Pinto Çeviri İspanyolca
717 parallel translation
Bu resmi yapan ressamı bulabilirsek, iyi bir ipucu yakalamış olurduk.
Deben esperar eso de vez en cuando. Si pudiéramos encontrar a la persona que pinto esto, tendríamos una pista.
Bu solağı bulursak "Aşk Cinayeti" filmi ortaya çıkar, hem de sesli.
Esto es una pintura hecha con la izquierda o cena de verduras. Si podemos encontrar a la persona zurda que pinto esto tendremos el juicio de Mary Dugan con sonido.
Bu resmi siz mi yaptınız? - Evet, efendim!
¿ Quiere decirme que pinto eso Ud?
- Arada zaman bulduğumda resim yaparım.
- Pinto... cuando tengo tiempo.
Bir, iki, üç, geliyoruz!
Pinto, pinto, gorgorito... ¡ Vamos!
- Resim yapıyorum.
- Pinto cuadros.
Kralların resmini yapıyorum.
Yo pinto reyes.
Ellerimle yaptığım bir resim bana aittir.
Los cuadros que pinto con mis propias manos me pertenecen.
Fakat ne zaman çizsem, kenarlarda sorun yaşıyorum.
Pero los que yo pinto inquietan.
Cisimlerin ardını göremedikçe resim yapamam.
Pinto, a pesar mío, lo oculto detrás de las cosas.
Eee ben genelde saklı şeyleri resmederim.
En general, pinto lo que está oculto detrás de las cosas.
Mesela, yüzen birini gördüysem hemen onun boğulacağını düşünürüm ve boğulan bir adam çizerim.
Por ejemplo, si veo un bañista, siempre pienso que se va a ahogar, así que pinto un ahogado.
Ben ekipten sayılmıyor muyum?
¿ Yo no pinto nada?
Siyu Ogallala'rın Reisi Şef Benekli At haber gönderdi ve. ulusunun toprakları içinden telgraf hattı geçiremeyeceğinizi bildirdi.
El jefe Caballo Pinto, de los sioux ogalalla, dice que no puede seguir tendiendo cable a través de su nación.
Benekli At hiçbir kızılderilinin hiç bir beyaz adamı öldürmediğini söylüyor.
Caballo Pinto dice que sus indios no mataron a ningún blanco.
Kearney Kalesinde Ogalla nın iyi niyeti olarak rehine tutuluyor.
Tenemos al hermano de Caballo Pinto en le fuerte de Keaney para garantizar el comportamiento de los ogalalla.
Benekli At, tanrılar arasınadaki bağlantıyı anlıyor
Caballo Pinto entiende Ia relación entre dioses.
Biliyor musun, resim yaptığımda parayı hiç düşünmem bile.
En realidad, cuando pinto nunca pienso en el dinero.
Resmini yapabilir miyim?
¿ Te pinto las uñas?
Hayır.
Supongo que preferirías que Jesse... te eligiera un caballo para montar... aunque él no sepa la diferencia entre un pinto y un ruano. No.
Bir sıra halinde batı sınırında Pinto Burnu'na kadar dizileceğiz.
Desplácense en una línea... desde el marcador oeste hasta el Punto Pinto.
- Gidip atımı eğerle.
- Ve a ensillar mi pinto.
Atım var.
Tengo a mi pinto.
- Burada sen ne yapıyorsun?
¿ Y qué hace usted? Yo pinto.
Amatör peyzaj ressamıyım.
Pinto paisajes por placer.
Hayır. Aynı zamanda resim çiziyorum. Renoir adı altında.
No, también pinto, bajo el nombre de Renoir.
- Brazos boyunca ve Palo Pinto'dan...
Por el Brazos y subiendo por Palo Pinto..
Şöyle bir rota çizdik. Brazos boyunca Palo Pinto'ya. Red'e varana kadar.
Como lo planificamos, por el Brazos, el Palo Pinto... subiendo por el Colorado, luego al norte a Sedalia.
- Ya şundadır ya bunda helvacının kızında.
Pinto, pinto, gorgorito...
- Ama lastik izleri helvacının olduğu yönü gösteriyor.
Sí, pero las huellas dicen pinto.
Herhalde bunlar başka resimlere benzemez.
Pinto lo que siento. No imito.
Yakınlarda resmini yapacağım.
Cualquier día lo pinto.
Ressam gibi resim yapmadığımı söyleyenler de var.
Algunos dicen que no pinto como tal.
Blasetti beni kovdu, bu iş artık beni ilgilendirmez.
Porque Blasetti la quiere. Blasetti me ha echado a la calle, ya no pinto nada.
- Resmini yapıyorum.
- Te pinto.
Ben sokakların ressamıyım ve kanallarının.
Yo pinto las calles, los bajos fondos.
O, burada benekli ata binen tek kişidir.
Él monta un caballo pinto grande. Es el único del grupo.
Olmadığım biri gibi davranmaktan yoruldum.
Estoy harta de fingir que no pinto nada, cuando no es así.
Artık önemli değil miyim?
O es que yo no pinto nada aquí.
- Bilmiyorum. Ne oyun çevirdiklerini bilmiorum ama birisi bir pinto sürüyor.
- No lo se, pero uno monta un caballo pinto.
Güneşi boyadığımda insanların onu hissetmesini istiyorum, ışığını ve ısısını.
Cuando pinto el sol quiero que la gente sienta que gira dando luz y calor.
İnsanlar, özellikle de kadınlar bu resmi kimin yaptığını bilirse, onu ve daha birçoğunu satabilirim.
Nickie, si me dejaras decirle a cada persona, quiero decir mujeres, quién lo pinto, podría venderlo y mucho más.
Bayan Livingston, sizce çok fazla makyaj mı yapıyorum?
Señorita Livingston, ¿ le parece que me pinto demasiado?
- Ne yapılabilir?
- ¿ Y qué pinto yo en esto?
Pinto, neden geri geldin?
¿ Por qué volviste, Pinto?
Pinto...
El Pinto...
Pinto burada mı?
¿ Pinto está aquí?
Seni kandırmıyorum, Pinto.
No te engaño, Pinto.
- Benkli At onları tanımadığını söylüyor.
- Caballo Pinto dice que no lo sabe.
Ressamım.
Pinto.
- Biri bir paddle sürüyordu.
- Uno montaba un caballo pinto.