Ramsay Çeviri İspanyolca
249 parallel translation
Yardımcısından mektuplar alırım, Sör Edward Ramsey, yanında olacak.
Recibí cartas de su asistente, Sir Edward Ramsay, quien lo acompaña.
Yardımcım, Sör Edward Ramsey'i takdim ederim.
¿ Puedo presentarle a mi ayudante, Sir Edward Ramsay?
Ramsay, bu karşı çıkışın da ne demek oluyor?
- Ah, Ramsey, ¿ De que va esta protesta?
- Bunu yapamayız Ramsay.
- No podemos hacer eso, Ramsey.
Ramsay, biliyorsun ki konvoyların güvenliğini garanti etmeliyiz...
Ramsey, sabes que debemos garantizar los convoyes...
- Riskleri dengelemeliyiz, Ramsay.
- Hay que sopesar las oportunidades.
Pekalâ Ramsay. Gemiler senindir.
Muy bien, Ramsay, los tendrás.
Şimdi, baylar ve bayanlar, Belediye Başkanı ve Bayan Robert Ramsey.
Y ahora, damas y caballeros, el alcalde Robert Ramsay y esposa.
İşte. Bayan Ramsay. Merak etmeyin.
Sra. Ramsay, se va a poner bien.
Hapisten yeni çıkarılan Mahatma Gandi SS Rakputana gemisiyle Bombay'dan ayrıldı. Başbakan Ramsay McDonald'ın isteğiyle Hindistan'ın bağımsızlığı konulu konferansa katılacak.
Recientemente liberado Gandhi sale de Bombay para asistir a la reunión sobre la independencia... convocada por el Primer Ministro.
- Dean Ramsay, bu Jason...
- Dean, el es Jason...
Dean "Tekme Yıldızı" Ramsay.
Dean Ramsay!
Bayan Ramsay.
La Sra. Ramsay.
Neden Bayan Ramsey'e bir içki getirmiyorsun?
¿ No querrá una copa la Sra. Ramsay?
Yerinde yok, Bayan Ramsay.
No está, Sra. Ramsay.
Ramsay Macdonald ile birlikte çalışıyordu.
Sirvió con Ramsay Macdonald.
Kabarcıklar, beyne sıçrayabilen Ramsay Hunt sendromunu gösterir.
Las vesículas indican el síndrome de Ramsay Hunt, puede infectar el cerebro.
Baktım, ama Ramsay Hunt aklıma gelmedi, aramadım.
No, se los miré. Pero no pensaba en el Ramsay Hunt y no me fijé mucho.
Bell felci dedim, ama kulaklarındaki kabarcıklar Ramsay-Hunt olabilir. Bütün gün beni çıldırttı bu.
Lo diagnostiqué como parálisis de Bell, se me han podido pasar unas vesículas que indicarían un Ramsay Hunt y he estado todo el día desquiciado.
Russell Ramsay. 18 ay önce tahliye olmuş.
Russell Ramsay. Liberado hace 18 meses. Cargos por violación a una menor de edad.
Russell Ramsay?
¿ Russell Ramsay?
Russell Ramsay.
- Russell Ramsay.
Ramsay'nin tekrar tutuklandığını duydun herhalde?
Supongo que se enteró que volvieron a detener a Ramsay, ¿ verdad?
Buraya gelmeni Ramsay mi istedi?
¿ Ramsay le pidió que viniera?
Ramsay, ikinci tecavüzünde onu savunsun diye ilk kurbanını gönderdi.
Ramsay recién envió a su primera víctima para defenderlo de la segunda.
Bizim gibi talihsizler, her gece evde tek başına History Channel'ı izlerken, Ramsay gibi pislikler nasıl bir kızın bağlılığını kazanıyor?
Explícame cómo es que tipos como nosotros estamos solos viendo la televisión, mientras alguien como Ramsay tiene a esta chica buena a sus pies.
Kader diye bir şey varsa, Ramsay Rikers'ta rahat oturamayacak.
Si existe el karma, Ramsay perderá la virginidad en la prisión Rikers.
Ve Wilde, Ramsay'i izliyor.
Y Wilde mira a Ramsay hasta que sale.
Bay Tupper, Miller davasının Ramsay'nin aleyhinde ne kadar...
El Sr. Tupper preguntaba qué tan fuerte es el caso Miller contra Ramsay.
Bay Ramsay, ortağınızı yardımınız olsa da olmasa da bulacağız.
Sr. Ramsay, encontraremos a su cómplice, con o sin su ayuda.
Ramsay'e karşı elinde nasıl bir koz var bilmiyorum ama ortağının adını vermiyor
No sé qué tipo de influencia tenga este tipo sobre Ramsay pero no dirá el nombre de su cómplice.
Ramsay'le bağlantın yoksa, niye otelde sahte kimlik kullandın?
Si no tienes conexión con Ramsay, ¿ por qué usaste una identidad falsa?
Yemin ederim bir tecavüzcüyle ortak değilim.
Juro que no soy cómplice de ningún violador. Nunca conocí a Russell Ramsay.
Russell Ramsay'le tanışmadım. Ona anahtar vermedim.
Nunca le di una llave.
Ramsay'le bağlantısı ne?
¿ Cuál es su conexión con Ramsay?
Ramsay'le değil, Beau'yla var.
Su conexión no es con Ramsay. Es con Beau.
Ramsay'nin buraya girdiğini ispatlamaya çalışıyoruz.
Veremos si Ramsay estuvo aquí.
Ramsay'nin anahtarı çok kişilikli resepsiyonistten aldığını düşünüyoruz ama belki anahtara ihtiyacı olmamıştı.
Hemos estado asumiendo que Ramsay obtuvo la llave del recepcionista con múltiples personalidades. Pero quizá ni necesitó una llave.
Hayır, Ramsay.
- No, con Ramsay.
Elimizde bir tek Ramsay var.
Ramsay es el principal sospechoso.
En düzgünü Ramsay'di.
Con Ramsay estamos seguros.
Kurbanın kimliği belli. Ramsay'nin DNA'sı ve sabıkası var.
La víctima lo identificó, tenemos su ADN y sus antecedentes.
Patricia Ann Miller'la evli. Ramsay'nin olduğunu düşündüğümüz, kapıdaki kanlı parmak izi vardı ya?
¿ La sangre que encontramos en la puerta que pensamos que era de Ramsay?
Ramsay.
- Ramsay.
Ramsay'in seninle bağlantısı ne?
- ¿ Y qué trato hizo Ramsay contigo?
Daha kötüsü de var. Ramsay'ye de tuzak kurmuş.
Te diré, se pone peor le puso una trampa a Ramsay.
Beau, tecavüzü, polis ve hastane kayıtlarına geçirtti ve Ramsay'yi tutuklamalarını bekledi. Daha önce de suçlandığını öğrendiler.
Beau vio que la policía y el hospital documentaran la violación y esperó a que arrestaran a Ramsay y que supieran que era un violador.
Bayan Miller, Russell Ramsay'nin bu plana nasıl dahil olduğunu ayrıntılarıyla anlatabilir mi?
¿ Srta. Cabot? ¿ La Srta. Miller puede detallar cómo involucraron a Ramsay en el fraude?
Farklı bir şey.
Es... 1929. El gobierno de Stanley Baldwin ha sido derrotado... y Ramsay McDonald se convierte, por segunda vez, en primer ministro.
Ben Dean Ramsay, yardımcısıyım.
Soy el instructor.
- Yanlış tanı koymuş olabilirim.
- Ramsay Hunt.