Pür Çeviri İspanyolca
112 parallel translation
Şimdi, beni dikkatlice izleyin Bayanlar, pür dikkat izleyin beni.
Un poquito más. Un poquito más, así.
Pür dikkat sizi dinliyoruz, Hemşire.
Cuenta con toda nuestra atención.
Clancy'nin buraya, kaymaya geldiğini söylediğimde pür dikkat kesilmiştin.
Noté tu repentino interés cuando te dije que Clancy esquiaba aquí.
Pür neşe.
- Estoy encantada.
Dantel değil, bu gıpür.
Está bordado, no es encaje.
Aramıza yeni katılmış olan dinleyicilere. Bilmelisiniz ki bu maç an itibariyle 2 saat 50 dakikadır devam etmekte ve bütün stadyum halen pür dikkat yerlerinde oturmakta. Darson'dan bir ters vuruş geliyor.
Para los radioyentes que acaban de sintonizarnos, debo recordar que llevamos 2 horas 50 minutos de partido y que el público está entregadísimo..., con un revés de Darson.
Pür dikkat bakmanızı istiyorum.
Quiero que preste atención.
Onlar bizim dil kavramımızı gereksiz veya geri zekalı bulabilirler. Derslerime yeni ve pür dikkat bir üyenin katıldığını farkettim. Nolan.
lo que nosotros llamamos "lenguaje" podria ser considerado inutil por ellos... al principio no adverti que a mis clases asistia un nuevo y atento alumno, el capitan nolan, mostraba mucho interes por mis lecciones y me hacia mil preguntas sobre las orcas
Burada şarkı söylemeyeli yıllar oluyor ve seyirci de pür dikkat dinliyordu. Yaptığım her hareketi izliyorlardı.
Es la primera vez que canto aquí desde hace muchos años y sabía con qué público me enfrentaba, sabía que venían a por mí y que estaban pendientes de todo lo que iba a hacer.
Evet, pür dikkat ilgileniyorum.
Oh, sí, sí, no paro de trabajar.
Kimileri rolünü sapa savruk, kimileri ise pür dikkat oynar.
Algunos los actúan con negligencia, otros con gran cuidado.
Pür dikkat ona baktığını görmedin mi?
¿ No has visto darle los ve?
Hepsi pür dikkat kesilmiş.
Cada pelo en la atención.
Watson, pür dikkat.
Watson, preste atención.
Pür dikkat dinleyeceğim.
- Estoy ansioso por oírte.
Pür dikkat kesildim sizi dinliyorum bayım.
Lo recibiré, señor mío, con toda diligencia de ánimo.
Evet? Pür dikkat dinliyorum.
Soy toda oídos.
Pür dikkat kesildim, sizi dinliyorum bayım.
Lo recibiré con diligencia de espíritu, señor.
Pür dikkatliyim...
Soy toda oídos...
O kadar pür, o kadar pürsün ki... başkalarının elleri...
Tú arte tan puro, tan puro... En manos de otras personas...
Birinin seni pür dikkat dinlemesi inanılmaz.
Es maravilloso tener alguien que te preste tanta atención.
Ah, yüzmek ne de pür neşelidir birşeydir.
Oh, que jovial diversion es nadar.
Bart'ın eşinin adı mı? Pür dikkat dinliyorum.
¿ El nombre de la compañera de Bart?
- Neden şu anda beni pür dikkat dinliyorsunuz?
¿ Por qué me prestan atención en este momento?
Ayrıca çenesini kırmadan önce beni hiç dinlemezdi ama artık beni pür dikkat dinliyor.
Y antes de que se rompiera la mandíbula, nunca escuchaba. Pero ahora se toma a pecho todo lo que digo.
Pür dikkat seni dinliyorum.
Soy todo oídos.
"Pür dikkat seni dinliyorum."
"Soy todo oídos".
- Seni pür dikkat dinliyorum.
Tienes por completo mi atención.
Bakın, bu kısım çok önemli, onun için herkes pür dikkat beni dinlesin.
Esta parte es especialmente importante, así que quiero que me prestéis atención.
Hadi Bayan Pür Neşe.
Vamos, Señorita Felicidad.
Söyleceklerimi.. .. pür dikkat dinleyin.
Escuchen atentamente lo que voy a decir.
Çin'deki öğrenciler pür dikkatler ve bizim dört katımızlar.
Los estudiantes en China prestan atención y nos superan númericamente, son cuatro veces más.
Ordaki pür dikkat ufaklık şerifin oğlu.
El chico de cara pecosa es el hijo del alguacil.
Eğer daha iyi bir fikrin varsa, pür dikkat seni...
Si tienes una idea mejor, te escucho.
Sakin olmak, telkin etmek ve pür dikkat dinlemek icap eder. "
CÓMO MORIR "Manténganse calmos y tranquilos, y escuchen cuidadosamente."
Festival gecesi pür silah emrine hazır olacaklar.
En la noche del Festival ellos estarán bajo tu exclusivo comando.
Hal-ü pür melalimü izah etmek isterün. Eşrefoğlu beyliğünün son elçisiyün.
Soy el último enviado del feudo de Eþrefoðlu.
Bay Addy, pür dikkat olmanıza ihtiyacım var. Hayır yok.
Sr. Addy, necesito toda su atención.
Yine de pür dikkat olacağım.
No, no la necesita. Pero se la voy a dar.
Tamam, içeri girdiğinde sessiz olalım ve pür dikkat onu izleyelim.
Está bien, cuando llegue, callémonos y prestémosle toda nuestra atención.
Neyin pür dikkat olduğunu göstereyim.
Te digo lo que ya es toda nuestra atención.
Lütfen, pür dikkat dinliyorum.
No, por favor, no, no. Soy todo oídos.
Üçüncü sıradaydım, pür dikkat dinledim.
Yo estaba en la tercera fila... -... pendiente de cada palabra.
Pür dikkat.
- Atentamente.
Temiz, tertemiz, pür-i pak.
Es limpio, es claro, es puro.
Siz ikiniz pür dikkat Bay Dunn'ın kafa içi basınç bulgularını izleyeceksiniz.
Ustedes dos vigiliaran el aumento de ICPS ( Presion intracraneal ) en el monitor de Mr.
Öğretmenini pür dikkat dinle, tamam mı?
Pero lo que tienes que hacer es prestar atención a tus maestros.
- Pür dikkat dinliyorum.
- soy todo oidos.
Pür dikkat, hanımefendi!
La mayor atención, madre!
Bu ise bambaşka bir şey, ders sıkıcı değil ve ben de pür dikkât dinliyorum ama aynı zamanda da Jeff Koons'u düşünüyorum.
la ansiedad social durante los viajes en metro, la falta de desafío en malos eventos culturales, o simplemente el aburrimiento de conferencias monótonas, esto es algo diferente, esta conferencia no es aburrida, estoy escuchando, pero al mismo tiempo estoy pensando en Jeff Koons.
- Pür irade ile.
- Por fuerza de voluntad.