bekliyordum.
He estado esperando a que el señor Palmer regresara de un recado.
Bay Palmer ve eşi için düğün hediyesi bulmaya çalışıyorum.
Tratando de encontrar un regalo de bodas para el Sr.Palmer y su prometida.
- Palmer nerede?
¿ Donde está él?
Hala Dr.Palmer'ın notlarını okuyorum.
Solo sigo leyendo las anotaciones del Dr. Palmer.
Bay Palmer.
Sr. Palmer.
Sarah Holt. Diz üstü bilgisayar. BEŞ HAFTA SONRA
Andrew Palmer.