Sabra Çeviri İspanyolca
6,779 parallel translation
Çıkar şunu yoksa Belle elindeki hançerin aynı yeni karakterin gibi... -... sahte olduğunu öğrenir.
Quítamela, o Bella sabrá que la daga que tiene es tan falsa como tu nueva actitud.
Ben olduğumu anlar.
Sabrá que soy yo.
Sebebini hiç bilmiyorum.
Dios sabrá por qué.
Stan'i bulmalıyım. O ne yapılacağını bilir.
Debo encontrar a Stan, él sabrá qué hacer.
Kapıya asabiliriz ve böylece hoş karşılandığını anlayacaktır.
Podemos colgarla en la puerta, y de esa manera él sabrá que es bienvenido.
Ne demek istediğimi anlayacaktır.
Sabrá lo que quiero decir.
Ama deliyse benim bildiğimi kimse bilmeyecek.
Pero si está loco, nadie sabrá jamás lo que yo sé.
O yüzden bir işler çevirdiğimizi anlayacaktır.
Así que sabrá que estamos tramando algo en su contra.
Jeremiah beni nerede bulacağını bilmeyecek.
Jeremiah no sabrá dónde encontrarme.
Kimse bilmiyor, böylece hiçbiriniz teslim olmuş olmuyorsunuz, ve bu korkunç çıkmaz bir son buluyor.
Nadie lo sabrá, así que ninguno de vosotros habrá cedido, y este horroroso punto muerto podrá terminar.
Ve cesetlerin... parçaları bir araya getirilene dek anlayamayacağını söylüyor.
Dice que no sabrá más hasta que los arme.
Cidden, eğer birine söylerseniz müdür benim anlattığımı anlar ve grubu tekrar kapatır.
Si se lo cuentan a alguien, la alcaidesa sabrá que fui yo y nos volverá a quitar el grupo.
Nedenini bilir kendisi.
Él sabrá por qué.
Yani bilgisayarını kullanmak isterse bir terslik olduğunu anlayacaktır.
Entonces, si intenta usarlo, sabrá que pasa algo.
- O ne yapacağını bilir.
- Él sabrá qué hacer con ellas.
- Kimse bilmeyecek.
Nadie más lo sabrá.
- Kimse bilmeyecek.
- ¿ Nadie sabrá sobre esto?
Nerede olduğunu hep bilecek.
Mamá siempre sabrá dónde estuviste.
Conrad'a ne olduğu sır kalacak.
Nadie sabrá nunca lo que le pasó a Conrad.
Kimse asla bilmeyecek.
Nadie lo sabrá nunca.
- Ona yalan söylersen anlar. - Teşekkürler.
Si le mientes, lo sabrá.
Bunu fark ediyorum. Sen bir kadını fark etmediğini düşünerek izlersen o her türlü fark edecektir yine de.
A menudo he notado... que si estás parado en un lugar, mirando a una mujer... donde posiblemente no pueda ver que la estás mirando... ella sabrá que estás allí.
- Böylece herkes bizden olduğunu bilecek.
Así sabrá que estás con nosotros.
Dünya Ascension'u öğrenecek.
¡ El mundo sabrá lo de Ascensión!
Wei'yi sahiden görüp görmediğini sen daha iyi bilirsin.
Usted sabrá muy bien... si realmente vio a Wei o no.
Wei'yi sahiden görüp görmediğini sen daha iyi bilirsin.
Usted sabrá muy bien... si vio a Wei o no.
Lord Narcisse asla bilmeyecek.
Lord Narcisse jamás lo sabrá.
O ne yapılacağını bilir.
Él sabrá qué hacer.
İnsanlar resmen Kralları olduğumu nasıl anlayacaklar?
¿ Cómo sabrá la gente que soy oficialmente el Rey?
En azından insanlar doğruları öğrenecek.
Bueno, al menos la gente sabrá la verdad.
Ve inan bana Vince, herkes senin ispiyoncu olduğunu öğrenir.
Y créeme, Vince... todo el mundo sabrá que eres un chivato.
Ama buraya getirildiyse Holly bulur.
Pero si ella ingresó, Holly lo sabrá.
- Helga asla öğrenmeyecek.
Helga nunca lo sabrá. Ella te quiere.
Benim sayemde tüm Arandelle sırrını öğrenecek.
Antes de que me vaya, todo Arendelle sabrá vuestro secreto.
Bu belgelerde Hawkins'i öldürmeyi bir kez bile aklından geçirmiş biri varsa Abby onu bulacaktır.
Si alguien que haya visto o esté en estos documentos... estuviera pensando en matar en Hawkins... Abby lo sabrá.
O zaman insanlar nasıl-- -
¿ Cómo sabrá la gente que deben tener un buen- -
Konuşursa Samaritan bunu görür.
Si habla, Samaritan lo sabrá.
Ben nefes aldığım sürece hiçbir zaman öğrenemeyecek.
Y nunca lo sabrá, no mientras yo siga respirando.
- Hiçbir kimse bunu bilmeyecek.
Nadie más lo sabrá.
-... bizim hassas olduğumuzu anlar.
- sabrá que somos vulnerables.
- Kimseye söylemem.
Nadie lo sabrá.
Bu şehir için yaptığın şeyi... asla kimse öğrenmeyecek.
Lo que hiciste por esta ciudad... nadie nunca sabrá.
Bu gece birkaç dakikalığına kullanırsak, babanın asla haberi olmaz.
Si lo usamos un par de minutos esta noche, tu padre nunca lo sabrá.
İyi de, anlayacaktır.
Bueno, sí lo sabrá.
Haber sokaklara düştüğünde, Berlin, Hükümetin... kaynaklarını ve zamanını harcayıp aradığı adamın... aslında tüm kişisel hayatı ve iş hayatına ait bilgilere de... sahip olduğunun farkına varacak.
Una vez que se sepa en las calles, Berlín sabrá que el Gobierno de EE.UU. está gastando recursos ilimitados y tiempo buscándote a ti, un hombre que conoce detalles íntimos sobre él y sus asuntos de negocios.
100 kilometre içindeki kimsenin olmaz.
Nadie en cien kilómetros lo sabrá.
O bilir ne yapılacağını.
Sabrá que hacer.
Bir şey söylersen, Abby sana anlattığımı anlar.
Si dices algo Abby sabrá que te lo he dicho yo.
Eminim yerini biliyordur.
Estoy segura de que él sabrá.
Bu silahı yapan Genç Baatar olduğuna göre nasıl alt edileceğini bilen de odur.
¡ Eso es! Baatar Jr. lo construyó, sabrá cómo cargárselo.
Öğrenecek ama o zamana kadar gitmiş olacağız.
Bueno, lo sabrá, pero nos habremos ido con ellos.