Rafa Çeviri İspanyolca
992 parallel translation
"ama Kraliçe Victoria döneminde bunlar rafa kaldırıldı!"
"¡ pero esas cosas se olvidaron hace ya mucho tiempo!"
İthal çantaları yukarı rafa koyuyorum. Sizin istediğiniz gibi, değil mi?
Coloqué todos los bolsos importados allí en el estante. ¿ Era eso lo que deseaba?
En üst raftaki tüm büyük siyah valizleri almanı ve onları en alt rafa koymanı, büyük kahverengi valizleri ise en alt raftan alıp en üst rafa koymanı istiyorum.
Quiero que saque del estante de arriba todas las maletas negras grandes y las ponga en el de abajo, y saque las marrones del estante de abajo y póngalas en el de arriba.
Verin rafa koyayım.
Deje que ponga esto arriba.
Onlar üst rafa konulacak lütfen.
Los saleros van en la repisa de arriba.
Neden her aradığımı en üst rafa koyarlar bilmem.
Siempre ponen en el último estante justo lo que necesito.
Benzenger, kalanlarını kırmadan vazoları kaldırıp rafa koy ve şu kalıntıları da süpür, olur mu?
Ponga los jarrones en el estante antes de que rompa los demás. Barra esto.
Bir şişe alıp rafa koyarlar.
Cogen la botella y la ponen en la estantería.
En alttaki rafa bak.
Mire en el estante de abajo.
Şuradaki rafa koyun.
Póngala en la estantería.
O gün geldiğinde her şeyi rafa kaldırabilecek ve tüm bunları 10 saniye içinde unutacak durumda olmanı istiyorum.
y entonces.. quiero ser capaz de arrojarlo todo a la papelera... y olvidarlo en 10 segundos.
- Harry, filmi rafa kaldır
- Harry, cancela la película.
- Cimri akıllı, rafa kaldır onu
No la exhibas.
- Rafa kaldırırız, bu da Shields Prodüksiyonun sonu olur
Si la cancelamos será el fin de Películas Shields.
Yayınlama, ama rafa da kaldırma.
Retenlo pero no lo mates.
Fuhuşa karşı yasa tasarısı gene rafa kalktı.
Nuevamente la ley contra la prostitución ha sido rechazada.
Bu iş bitene kadar bürokrasiyi rafa kaldırmalarını da söyle.
Dígales que enrollen la alfombra roja y la pongan en un cajón hasta que esto acabe.
Tam rafa koyuyordum ki gözlerim karardı.
Estaba recogiendo cuando me desmayé.
Gidip daha büyük bir kutu ve naftalin al. Beni de bir rafa kaldır, olsun bitsin.
Si es así, consigue una caja más grande y guárdame a mí en naftalina.
Her ateşkesten sonra bizi rafa kaldırıp ucubeymişiz gibi bir kenara koyarsınız.
Tras cada armisticio nos relegan a la reserva.
Bunu yapabilmek için daha çok rafa ihtiyacım var.
Debo traerte estantes de 40 cm. y otros de 1,50 m.
O işi bir süreliğine rafa kaldırıyoruz.
Vamos a dejarlo por un tiempo.
Bir süre evlilik fikrini rafa kaldırdım.
Hace años que renuncié a casarme.
Şu an itibariyle ilkbahara kadar rafa kalktı.
Sí, pero yo no he dicho que todo el invierno es primavera, como en las radionovelas.
Manfred dosyaya konup rafa atılacak bir adam değil.
Manfred no es un tipo cualquiera al que se lo puede archivar así nomás.
Olay kapandı. Büyük bir pislik torbası gibi her şey fermuarla kapatılıp rafa kalktı.
Caso cerrado y cremallera subida, como un buen saco de mierda.
Evlat, konservelerin olduğu rafa git ve hepimizin duyacağı şekilde oku.
Y ahora ve a la despensa con conservas y lee en voz alta y clara para que escuchemos.
Kaba, rafa, dizlerine kırık aynadaki yansımana kahve fincanına, elektrik düğmesine gözlerini dikiyorsun.
Miras la palangana, la alacena, tus rodillas, tu mirada en el espejo rajado, el tazón, el interruptor.
Sanırım ikinci rafa koymuştum... aşkım Sybil.
Está en la segunda estantería.
Silahını rafa bırak.
Ponga su pistola en la plataforma. "
Silahını rafa bırak.
" Ponga su pistola en la plataforma.
Silahını hava kilidini panelinin yanındaki rafa koy.
" Ponga su pistola en la plataforma cerca de la esclusa de aire del panel.
- Pusseau, şunu rafa koy.
- Pusseau, guarda eso.
Sabah olunca, ben kitaplarımı rafa diziyorum... Olimpos Dağı'nın fotoğrafına bakıyorum... şans getiren şarap Tanrısı heykelinin basit bir taklidine dokunuyorum... ve ardından hastaneye gidip o çocuğun deliliğini tedavi ediyorum.
Por la mañana coloco mis libros en su respectivo estante, guardo mis fotos en color del Olimpo, toco mi reproducción de la estatua de Dionisio para que me dé suerte
Bak, bence bu özel röportajı bu günlük rafa kaldırmalıyız.
Deberíamos posponer esta entrevista.
Bunu öğrendiğime sevindim. Toprak ele geçirme projesini rafa kaldırmaya karar vermene.
Me gratifica saber que decidiste abandonar tu proyecto de adquirir tierras.
Memnun bir müşteri. İçini doldurup rafa koymak lazım.
Un cliente satisfecho, deberíamos disecarlo.
Ve sen bizden bunu rafa kaldırmamızı istiyorsun. Unut bunu.
¿ Y usted quiere que lo archivemos y nos olvidemos de él?
ALTI AY SONRA, ARTIK DIAZ'IN ÖLDÜĞÜ KABUL EDİLİYOR : DOSYA RAFA KALKTI
TRAS 6 MESES SE PRESUME LA MUERTE SE DETIENE LA INVESTIGACIÓN.
Gallagher soruşturmasını rafa kaldırıyorum.
Voy a acabar con la investigación sobre Gallagher.
45 milimetre otomatikler, model 1-9-1-1... dört raf, rafa 24 tane.
Pistolas del calibre 45, modelo 1911, cuatro estantes, 24 en cada estante.
Rafa kaldırmak istemem...
Una obra nueva e inventiva Como la esposa ahogada
40 yıldan fazla süredir filmler için hayvan eğitiyoruz ve şimdi şu kırmızı ışıkları yanıp sönen teneke parçası için bizi rafa kaldırıyorlar.
¡ Llevo cuarenta años entrenando animales para las películas... y ahora nos relegan a un segundo plano... por culpa de un pedazo de lata con luces rojas parpadeantes!
Film geçici olarak rafa kaldırıldı.
El rodaje se suspendió... temporalmente.
Ben olsam, bütün Çin işlerini bir araya, Yunanları da ayrı bir rafa koyarım.
Yo pondría todo lo chino junto y lo griego en otra estantería.
Hergün bunlardan bir tane getirip soyunma odasının dışındaki rafa bırakacaksın.
Debes traer uno de estos cada semana... y dejarlo en la repisa afuera del vestuario.
İstemezseniz rafa geri koyun.
¡ Déjelas si no las quiere!
Aramızdan biri öldüğünde, tüm yaptığın bir rapor yazıp cenazeden sonra rafa kaldırmaktı.
Si cualquier de nosotros muere, sólo requiere escribir un informe y aparecer en el funeral.
Sana biraz beyaz kağıt veririm, içini doldurursun sonra rafa konduğunda kimse farkı anlamaz.
Te daré algunos papeles en blanco, los pondrás dentro y nadie notará la diferencia cuando esté en una balda.
Dönerken bunu da rafa koy, tamam mı?
Ten, vuelve a poner eso donde estaba cuando salgas.
Lütfen, rafa geri koyun.
Lo iba a poner en el estante.