Röle Çeviri İspanyolca
450 parallel translation
Morbius. Büyük makine, 30.000 km3'lük klistron röle. Yaratıcı dâhilerden oluşan bir halk için yeterli güç.
Morbius... la gran máquina... 12 mil km cúbicos de repetidores Klystron... suficiente energía para toda una población de genios creativos... operada por control remoto.
Dağın tepesindeki röle istasyonundakilere da ulaşıp aynısını söyle.
Llama a la estación de la cumbre y diles lo mismo.
Telefon şirketinin şehirlerarası röle tesisleri Utah'ta.
La compañía telefónica tiene instalaciones allí.
Gördüğün gibi bu bir röle.
Esto es un relé, ¿ ves?
- Bir röle donatabiliriz.
- Quizá podamos usar un repetidor.
Soldaki röle bir çeşit tetikleyici mekanizmaya benziyor.
El relé de la izquierda es una especie de mecanismo detonador.
Röle pabuçlarını devreden ayırmadıkça kırmızı kabloyu kesinlikle kesme.
De ningún modo cortes el cable rojo antes de aislar los contactos.
Soldaki röle pabuçlarını devreden ayırmaya hazırım.
Listo para aislar los contactos de la izquierda.
Röle pabuçları.
Aislar los contactos.
Röle pabuçları arasına plastik parçası yerleştiriyordu.
Insertar una cinta de plástico entre... los contactos.
En iyisi 81'e inelim ve röle sistemini kontrol edelim.
Bajemos al 81 y comprobemos los sistemas.
Arızalı bir röle jeneratör kapağını devreye soktu.
Un relé dañado abrió los interruptores del generador.
- Jeneratörde arızalı bir röle.
- Un relé dañado en el generador.
- Arızalı bir röle...
- Un relé dañado en el...
Bozulan bir röle, jeneratörün soğutma sistemini sarstı...
Un relé dañado accionó los interruptores del generador...
- İki tane fare buldular. Röle kutusuna yuva yapmışlar. Hiçbir şey düzgün çalışmıyormuş.
Encontraron dos ratones ocultos en la caja de cables.
- Röle hatası mı?
- ¿ Un cable suelto?
- Evet, düzeltmemiz gereken bir röle var.
Si, tenemos que arreglar un relé suelto en el eje.
Yanında Harry'yi de getir çünkü Joel McCrea role mükemmel uyacağını düşünüyorum.
Sí. Y trae a Harry porque creo que Joel McCrea sería el tipo perfecto para protagonizar.
Seninle Merrivale'in oynadığı role uygun olarak öyle yapmak zorundaydım.
- Él fue. - Lo hice por vuestra culpa.
Yükselmek isteyen bir ahmak haricinde kim soyunur ki bu role?
Sólo un oscuro ambicioso habría aceptado eso.
Role göre fazla yaşlı olduğum rolleri, sırf geceleri yapacak işim.. .. olmadığı için oynamak zorunda değilim.
No necesito hacer papeles para los que no tengo edad sólo porque no tengo nada que hacer por las noches.
Bir kaç kez rol verdiler o kadar o da role uygun bir tipim olduğu için.
Me han dado un papel, o puede que dos, porque yo tenía la imagen que ellos necesitaban en ese momento.
Üzgünüm ama bu role uygun değil işte!
Lo siento, pero no está hecho para el papel.
Bu piyesi yöneten benim. Görüşümce bu role cuk olur.
Para mi como director, sería perfecto.
Bu provadan sonra Bayan James'in bu role uygun olduğuna tamamıyla ikna olduk.
Probábamos que la Srta. James podría convencer en el papel.
O role girmekten gına geldi.
Me he cansado de representar ese papel.
O role gelince, Hollywood'daki her aktör o rolün üzerine atlar.
Todos los actores de Hollywood hubieran dado un ojo por hacer el papel.
Tuhaf, role uymuyorsun. Sadece uymuyorsun, ve tuhaf.
Es curioso pero no se parece al personaje.
Oyunculuk yapmayalı uzun zaman olmuştu. Ve daha önce hiç böyle önemli bir role çıkmamıştım.
Hace tiempo que soy actriz y nunca hice un papel tan importante.
İsmini role yazdırmalısın.
Así que no te entretengas.
- Yoksa bir rol mü, Danny? - Güzel bir role benziyor.
- Suena como uno bueno, además.
- En azından role bir bakarsın demiştim.
- Al menos pensé que verías el papel.
Devamı boyunca tanımış alabileceğiniz ünlüler ünlü oldukları için değil,... oynadıkları role uygun ve dostum oldukları için görünüyorlar.
Si han reconocido a algunos actores célebres, no aparecen por ser célebres, sino porque responden a los papeles que interpretan, y porque son mis amigos.
Hangi role?
- Pues la tiene. Es lo que me dijo Bennie Taubman.
Hiç o role uymuyor.
- No le pega mucho.
Durmadan kendisini baş role koyup bana da küçücük bir rol veriyor.
Él siempre quiere sobresalir en el papel principal, y a mí me deja un personaje secundario.
Role daha uygun olacaktır.
Irá mucho mejor.
Bu gece oynayacağın role konsantre ol.
Concentrémonos en el papel que interpretarás esta noche.
Bir Koreli gibi davranmazsan bu role giremem ki.
No, su madre estaba sorda y muda.
- Aksine senden oynamanı isteyeceğimiz role karşı vereceği tepkiyi görmeden senaryoyu yazmaya başlamayacağız.
- Al contrario... no escribiremos un guión hasta haber observado su reacción... al papel que te pediremos a ti que interpretes.
Hitler'in gördüğü gibi, Ulusal Sosyalist Avrupa'da Fransa'nın çok küçük bir rol oynayacağına ikna olmuştum.
Yo estoy convencido de que Francia, como Hitler vio, sólo podía interpretar un role menor el la Europa Nacional Socialista.
" Bir aktörün kendisini role bürünmesi gibi...
" cambias como un actor,
Bana kalırsa, seni o role uygun gören herkes cesur harici her şey olabilir.
Una mujer que acepte ser tu amante, es admirable.
- Ria, bu role daha ne kadar devam edeceksin?
¿ Eh que pasó? - ¿ Ria, usted me ahorrará este acto?
Sana da söylemek niyetindeydim. Senden, oynadığın role devam etmeni istiyorum.
También tenía previsto decirte que quiero que continúes interpretando este papel.
Ben şu anda Berlin'deyim. Bir komedide bir role kabul edildim.
Yo estoy en Berlín rodando una comedia.
Bu role çok uzun bir süre hazırlanmış olduğunuzu tahmin ediyorum.
Se habrá preparado... durante tiempo para este papel.
Ancak bunu role uyarlamak yerine kendine uyarlıyorsun.
No las aplicábamos a un papel sino a nosotros mismos.
Korkarım, bu role uygun değilsin. Geldiğin için sağol.
Me gusta tu aspecto, pero no eres la apropiada.
Bu oyunda, Andrew Schroeder, benim keşfim, Othello rolünü canlandıracak.
En esta obra, Andrew Schroeder, mi descubrimiento, promulgará la role de Othello.