Peanut Çeviri İspanyolca
223 parallel translation
- The Peanut Vendor'ı bilen var mı?
- ¿ Conocéis The Peanut Vendor?
Peanut, President Mufley in kostümünün harika olduğunu söyledi.
Dice "Cacahuate" que el disfraz del perro era... Fabuloso, el maldito.
Sonraki oyun, onun şişko, kapitalist poposunu tekmeleyin. Peanut'a söyle.
¡ La próxima jugada, bloqueen a ese gordo capitalista!
Peanut? Sert bir maç. Çocuklar sakatlanıyor çünkü kızlarla oynamaya alışmışlar, futbol oynamaya değil.
Se lastiman porque los entrenaron como nenas.
İki puan al Peanut!
- ¡ Trata de anotar doble!
- Fıstık!
¡ Sailor! - ¡ Peanut!
Haydi dansa gidelim, fıstığım!
¡ Vamos a bailar, Peanut!
Fıstığım...
Peanut...
Ben de senden hoşlanıyorum, fıstığım.
Tú también me gustas, Peanut.
Bazen hayli garip şeyler düşünüyorsun, fıstığım.
A veces dices cosas muy raras, Peanut.
Ne oldu, fıstık?
¿ Qué pasa, Peanut?
Benim için mahsuru yok, fıstığım.
Por mí parte no hay problema, Peanut.
Evet, fıstık.
Sí, Peanut.
Fıstığım!
¡ Peanut!
Bu çok garip. Fıstığın kokusu kamışımı soğutuyor.
Esto es extraño, porque Peanut æuna me fresco,
Peanut, bir zahmet kendini tutkuyla sikiversene.
Cariñito, ¿ por qué no vas a joderte un ratito?
- Peanut yapsın. - O dokunmasın.
- Deja que Peanut arregle el coche.
- Evet, daha da gençken ona fıstık derdim.
Cuando era más joven, lo llamaba "Peanut".
- Jimbo ve Peanut'u hatırlıyor musun?
- ¿ Te acuerdas de Jimbo y Peanut?
Yeğenim Peanut ile tanış.
Te presento a mi sobrino, Peanut.
Hala Peanut'la mı yapıyorsun?
¿ Todavía te tiras a Peanut?
Biliyorum, hala onunla yapıyorsun.
Yo sé que todavía te tiras a Peanut.
Peanut, ne yapıyorsun?
- Peanut, ¿ qué haces?
Yer fıstığı, sesini kesecek misin?
Peanut, ¿ podrías callarte por un demonio?
Buraya gel dedim!
Ven aquí. ¡ Peanut!
Savino, Peanut....
Savino, Peanut...
Ben, güçsüz dayanıksız Winifred Burkle, tanrıça ile birlikte otururken.
Piensas que ella ya tenía uno. Bien, quizá se avergonzaba de él, como Hester o Peanut.
"... aynen şekerle sarmalanmış tuzlu fıstık tatlısı gibi. "
Como la suavidad de un maní salado cubierto de chocolate Peanut Poppies.
"Doğuda yetişmeyenler bilmez, fıstık tatlısı MM'e benzer..." "... ama davalık olacak kadar da değil ".
Para aquellos que no se criaron en el sur de EE.UU un Peanut Poppie es como un MM's de maní sólo un poco diferente para evitar litigios.
"... fıstık tatlısı gibi önemsiz bir şey bile kaderi değiştirebilir. "
Algo tan insignificante como un Peanut Poppie puede cambiar tu destino.
"Nefesini lağım gibi kokutsa da şekerlemeler galip geldi."
Aunque hagan que tu aliento sea horroroso fueron los Peanut Poppies lo que la sedujeron.
Neyse ki Peanut Butter'ı vaktinde çıkardım.
Suerte que saqué a Mantequilla de Cacahuete.
Peanut'ı indirdiler.
Ellos cogieron a Peanut.
Oh, Tanrım Peanut öldü mü?
Oh, mierda, ¿ está Peanut muerto?
Peanut adında bir herifi tanımıyorsunuz, değil mi?
Por casualidad no conoceréis a un tipo llamado Peanut, ¿ verdad?
Peanut Butter ve Jelly.
- Peanut Pistacho.
Nerede olduğunu hiç bilmiyoruz.
Un tal Peanut, paradero desconocido.
Kenny Bird ve Peanut bile savaşırken ateşkese saygı duyma konusunda duyarlılardı.
Incluso Kenny Bird y Peanut, cuando estaban guerreando... tenían el buen sentido de respetar la tregua.
Melvin, Küçük Wil, Kocakafa Brother, Peanut, Warren.
Melvin, el Pequeño Wil, el Cabezón, Peanut, Warren.
Beni Old Cakes N'Peanut Butter'da akşam yemeğinden kurtardın.
Me salvaste de cenar mantequilla de cacahuete.
- Fıstık, yapma, bırak!
Peanut, suéltalo.
Hiç Peanut Chews var mı?
- Sí. ¿ Tiene usted algún maní masticable?
Twinkie zulanı buldu diye Peanut'a bağırma.
No le grites a Pitufo por descubrir tus escondites.
Peanut kim?
¿ Quién es Pitufo?
Peanut da mı öldü?
¿ Pitufo también la ha diñado?
Peki güzel, hangi ünite?
- ¿ Dónde? ¿ En Peanut Reedes? ¿ En qué unidad?
- İyi misin, Peanut?
¿ Estás bien?
Peanut kamyonetle takip etti.
- Peanut trajo el camión.
Peanut!
¿ Peanut?
Yerfıstığı, gel buraya!
¡ Peanut!
Fıstık, git buradan.
Vete, Peanut.