Sadakat Çeviri İspanyolca
1,735 parallel translation
Burada sadakat bağışlanmak ve sevgi var.
... perdón amor.
Öyle bir aile düşünün ki, ne sır, ne sadakat testleri ne de gelenek var. Sadece özgürlük, mütekabiliyet ve saygı.
Sólo imaginen a una familia... sin secretos, sin pruebas de lealtad, sin... sin tradiciones, sólo libertad, reciprocidad y respeto.
Jones bana sadakat ile ilgili bir soru sordu.
Jones me preguntó una cosa sobre lealtad.
Sadakat listesi.
Es una lista de lealtad.
Sadakat.
La lealtad.
Eğer sadakat konusunda şüphelerin varsa bunları bilmen gerekir diye düşündüm.
Simplemente pensé que deberías saberlo, en caso de que estuvieras teniendo dudas sobre la lealtad y esas cosas.
Lucia, sadakat yemini ettiği Edgardo'yu seviyor.
Él es Edgardo, y los dos se han jurado fidelidad.
Sadakat damarı basınca Nate'in kovulacağı kimin aklına gelirdi?
¿ Quién hubiera creído que cuando se tratara de lealtad Nate quedaría afuera?
Körü körüne sadakat tehlikelidir, Chloe.
La lealtad ciega puede ser peligrosa, Chloe.
Generallerimden kesin bir sadakat beklerim.
Yo demando absoluta lealtad de mis generales.
Nişanlanmamanız, sadakat sorununu onun evinde kalmanız, kontrol sorununu gösteriyor.
No hay promesa matrimonial : problemas de compromiso. Su casa : problemas de control.
Bu yüzden kendisine sadakat yemini eden kişileri seçti.
Así que escogió de las familias... -... que le habían jurado lealtad.
Sen buna sadakat mi diyorsun?
¿ Llamas a eso fidelidad?
Sadakat!
¡ Lealtad!
" Altın Ordunun vicdanı yoktu, sadakat veya acı hissetmiyordu.
"El Ejército no sentía dolor o remordimiento y no tenía lealtad".
Sonraki birkaç hafta boyunca, Roscuro'ya sadakat, onur, kahramanlık ve cesaretle ilgili bildiği her şeyi anlattı.
Durante las próximas semanas, le contó a Roscuro todo lo que sabía sobre lealtad, honor, caballerosidad y valor.
Sadakat benim için önemlidir.
Sí importa, me importa la lealtad.
Gösterdiği müstesna cesaret, sadakat ve özverili hizmetinden dolayı, Gazilik ve Bronz Yıldızlı Kahramanlık madalyasıyla onurlandırıyoruz.
Honramos su valor excepcional, su lealtad y su abnegado servicio con un Corazón Púrpura y una Estrella de Bronce AL Valor.
Ona sadakat yemini ettim ve bunu tutacağım.
Juré lealtad a él y debo cumplir con mi promesa.
Sadakat ve oğlan bir varis.
Lealtad y un heredero varón.
Michael'in bir sürü özelliği olabilir ama, sadakat onun eksik yanı.
Michael era muchas cosas. Ser fiel no era una de ellas.
Sen ve ben bu yüzden sadakat yemini etmedik mi?
¿ No es por eso que tú y yo firmamos "El contrato de lealtad"?
Düzenimize sadakat ile hizmet ettin ve günü gelince hak ettiğin ödülü alacağından emin olmanı isterim.
Has servido fielmente a nuestra orden y me asegurare de que reciba la justa recompensa cuando llegue el día.
Aşk sadakat dürüstlük ve bağlılık.
Amor, lealtad, honestidad y compromiso.
Sadakat istemiyorum.
No quiero un compromiso.
Seni burada yüzüstü bırakan hükümete karşı bu sadakat neden?
¿ Por qué esta lealtad a un gobierno que le ha jodio?
En azından küçücük bir sadakat.. Sence de haketmiyor muyum?
¿ Un poco de lealtad no era lo mínimo que me merecía?
Biraz olsun sadakatı sence... hiç haketmedim mi?
Un poco de lealtad... ¿ No es eso lo menos que merezco?
O sadakat annemin hükümetini mahvedebilir.
La verdad podría destruir a la administración de mi madre.
Ben fedakarlık ve sadakat gerektiğini anlayabilmiş olduğumu sanmıyorum
No creo haber entendido el sacrificio y el compromiso que requería.
Güven, sadakat.
Confianza, compromiso.
Senin saçma sapan sadakat fikirlerin var ya.
Tienes una idea ingenua de lo que es la lealtad.
Ben sadakat yüzünden seninle kalmadım.
No me que quedado contigo por lealtad.
Seni buraya çağırdım Dan, çünkü sadakat benim için çok değerlidir.
Te invité aquí, Dan, porque aprecio mucho la lealtad.
Bunca yıllık meslek hayatımda bundan büyük sadakat görmedim.
Nunca vi tal devoción en todos mis años de médico. ¡ Vete!
Sadakat ve dürüstlük üzerine kurulu bir ilişkimiz var. - Samantha- -
Tenemos una relación basada en la honestidad e integridad.
İndirim kartı alabilmek için sadakat kartı almalısınız. O bir dümen değil mi?
Necesita una tarjeta de fidelidad para tener descuento.
- O bir sadakat kartı.
Son tarjetas de fidelidad.
Başın dertte! - Sadakat...
Estás en problemas.
Ve hiçbir şey beni, Arayıcı'yı Halkın Sarayının kapılarında kalabalığın önünde Lord Rahl'ın elinden tutup, ölümsüz sevgisi üzerine sadakat yemini ederken görmek kadar mutlu edemez.
Y nada me complacerá más que ver al Buscador, en las puertas del Palacio del Pueblo. Y allí, rodeado de la multitud, tomar la mano de Lord Rahl, y jurarle amor eterno y lealtad.
Böylece Michael, D'Haranları kahraman ilan etti herkes de Rahl'a sadakat yemini etti.
Michael declara a los D'Harans héroes, y todos juran lealtad a Rahl.
D'Haranlar, Darken Rahl'a sadakat yemini etmemin karşılığında tahtı bana bırakmayı kabul ettiler.
A cambio de jurar lealtad a Rahl El Oscuro, los D'Harans acordaron dejarme en el trono.
En azından geçen hafta ona iyilik ve sadakat sunana kadar.
O lo era, hasta la semana pasada cuando me aproveché de la bondad y la lealtad de Dan.
Sadakat bize pahalıya patladı birader.
La lealtad nos costó todo, Brot.
- Aramızdaki sadakat... - Evet. Beş yıl boyunca özgürlüğümüze maloldu.
La lealtad entre tú y yo nos costó nuestra libertad durante 5 años.
Sadakat.
Lealtad.
- Ama sadakat eski dünyanın parçası olmak değil mi?
¿ Pero qué la lealtad no es parte de ser del viejo mundo?
Bağlılık, sadakat...
La policía local de Corpus Christi va a ayudarnos en la búsqueda. ¿ Qué es esto?
Bunun adı sadakat.
Se llama lealtad.
Sadakat.
- Ugh.
Sadakat nerede, adamım?
¿ Dónde está la lealtad?