English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ R ] / Restaurante

Restaurante Çeviri İspanyolca

13,172 parallel translation
- Onlar da şık bir restoranda değiller.
- ¿ No están en un restaurante sofisticado?
Evet ve bunun sonunda birimizi LA'de yeni açtığı restoranda kendi aşçı yardımcısı olması için seçecek.
Sí, y cuando finalice el programa, él seleccionará a uno de nosotros para que sea el sous chef de un nuevo restaurante que abrirá en Los Ángeles.
- Restoran da bu hafta açılıyor.
- Y el restaurante abre el fin de semana.
Tebrik ederim. Özel bir restoranda size yer ayırttım.
Me he permitido reservarles una mesa en un restaurante muy especial.
Restorandayız.
Lo siento, estamos en un restaurante.
Tamam, şey, hangi restorandasın?
Pues, ¿ en qué restaurante estás?
Çarşıda yıllarca ufak bir restoranı olduğu için harika yumurtalı sandviç yapar.
Hace ricos bocadillos de huevo... tras ser dueña por años de un pequeño restaurante.
- Paulie babamın arkadaşıymış. Aha.
RESTAURANTE DE CARNES
- Git... seninle bir restoranda.
- Vete. En un restaurante contigo.
Öğretmen mi? O zaman bu restoranı nasıl karşılıyorsun lan?
Profesor. ¿ Y cómo diablos te permites este restaurante?
Restoranda başka kimse yoktu.
No había nadie más en el restaurante.
Adamınız yolun sonundaki bir İtalyan restoranından aşırdığı et bıçağıyla iki çete tetikçisini öldürüyor.
Tu tipo mató a dos miembros de la mafia, con un cuchillo para carnes que robó de un restaurante italiano de la manzana.
Ayrıca yönetmen annemin restoranında yemek yedi, Ve o en iyi kaburgayı sever.
Además, el Director cena en el restaurante de mi mamá, y le encanta la costilla.
Yanlarından geçen herhangi biri, Herhangi bir bisikletli, ya da, restorandaki garson...
Nada que notarían normalmente, tal vez un paseante en una bicicleta, o una camarera en un restaurante.
- Herkes. - Restoranım ne durumda?
- ¿ Cómo está mi restaurante?
Geçen akşam bir Hint lokantasında yemek yedim, anlatmış mıydım?
¿ Te conté que el otro día cené en un restaurante indio?
Jeff, burası bir yılan lokantası.
Sí, es un restaurante de serpientes.
Hala restoranı mı konuşuyoruz?
- Seguimos hablando del restaurante.
Tim, şu anda restorandayız.
Tim, estamos en el restaurante.
Galiba yolun karşısında bir lokanta var.
Creo que hay un restaurante cruzando la calle.
KAPTAN'IN RESTORANI
RESTAURANTE DEL CAPITÁN
Ve o seni ilk önce yemeğe götüren türden biri değil.
Antes no los van a llevar a un restaurante.
Niye normal biri gibi futbol maçı ya da restoranda filan teklif edemedin?
¿ Por qué no eras alguien más normal? Podrías haberme hecho la propuesta en un partido de fútbol o en un restaurante.
Home Depot'un iki katı fiyatı ücret alan eski bir eşya dükkanı var. Garson olarak çıngıraklı yılan çalıştıran bir restoran var.
Hay una vieja ferretería que cobra el doble que Home Depot, un restaurante con una bruja de camarera.
Pope'un piyangodan kazandığı parayla aldığı restorana bak.
Pope compró un restaurante con lo que ganó apostando.
Adam kendi restoranını açtı.
Él puso un restaurante.
Önce piyango, sonra adamın restoranını işletme şekli, yetmedi bir de Cory.
Primero, las apuestas. Luego, cómo maneja el hombre el restaurante. Ahora, Cory.
Bu restoran Asil Rozet sahipleri içindir.
Este restaurante es para clientes Premier.
Tamam, başka restoran var mı?
¿ Hay algún otro restaurante?
Burası bir restoran.
Esto es un restaurante.
- Bir yerde duralım mı?
¿ Quieres decir como detenerse en un restaurante?
Michael Corleone'nun iki kişi babasını öldürmeye kalkışırken restoranın kaşısında oturuyorken, onları soğuk kanlı bir şekilde öldürüp öldüremeyeceğiyle ilgili bilinciyle mücadele ettiği hep tartışılır.
Pero cuando Michael Corleone estaba sentado en el restaurante frente a los dos hombres que intentaron matar a su padre, muchos argumentan que estaba luchando con su conciencia a si podría o no matarlos a sangre fría.
Altımızda Çin restoranı mı vardı?
- ¿ Es un restaurante chino? - ¡ Ya voy!
- Evet? - Restoranın olduğu Kırmızı Istakoz çorba karidesini icat etti mi?
- El restaurante Red Lobster inventó la recetá de camarones scampi?
Bir restorana götürürüm.
Olvidemos la cena. - Los llevaré a un restaurante.
Lokanta.
El restaurante.
Restoran nerede demişti?
¿ Dónde dijo que estaba el restaurante?
"Restoran" mış.
"El restaurante".
Hem kerhane, hem de Çin lokantası.
Es un prostíbulo y un restaurante chino.
Restoran diğer tarafta.
El restaurante es para el otro lado.
Orası en kötü restoran.
Es el El peor restaurante jamás.
Eğer o ağacı satarsam ve parasını da sana verirsem... sonraki hafta elimizde ne ağaç, ne para ne de restoran olur.
si yo vendo ese olivo y os doy el dinero a vosotros, a la semana no tendréis ni olivo, ni dinero, ni restaurante.
Bu otelin içinde restoranda onunmuş.
Es dueño del restaurante de este hotel.
Hemen yola çıksak iyi olacak.
Mejor vamos a un restaurante con ventanilla.
Buna 400 kağıt ödedik.
- Esto es lo mejor del restaurante.
Paris, bir ara gelip restorana yardım etmelisin.
¡ París, ven a ayudarnos en el restaurante!
Kardeşlerimin küçük çocukları var bu yüzden restoran işine ben yardım ediyorum.
Mis hermanos tienen hijos pequeños, así que yo ayudo en el restaurante.
Maria, lütfen onları restoranımıza davet et. Oğlunuzu da getirin.
María, invítalos a nuestro restaurante... y traigan a su hijo.
Neyse, restoranıma hoş geldiniz.
Bienvenidos a mi restaurante.
Restoranımıza.
Nuestro restaurante.
- Restoran ne zaman açılıyor?
¿ A qué hora abre el restaurante? Al mediodía.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]