Pronto Çeviri İspanyolca
68,126 parallel translation
Yakında Mei ile buluşacaksın.
Pronto conocerás a Mei. You'll be able to meet Mei soon.
Tekrar sabit hâle getiremezsem yakında atmosfere ulaşacağız.
Alcanzaremos la atmósfera pronto si no logro estabilizarla.
Testi geçer geçmez alacaksınız.
Tan pronto como superen la prueba.
Kralın Danışmanlarının geri kalanı da birazdan gelir.
El resto del Consejo del Rey llegará pronto.
Artık bunu biliyorsun. Sana meşgul olacağın bir şey vereceğim.
Ha pasado la hora de que aprendas, especialmente teniendo en cuenta el cargo que ocuparás pronto.
Onu çok erken bu dünyadan uğurladınız.
Casada, y ella murió tan pronto.
Tüm komşuların olanları yakında unutmuş olur.
La gente en el barrio se olvidará de todo esto, pronto.
Ama çok yakında bu insanların sesini kimse duymayacak!
Pero muy pronto estas voces serán silenciado para siempre.
Yakında oğlunun ölümünün intikamını alacağını söyledi.
Él dijo que pronto vengará la muerte de su hijo.
Ama o kadar çabuk değil, Bhatnagar.
Pero no tan pronto, Bhatnagar.
Bayan K. Bayan K, duyar duymaz geldim.
Señora K. Señora K., he venido tan pronto como he podido.
Görünüşe göre bu gidişle birileri yakında evine dönecek ha?
Parece que alguien va a volver pronto a casa, ¿ eh?
Lütfen beni en kısa sürede ara, tamam mı?
Por favor llámame tan pronto como puedas. ¿ Si?
Hemen bir karar vermezsek iki dünya da yok olacak.
Si permanecemos aquí en este estancamiento, ambos mundos pronto dejarán de existir.
Hemen geliyorum, tamam mı?
Iré para allá pronto, ¿ vale?
- Birazdan gelirim ben.
Llegaré pronto.
Görüşürüz o zaman.
Te veo... Te veo pronto.
Yakında yemekten kalkacağım.
La cena acabará pronto.
Gelir gelmez yollarım onu.
Se lo enviaré tan pronto como llegue.
Yakında ölmüş olacaksın.
Estarás muerta bastante pronto.
Yakında telefon izinden bir şeyler bulabiliriz.
Deberíamos tener algo pronto sobre el rastro del teléfono.
Colorado Springs özel gözlerini teyit etti Ukrayna'da hedef alan üzerinde, Uydu yeniden konumlandırıp yeniden yapılandırdığında
Colorado Springs ha confirmado los ojos dedicados sobre el área del objetivo en Ucrania, tan pronto como el satélite se reposicione y reconfigure de sus coordenadas en Sebastopol.
Onu yakında vurabilir miyiz?
¿ Podemos dispararle pronto?
Geldiğiniz gibi onları aradım.
Los llamé tan pronto como llegaron.
Şu anda aç değilim ama yakında acıkacağım.
Ahora no tengo hambre, pero creo que pronto sí.
İnşallah yakında kardeşini görürsün.
Si Alá quiere... pronto verás a tu hermano.
Daha bilmiyorum ama uyguladığım işlem gücü ile öğrenmemiz uzun sürmez.
No lo sé todavía. Pero con la potencia de procesamiento que le estoy lanzando, lo descubriremos muy pronto.
Yakında dönerim, söz.
Volveré pronto.
Günün birinde, Seattle zombi vatanının başkenti olacak ve bir sürü insan bunu görmek istemeyecek.
Muy pronto, Seattle será la capital de la nación zombi, y mucha gente no querrá ver que eso suceda.
Yakında etkisi geçecek.
El efecto terminará pronto.
Ama çok kısa sürede döneceğim.
Pero volveré muy muy pronto.
Bunun çalıştığına emin olduktan sonra.
Tan pronto como compruebe que funciona.
Ayağa kalkmaya çalışmamalısın.
No deberías tratar de levantarte tan pronto.
Yakında görüşürüz, tamam mı?
Nos vemos pronto.
Yakında kemiksiz bir balık gibi çırpınıyor olacaksın.
Pronto te veremos como un pez deshuesado.
Fakat aileni kurtarır kurtarmaz onun için döneceğimize söz veriyorum, tamam mı?
Pero te prometo que tan pronto recuperemos a tu familia, volveremos a por él, ¿ vale?
En yakın alabildiğim tarih ayın dördü.
Lo más pronto que pude conseguir fue el día 4.
Ağrın olduğunu biliyorum ama dedektifler birazdan burada olur.
Sé que tienes dolor, pero los detectives llegarán pronto.
Adli tıp yakında ölüm nedenini açıklayacak. Ve biz hâlâ kaynağın kim olduğunu araştırıyoruz.
La forense enviará la causa de la muerte pronto y todavía estamos investigando para saber quién es su fuente.
Birini çok erken kaybetmek.
Perder a alguien tan pronto.
Yakında çıkıyormuşsun.
Me he enterado de que igual pronto te dan el alta.
Seni tekrar arayacağım.
Te llamaré pronto.
Bu tek el kullanma olayı şimdiden canımı sıkmaya başladı.
Esta mierda de tener solo una mano me va a hartar muy pronto.
Tekrar söyleyeyim, çok özür diliyor. Sizi yakın zamanda bizzat arayacakmış.
Y de nuevo, lo lamenta mucho... y sé que ella misma lo va a llamar pronto.
Gerekli bilgileri gün içinde göndereceğim. Bayan Wexler da yakın zamanda bizzat iletişime geçecek.
Bueno, enviaré hoy esa información... y la señorita Wexler llamará personalmente pronto.
Kırk yıl düşünsem Bayan Landry'nin Sandpiper anlaşmasında neden fikrini değiştirdiği aklıma gelmezdi yani.
No entendía por qué la señora Landry... de pronto cambió de opinión sobre el acuerdo de Sandpiper.
Yarın öbür gün yaşlanacak. O zaman ne olacak?
Y pronto se hará vieja, ¿ y qué pasará con ella?
- Yakinda.
- Pronto.
Yakın zamanda buluşmalıyız.
Tenemos que reunirnos pronto.
Gönderdiği adamla konuşur konuşmaz öğreneceğiz.
Vamos a descubrirlo tan pronto como hablemos con el tío al que se la envió.
- Hemen buluşmalıyız.
Pienso que nos tendríamos que reunir pronto.