Rico Çeviri İspanyolca
13,156 parallel translation
Zengin olamadım ama bunun önemi yoktu.
Quiero decir, no me hice rico, pero eso no importaba.
Evet, nefis.
Qué rico.
RICO kapsamında tutuklamak, iyice gömmek istiyorsan suç ortaklarının işbirliğine ihtiyacın var. En yakında olan da Ava.
Pero si quieren atraparlo mediante RICO, necesitas enterrarlo... y necesitaras la cooperación de algún compinche... lo más parecido es Ava.
Boyd'u RICO kapsamında bir suç işlerken yakalamamız gerekiyor.
Tenemos que coger a Boyd en la comisión de un delito encuadrado en la ley RICO.
Vicdan söz konusu olduğunda, hep şöyle düşünürüm ya sahip olamayacak kadar fakirsindir ya da yükünü taşısın diye başkasına para verecek kadar zenginsindir.
A mí siempre me ha parecido que, en lo referente a la conciencia, la clave está en que, o bien eres lo bastante pobre para que no puedas permitirte tener una o bien lo bastante rico para permitirte contratar a alguien que lleve ese peso.
Çok zengin çok kaşar.
- Muy rico. Así perra.
Sadece Dubai'deki zengin bir bey için aracılık yapıyordum.
Solo era una intermediaria de un hombre muy rico de Dubái.
Britta süper güçleri olan zengin bir dahi ve hiç sebepsiz yere divanımızda yatacak. - Olamaz.
Britta es un genio rico con superpoderes y va a vivir en nuestro sofá sin razón.
Eğitim görmeden nasıl bu kadar zenginleştin.
¿ Cómo llegaste a ser tan rico sin una educación?
Güzel, sıcak bir duş alacağım.
Me voy a dar un rico y caliente baño.
Evet, bu bittiğinde daha da zengin olacağım.
Sí, cuando esto termine, seré aún más rico.
Gabi'yi şef olarak işe alan Josh, Caroline ile evlenmek isteyen zengin bir iş adamıdır.
Gabi es una chef que fue contratada por Josh, un rico importante de la tecnología que quería casarse con Caroline.
Zengin olacağım Benlerimi yaktıracağım
* Voy a ser rico y quitarme las verrugas *.
Anderson Financial zengin olun, sevişin, eğlenin.
Sí, Finanzas Anderson. Hazte rico, folla, diviértete.
Tolliver, zengin olmaya çalışan bir suçlu.
Tolliver es un criminal tratando de hacerse rico.
Bende mülk var, nakit yok. Tıpkı büyük adamlar gibi.
Soy rico en bienes, pobre en pasta, como todos los peces gordos.
Bu da aynı mantık. Zengin beyaz bir adam karımı görüyor. Diyor ki "Bu kadından hoşlandım."
Por la misma lógica, un hombre blanco rico, ve a mi mujer, y dice, " Me gusta su pinta.
Alt tarafı beni işleri için kullancak bir başka zengin.
Solo otro tipo rico para el que estar disponible.
Benim eleman Rico ayarladı.
Mi chico Rico nos la consiguió.
Baba. Sana sürekli patronluk taslamasına izin verirsen tamirci Rico'nun yanına kaçıverir. Ciddiyim.
Papá.
Haydi sonsuza kadar burada öylece kalalım,... böylelikle öbüründen sonra bir kitap daha yazabilirim ve zengin oluruz. Robert ve Yvonne'un evlerini altlarından çekip alırız.
Quedémonos aquí para siempre, y podría escribir un libro después de otro, hacerme rico, comprar la casa de debajo de Robert e Yvonne.
Ona ne kadar zengin olduğunu söylersin.
Dile lo rico que eres. No, tío.
Evet. Epey de zengin.
Sí, y es muy rico.
Zengin de üstelik. - Çarşafları lekeleyen her zamanki pis İrlandalı değil.
Uno muy rico, no como esa basura irlandesa que te tiñe las sábanas.
Kim Porto Riko'ya kaçar ki?
¿ Quién huye a Puerto Rico?
Zengin ve sapık bir adi, iki kadını öldürdü diye benim oğlum hapse girmeyecek.
Mi hijo no va a ir a la cárcel porque algun estúpido rico pervertido matara a dos mujeres.
Bu arada, Suger Cascade kesesini doldurup Brooklyn'deki liselilere ot satıyor.
Mientras Sugar Cascade se está haciendo rico... vendiendo droga de primera a chicos de instituto en Brooklyn.
Selefim eğer bir dizi düzenleyici video yaparsa zengin olabileceğini düşünmüş.
Mi predecesor pensó que podría hacerse rico... si hacía una serie de vídeos pedagógicos.
ya da ona sahip olmak isteyen varlıklı bir koleksiyoncudur.
O es el colleccionista rico que quiere lo que no puede tener.
Konfeti yağmuruna çomak sokmaktan nefret ediyorum ama tıbbî kitaplar satmak öyle bir anda zengin etmez.
Odio ser una aguafiestas, pero vender libros de texto de Medicina no es una manera rápida de hacerse rico.
Canlı renkte, kıtır kıtır şeker kaplılardı.
Tenían ese rico y crujiente recubrimiento de toffe.
- Evet çok iyi. Eğer saçma burjuva dekoratif süslerle ilgileniyorsan.
Sí, muy chulo, si te van las chorradas de nuevo rico.
Karun kadar zenginsin yine de Anneca Oil'in hemşehrilerini zehirlemesine izin veriyorsun.
Rico como Creso, y dejas que Anneca Oil envenene a tus propios compatriotas.
Görüşmeler iki kulübün temsilcileri arasında Roma'da sürüyor ve anlaşma olursa, Gascoigne'in dünyadaki oyuncu olması bekleniyor.
Las conversaciones están teniendo lugar en Roma entre los representantes de los dos clubes y si el acuerdo sigue adelante, Gascoigne de espera que se convierta el jugador más rico en el mundo.
Her zaman bazılarımız diğerlerinden daha güçlü yakışıklı ya da varlıklı olmak istedi.
Siempre hay alguien queriendo ser más fuerte, más rico.
- Güzel koktu.
Qué rico.
Güzel olmuş.
Es rico.
Zengin olabilmek yoksul adamın Vegas'ın da oynamalısın.
Pero puedes hacerte rico jugando... al pobre hombre de Las Vegas.
Aynı benim gibi desene. Zenginli kısımlar hariç.
Sí, como yo, excepto las partes de ser rico.
Zengin bir züppe ölümüne dövülüyor ölü bir fahişe, ölü bir pezevenk Charlie'nin yatağında otelcinin ölü eşinin dizleri arasında bir aktörün kafası.
Un rico poderoso golpeado hasta morir, una puta muerta, un chulo muerto, la esposa del dueño del hotel muerta en la cama de Charlie, la cabeza de un actor entre sus rodillas.
Üç, çok zenginim.
Tres, soy muy rico.
Zengin, güçlü, hızlı acayip damarların var insanları kanınla iyileştirebiliyorsun.
Rico, fuerte, rápido, tienes venas extrañas, puedes sanar personas con tu sangre.
Gary hep her şeyin nasıl değiştiğinden şu zenginlikten, bu zenginlikten bahsedip duruyor.
Gary está siempre con lo de que todo ha cambiado, y "el rico" esto, el "rico" lo otro. Y tiene razón.
Ama sam... zengin bir babanın oğlu.
Pero Sam, es el hijo de un padre rico..
Enfes!
¡ Rico!
Zengin olacağım Gerçek bir kemer alacağım
* Voy a ser rico *.
Adam Porto Riko'ya kaçtı.
Huyó a Puerto Rico.
Parayı kırdın, sonra bıraktın.
Te hiciste rico, luego lo dejaste.
Evet.
Sí. ¿ Rico?
Zengin misin Ian?
¿ Eres rico, Ian? ¿ Tienes dos millones de dólares?
Zengin babanın tek oğlu.
Hijo de un padre rico.