English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ P ] / Pt

Pt Çeviri İspanyolca

921 parallel translation
Ve Schmul Meier kayıptır hala gitmiştir bir zengin daha.
Y Samuel Meier sigue sin aparecer, y otros ricos también.
KATİL KİM? " Bu çocuklar, 11 Haziran Pazartesi'den beri kayıptır : Kurt Klawitzkin ve kız kardeşi Klara.
Las evidencias nos hacen creer que los niños fueron víctimas de un crimen similar al cometido el otoño pasado contra las hermanas DOERING
Onların öldüğünü sandım, üç yıldır kayıptılar.
Los creíamos muertos. Llevan tres años desaparecidos.
İnsanın kendi parmağıyla işaret etmesi ayıptır.
Apuntar es de mala educación.
"Bu çirkin gözlüklerin altında onları saklamak ayıptır."
Qué lástima esconderlos bajo esos feos anteojos ".
Şunu aklınıza iyice sokun, şu an yıl 1940 Ve 10 yıldır buzun altında kayıptınız.
Metase en la cabeza que esto es el año 1940 y que ha estado enterrado, perdido, congelado en hielo durante 10 años.
- 15 dakika önce hala kayıptı.
- Hasta hace 15 minutos, no.
İyi gözükmelerini sağlayın. İlk kez PT botu görüyorlar.
Dad una buena imagen, es la primera vez que ven lanchas torpederas
PT botu toplantısı mı?
¿ Una reunión de torpederos?
Adamlarınız PT botlarının bu savaşta bir değeri olduğunu kanıtladı.
Han demostrado que las lanchas torpederas son efectivas en esta guerra.
Ayin sırasında konuşmak ayıptır.
Hablar durante la misa és pecado.
Ayıptır, ayıp!
¡ Qué vergüenza!
Epeydir kayıptın.
Has estado fuera mucho tiempo.
Bay Ono'nun söylediğie bakılırsa, ayıptır söylemesi büyük bir çiftliğim varmış.
Está lejos de mi alcance,... pero el Sr. Ono dijo que tengo los derechos de una gran granja.
Sayın jüri üyeleri, arabanın bu bölümü kayıptı.
Esta pieza, señoras y señores del jurado, faltaba del coche siniestrado de los Tremayne.
Bu sergi için yarışmak bir ayıptır. Bu figürler çalışılmış olmalı.
Es una pena ver estas figuras con prisa, deberían ser estudiadas.
Ayıptır söylemesi, her dakikası çok hoşuma gitti.
Me da vergüenza admitir que he disfrutado cada minuto.
Ama 250 bin insanın ayrılıp, 40 bin insanın dönüşünü düşününce... 210,000 insan kayıptı.
Pero, cuando piensas que se fueron unas 250.000 personas, y que regresaron 40.000... Faltaban 210.000 personas.
Neden bu şekilde görünüyor ve neden kayıptı?
¿ Por qué se ve así? ¿ Por qué había desaparecido?
O kayıptı, ama şimdi bulundu.
Se había perdido y ha sido hallado.
Komşuya güvenmemek ayıptır.
Mala educación desconfiar de vecinos.
Bunlar sadece söylenti, ama Son denizaltıda kayboldu. Üç gündür kayıptı.
Sólo son rumores, pero se dice que la última embarcación que enviaron se perdió hace tres días.
Hayır, benim tutkularım basmakalıptır.
No, mis pasiones son convencionales.
"Kadınlar toplantılarınızda sessiz kalsın." "Kadının toplantı sırasında konuşması ayıptır."
"Callen las mujeres en las asambleas y en las iglesias, pues no les está permitido hablar".
Ah, muhtemelen, bir kaçı kayıptır.
Se habrán perdido unos cuantos.
Ayıptır sana.
¿ No le da vergüenza?
- Bu yaptığınız ayıptır.
- ¡ Deje esas fotografías! - ¿ Qué es esto?
Sen uyurken, bu kadın beni ayıptır söylemesi, memnun etti.
Mientras tú dormías, esta mujer me ha dado un placer increíble.
Ağlama Bahar. Ayıptır.
No llores.
Bilmenizi isterim ki, bu, uzun zamandır istediğim türden bir kayıptı.
Pero quiero que sepan que éste es el tipo de derrota que he deseado... por mucho tiempo.
Bir markette çalışıyorduk ve 50 dolar kayıptı.
Ambos trabajábamos en una tienda, y faltaban 50 dólares...
Şuradakinin, ayıptır söylemesi basuru var.
Pues... No. Este de aquí... dicho con perdón tiene hemorroides.
Kaptan Pike kayıptı, bilinmeyen bir amaç için tutsaktı.
El capitán Pike desapareció, prisionero por una razón desconocida.
Son sayımda beş çuval kayıptı, ve şimdi nedenini çok iyi biliyorum.
La última vez que contamos, faltaban 5 sacos. Ahora sé por qué.
Nomad'ın yok edilmesi büyük bir kayıptı, Kaptan.
La destrucción de Nomad ha sido una gran pérdida.
Altı yıldır kayıptı, ama şimdi.
Desaparecida durante seis años y ahora esto.
Kaptan, Teğmen Uhura ve Teğmen Chekov yaklaşık iki saattir kayıptırlar.
El Capitán, la Teniente Uhura y el Alférez Chekov llevan casi dos horas desaparecidos.
Dün o koyun iki mil açığında iki tane PT gemimizi kaybettik.
Ayer perdimos dos lanchas a apenas 3 km de la bahía.
Bizim askerlerimizden birine ciddi zararlar vermiş... Ulaştırma Teğmenimize... Geçen Salı gününden beri kayıptı.
Encontramos entre sus cosas los efectos personales de uno de nuestros oficiales... nuestro teniente de comunicaciones... desaparecido el jueves pasado.
Ancak polis sorgulamalara başladığında üç cesedin izine rastladı ve başka bir adam da kayıptı. Dr. Watermann adında üniversitede çalışan çatlak profesörün biri.
Pero cuando la policía inició sus comprobaciones, halló tres cadáveres y a un hombre dado por desaparecido, el doctor Watermann, una especie de profesor universitario excéntrico.
Misafirlikte ayıptır.
No se hace así cuando se visita.
Senelerdir kayıptır o!
Lleva desaparecida unos cuantos años.
Ne kocanın, ne de Dr. Henry'nin ölümü bilim için bir kayıptır.
La muerte de su esposo y del Dr. Henry es una gran pérdida para la ciencia.
Uzun süredir kayıptın
Hace demasiado tiempo Que perdido en la gloria estás
Haberiniz yok mu, fısıldaşmak ayıptır.
¿ No sabes que susurrar es de mala educación...?
- Bu durumdaki bir yaralıyı sorguya çekmek ayıptır.
- No puede hablar en ese estado.
Ama, ne yazık ki, kayıptılar.
Desgraciadamente, no los encontraba.
Ama arabam bu sabah kayıptı kimse yaralanmış mı acaba?
Este mi auto desapareció esta mañana pero... ¿ hay alguien lastimado?
Yaptığınız ayıptır.
Es una vergüenza.
- Ayıptır bu yaptığınız.
- Es un abuso.
- Bu çok mu ayıptır?
- ¿ Es una gran desgracia?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]