Primero Çeviri İspanyolca
70,734 parallel translation
Önce şuna dersini vereyim!
Déjame enseñarle una lección primero.
Parayı ilk isteyen hep sensin.
Siempre eres el primero en pedir dinero.
Önce sana onları nereden tanıdığını soracağım.
Primero te preguntaré si les conocías para establecer...
Başta ateş ediyorlardı ve Alterplex çalışanlarının peşinden koşuyorlardı. Ama sonra arabasından inmekte olan bir kadını vurduklarını gördüm.
Primero, estaban disparando y estaban... yendo tras la gente de Alterplex, pero vi que una mujer golpeada acababa de salir de su auto...
Sana neler olduğunu anlatacağım ama önce sen bana bazı cevaplar vermelisin!
Te diré lo que está pasando, ¡ pero primero debes responderme a mí!
İlk başta bunun çılgınca bir şey olduğunu düşündük. Ama sonra birkaç defa daha oldu.
Primero pensamos que era sólo una cosa extraña, pero seguían viniendo y viniendo.
Sabah ilk iş çıkarım.
Saldré primero por la mañana.
Yumruğunu önce kaldıran adam, fikirsiz adamdır.
El hombre que alza su puño primero es el hombre sin ideas.
İlk kim oldu?
¿ Quién fue primero?
Öncelikle, bu konuda berbatsın.
Primero que nada, mujer, no sirves para esto.
Dinle, Booth, neden ben... ah... neden ilk sorguyu bana vermiyorsun?
Escucha, Booth, ¿ por qué no... ¿ por qué no me dejas interrogarlo primero?
Önce kurbanlarını gayet insancıl bir şekilde öldürüyor, onlara altı ay bakıyor, sonra onları vahşice tekrar öldürüyor.
Primero mata a sus víctimas lo más humanamente posible, las cuida durante seis meses, y luego vuelve a asesinarlas brutalmente.
Önce benim bir sorum var.
Primero, tengo una pregunta para ti.
Ve her zamanki gibi, önce kadınlar!
¡ Como siempre, las damas primero!
- Paige, birinci olduk. İnanamıyorum.
- Paige terminamos primero.
Birinci mi oldum?
¿ Soy el primero?
Birinciyim.
Soy el primero.
Ama önce benim sana bir sorum var.
Pero, primero, tengo una pregunta para ti.
Bu herifin avukatı ilk olarak eğer adam suçlanırsa suçu size atmaya çalışacak.
Lo primero que hará el abogado de ese tipo, si es acusado, es tratar de conseguir cualquier cosa que pueda con usted.
Evet, mahkeme olacak herkesin hakkımda bileceği ilk şey... George Selway'in saldırması olacak.
Bueno, vale, si llega a un tribunal... lo primero que la gente sabrá de mí es que fui... que George Selway me atacó.
Önce sulh yargıcı duruşması, Holloway'de birkaç gece geçecek sonra kefalet duruşma hazırlıkları...
Primero la audiencia del magistrado, posiblemente un par de noches en Holloway, luego la audiencia para la fianza...
Hayır, onu önce biz bulmalıyız.
No, podremos encontrarle primero.
Çünkü topuk önce değer.
Porque el talón es lo primero que pisa.
Önce sen geldin. Sonra da o kişi evimize geldi.
Primero, llegas tú y, luego, esa persona entra en nuestra casa.
Bak, önce şunu söylemeliyim...
Déjame decirte primero...
Kocam Harrison Graves, şirketin kurucu ortağı, virüsü ilk kapandı.
Mi marido, Harrison Graves, cofundador de la compañía, se infectó el primero.
O bir cadı, ve bana onu erken uyandırabilmem için.. ... yapmam gerekenleri söyledi.
Es una bruja, y me dejó instrucciones de despertarla a ella primero.
İlk hangi magandanın yanına uğrayacağımı ben iyi biliyorum.
Pues yo ya tengo idea de a qué cateto voy a ir a ver primero.
John Barton'la tanışmanı çok istiyorum.
John Barton es el primero al que quiero que conozcas.
Jersey vasıtasıyla geldim.
Primero fui a Jersey.
- Çocuğu ilk sıraya koymak.
- Poner al niño primero.
Ama önce gücümü nasıl kontrol edeceğimi öğrenmek zorundayım.
Pero primero, tengo que aprender cómo controlar mi poder.
Önce Veil'e ihanet ettin, sonra Sunny'ye.
Primero traicionaste a Veil. Luego a Sunny.
Evet ve olur da yeteneğim geri gelirse onu kullanarak yapacağım ilk iş seni öldürmek olacak.
Sí, y si llego a recuperar mi don, lo primero que haré, será matarte.
1. Alay 9. Bölük'teyken senin gibi pisliklerle uğraşmazdım.
Cuando estaba en el Primero de la Novena, nunca tolerábamos a putos mierdas como tú.
Önce bana bunu getir.
Entrégame esto primero.
Önce para.
Primero el dinero.
Önce pasaportlar.
Los pasaportes primero.
- Önce onu verin.
Súbele a él primero.
Önce kardeşimi çek yukarı.
Sube primero a mi hermano.
- Önce çocuğu gönder!
¡ El chico sube primero!
Osuruk gibi. Eğer kokladıysan bununla yüzleşirsin.
El que primero lo huele, debajo lo tiene.
Keşke, keşke gerçekten bilseydim. Böylece dürüstçe bunu söyler ya da söyleyemeyeceğimi söylerdim. Fakat adilce olmadığını düşündüğüm şey, bunu sana, benim de söylememi istediğin ya da sırf sen söyledin diye söylemem.
De verdad desearía saber para poder decirlo sinceramente, o no decirlo, pero lo que no creo que sea justo para mí es decirlo solo porque tú quieres que lo haga o porque tú lo dijiste primero.
Kendi çıkarlarına öncelik verdin.
Pusiste primero tus necesidades. - En detrimento nuestro.
Ödemenin üçte biri. Ortaklık anlaşmamız gereğince.
El primero de tres pagos, según el acuerdo de la sociedad.
Var tabii. Ama önce içeceğini bitir.
Pero primero toma más Gatorade.
Tamamdır. Ama önce yemek.
Muy bien, pero come primero.
Başta iş için falan kullanıyordum ama sonra çığırından çıktı.
Primero para trabajar mejor, pero se salió de control.
ISID'in kapatacagi ilk yerdir.
Es lo primero que bloqueará el EI.
Poseidon önce seni çıkarmış.
Poseidon te sacó primero.
- Ama önce, senden bir şey istiyorum.
Pero primero, necesito algo de ti. Lo que sea.