Puente Çeviri İspanyolca
11,900 parallel translation
- Bütün ekiplerin dikkatine K-9 ekibi Tates Köprüsü'nde bir ihtimal kadın kaçağa ait olabilecek hayvan dişinden bir kolye buldu.
A todas las unidades, se alerta... que la unidad canina encontró un collar con diente de animal... en el puente Tates Creek que puede pertenecer a la fugitiva.
Başkaları gelmeden bu köprüyü açmalıyız.
Debemos despejar este puente antes de que alguien más llegue.
Köprü altında dolaşan, şu süslü makyajlı hanımlara benzeyeceğim.
Voy a parecer una de esas mujeres elegantes y maquilladas que pasan el rato debajo del puente.
Sayın Başkan Verrazano Köprüsü'nü geçtiğinde özel bir durum söz konusudur.
Bueno, saben que es un acontecimiento cuando Su Señoría cruza el Puente Verrazano.
Açılır-kapanır köprü.
Un puente levadizo, un puente levadizo.
Sana lazım o köprüden.
Necesitas un puente levadizo.
Bir tür hademe tuzağı olmalı.
Debe ser una justa de coña en el puente sobre el desfiladero de serrín.
Köprüyü tanıdın, sürüsüne bereket fabrikaları tanıdın kafeyi tanıdın.
Entonces tenemos el puente, tenemos docenas de fábricas, y tenemos este bar.
Anne şempanze yavruları diğer ağaçlara geçebilsin diye kollarıyla köprü yapar.
La mamá gorila hace un puente con sus brazos... para que todos sus bebés monos puedan pasar de un árbol a otro.
"Köpek Köprüsü" adını verdim, Monet ve Carol'ın eseri. - Daha iyi değil mi?
Lo llamo Puente del perro de Monet y Carol. ¿ No está mejor?
Williamsburg Köprüsünden doğuya gidiyorlar.
Se dirigía al este por el cruce del puente Williamsburg.
Tabutumu köprüden geçerek bu şehre getirdiğinde, ikisinin de kokusunu aldım.
Sentí ambas mientras transportabas mi ataúd por el puente hacia esta ciudad.
Jilly'i bir halıya sarmalamaya ve onu köprüden yuvarlamaya ihtiyacım var.
¡ Necesito enrrollar a Jilly en una alfombra y tirarla por un puente!
Köprü üstü, konuşan komutan.
Puente, es el Capitán.
Vardiya subayı görme mesafesinde olduklarını söyledi ama çağrılarımıza cevap vermiyorlar.
Los reportes del OOD. indica que estamos en el rango de puente a puente... pero no están respondiendo nuestro llamado en ningún canal.
Akbaba takımı, burası köprü üstü.
Equipo Buitre, aquí el puente, Comprobación de radio.
Köprü üstü, akbaba takımı.
Puente, Equipo Buitre.
Köprü üstü, akbaba takımı. Tekrar ediyorum, yaşam bel...
Puente, aquí Equipo Buitre, repito, no hay señales de...
Muhabere subayı, daha düzgün bir sinyal istiyorum.
Aquí Puente. Necesito una mejor señal.
Sonar, köprü üstü. Su altı taramasında temas var mı?
¿ Sonar, puente, algo en esa búsqueda bajo la superficie?
Köprü üstü, harekat subayı.
Puente, TAO, posible contacto submarino.
İkinci Komutan köprü üstünde.
X.O. en el puente.
Söyledikleri, Burk ve Green'in Solace'de gördükleri ve kırlangıçtan gördüklerimle uyuşuyor. Ancak o denizaltıda bundan fazlası olmalı.
Lo que me dijo encaja con lo que Burk y Green vieron bordo del Solace, y lo que vi desde el ala del puente, pero lo que más quiero es ese submarino.
Köprü üstü, Komutan.
Puente, capitán.
Telsiz ya da mors kodu kullanabilirlerdi.
Con puente a puente. Código Morse, incluso.
Köprü üstü, uçuş yerleri.
Puente, establecer vuelo a la cuarta parte.
- Savaş Harekat Subayı, köprü üstüne söyle rotayı 010'a alsınlar
T.A.O., el puente irá al curso 0-1-0.
Köprü üstü, tam yol ileri. 3. seviye karşı tedbirlere geçilsin.
Puente, todo adelante, flanco a las 3.
Köprü üstü, torpidolar geliyor!
Puente, ¡ vienen torpedos!
- Köprü üstü, izleri görüyorsunuz.
Puente, vea los rastros.
Beni hemen köprü üstüne götür!
¡ Llévame al puente ahora!
Sana söylemedik, kızım ve kocası hafta sonu tatili için geliyorlar.
No te lo hemos dicho... mi hija y su marido vienen a pasar el puente.
Ofise dönmeni ve kafanı köprü tasarımlarından kaldırmamamı istiyorum.
Ahora quiero que vuelva al despacho y se entierre en el diseño del puente.
Ama kükürt gölü üzerinde 20 kilometrelik köprü?
Pero, ¿ un puente de 20 kilómetros de largo a través de un lago de mierda?
- Hangi köprü?
- ¿ Qué puente?
Köprü güvenli değil.
El puente no es seguro.
Birkaç güne köprü tamiri biter.
Repararán el puente en unos días.
Köprü tamiri var. Kampın etrafını dolaşman lazım.
Delante hay un puente en reparación, tendrás que rodear el campamento.
Köprü ekibi taze domuza yüksek bedeli seve seve verir.
A la gente del puente le encantará pagar por un poco de panceta fresca.
Gördüğünüz gibi çok pahalı bir köprü Bay Young.
Como puede ver, es un puente muy caro, Sr. Young.
Ama güvenilir kaynaklardan aldığım bilgiye göre Union Pacific'in gölde yapacağı köprü planı aldatmacaymış.
Pero sé de buena tinta que el plan de la Union Pacific de construir un puente a través de un gran lago es un despilfarro de dinero.
Bir keresinde sadece bir yayla bir köprü trolünün hakkından gelmiştim. Bir kargıyla bir kara ahtapotunu yenmiştim.
Una vez, vencí a un trol de puente con una ballesta.
Sadece bir yayla bir köprü trolünün hakkından gelen kişi. - O bendim.
¡ Fui yo, Jacques Sprat, quien acabó con un trol de puente con una ballesta!
Vurguladığı şeyler "tüm beklentileri aşmak, bilinenlerin ötesine geçmek" "sınırları, tüm sınırların ötesine taşımak" olan bir dünya. Bunun yanında, "Yolunuz açık olsun, yıldırım hızında olsun" "köprüde ilerlemeniz son sürat olsun".
Es un mundo donde la frase operante es "excediendo todas las expectativas, trascendiendo todos los parámetros, extendiendo los límites más allá de los límites, sin mencionar buena fortuna, a la velocidad de la luz y con saltos cuánticos para una velocidad de progreso sobre el puente".
Hubbard'ın özgürlüğe giden köprüsü için ödeme yapan üyeler arttıkça kilisenin kasaları yüz milyonlarca dolarla dolup taşmıştı.
Mientras más miembros pagaban por el puente a la libertad total de Hubbard, las arcas de la Iglesia se llenaban con cientos de millones de dólares.
Sonra da köprüde yükseliyorsun. Dinleme seansı yapıyorsun, iyi gidiyor.
Y uno avanza en lo que llaman "el puente", y estás en una auditoria, y es buena.
Köprü, bir metafor.
EL PUENTE "El puente" es una metáfora.
Köprünün altında başlıyorsun, sonra da en tepeye gidiyorsun.
Comienzas aquí, en el fondo del puente, y luego llegas a la cima.
Bir insan, köprüde yükselirse daha kabiliyetli biri oluyor.
Una persona se supone que se vuelve más capaz conforme sube el puente.
ÜÇÜNCÜ CADDE KÖPRÜSÜ, BRONX
PUENTE DE LA TERCERA AVENIDA, BRONX
SHM, köprü üstü.
C.I.C., puente.