Saleem Çeviri İspanyolca
92 parallel translation
Konaklayacağınız yere kadar Salem size eşlik edecek.
Saleem te acompañará.
Bir Yahudi Omer Saleem'i vurdu çünkü Saleem'in dükkânını soyacağını fark etti.
El judío mató a Omar Selim porque pensó que Selim iba a asaltar su tienda.
Saleem'in üstünde silah bile yoktu.
Selim ni siquiera portaba un arma.
Abdul, Tariq, Saleem, karşıma geçin size bir bakayım.
Abdul, Tariq, Saleem, dejad que os eche un vistazo.
Çok güzel çiziyorsun, Saleem.
Eso está muy bien, Saleem.
Abdul, Tariq, Maneer, Saleem, Meenah, Sajid, kalkın!
¡ Abdul, Tariq, Maneer, Saleem, Meenah, Sajid, arriba!
Naber Saleem?
¿ Todo bien, Saleem?
Peggy için Saleem'i de getirir misin?
Trae a Saleem para Peggy.
Ayrıca Saleem de benimle çıkacak.
Y a Saleem para meterle mano.
Saleem, niye okul için aldığım takım elbiseni giymiyorsun?
¿ Por qué no llevas el traje que te compré para la universidad?
Saleem, bozukluklarını hazırla.
¡ Saleem, prepara las monedas!
Bunlar kardeşlerim Tariq ve Saleem.
Te presento a mis hermanos, Tariq y Saleem.
Sajid, git bak bakalım Saleem gelmiş mi?
Sajid, ve a ver si Saleem ya ha llegado.
- Ver şunu, Saleem.
- ¡ Dame eso!
Selam, Saleem.
Hola, Saleem.
- Saleem ne güne duruyor?
- ¿ Por qué no envió a Saleem?
- Saleem dün sınırdışı edildi.
- A Saleem lo deportaron ayer.
Selim örgütün geleneksel zırvalarını ezberleyip saymış. Ama annesi ve babasının intikamını almak için öldüğünü söylemiş.
Bueno, Saleem recita la misma retórica de mártir pero dedica su muerte a la venganza de la sangre de sus padres.
1976'da Usame Bin Ladin'in büyük kardeşi Selim Bin Ladin, Bin Ladin ailesinin A.B.D'deki yatırımlarını yönetmesi için Jim Bath adında Teksas'lı birini kiraladı.
En 1976 el hermano mayor de Osama, Saleem Bin Laden contrató un hombre en Texas de nombre Jim Bath para manejar todas las inversiones en los Estados Unidos para la familia Bin Laden.
Hayır, Salim Javed yapmıştı!
- No. Saleem Javed lo hizo.!
Siz Anarkali'yseniz, ben de Salim'im.
Si hubiera sido Anarkali, entonces debe haber sido Saleem.
Ve siz de Salim'diniz.
Y usted se Saleem.
Saleem...
Saleem...
- Bu Al-Saleem.
- Es Al-Saleem.
Ama Balad'da bir hücre evinden bahsediyor. Al-Saleem orada olabilir.
Mencionó una casa segura en el norte, por Balad donde quizá estuvo Al-Saleem.
Burası canlı hedef. Al-Saleem hücresinin bilinen eylem merkezi.
Es un objetivo vivo, la base de una célula de Al-Saleem.
Al-Saleem'in bulmak için bizim kadar hevesli Ürdün istihbaratıyla çalışacaksın.
Te enlazarás con la GID jordana. Se mueren por agarrar a Al-Saleem.
Amman'da büyük bir Al-Saleem hücre evi ve eğitim merkezi keşfettik.
Ahora descubrimos que Al-Saleem tiene una casa segura y célula de entrenamiento en Amman.
Amsterdam'daki patlamayı hiç kimse üstlenmediği için AI Saleem'in işi olduğunu düşünüyoruz.
Como nadie se adjudicó el bombazo de Ámsterdam creemos que fue obra de Al-Saleem.
Al-Saleem'in yeni çekilmiş fotoğrafı.
Es una fotografía reciente de Al-Saleem.
Tanrım. Elinde Al-Saleem'in yeni çekilmiş bir fotoğrafı varmış.
¿ Tenías una foto reciente de Al Saleem?
O ev bizi Al-Saleem'e götürebilirdi.
Esa casa nos podía haber llevado con Al-Saleem.
Yapmamız gereken, Hani'nin işbirliği olsa da olmasa da adamımızı Al-Saleem'in çadırına sokmak.
Lo que necesitamos hacer, con o sin la cooperación de Hani es meter a un hombre en la tienda de Al-Saleem.
- Ama Al-Saleem bunu bilmiyor, değil mi?
- Pero Al-Saleem no lo sabe, ¿ verdad?
- Biz de o zaman, hiçbir sonuç alamadığımız halde bütün dünyada Al-Saleem'in izini süreceğimize en az onunki kadar etkili başka bir terörist operasyonu varmış gibi yapsak nasıl olur?
- ¿ Qué tal si en vez de rastrear a Al-Saleem como ahora, sin ningún resultado hacemos que parezca que hay otra operación terrorista tan efectiva como la suya?
Al-Saleem böyle bir rekabete nasıl tepki verir?
¿ Cómo reaccionaría ante un reto a sus estadísticas?
Tamam, lafı yayarım ama Al-Saleem'in dikkatini çekecek kadar büyük bir şey olmalı.
Bueno, crearé chateo pero tiene que ser algo grande para atraer a Al-Saleem.
Viyana'dan yapılan bir görüşmedeki ses Al-Saleem'e çok benziyordu.
Una voz en particular que llamó desde Viena sonaba a Al-Saleem.
Al-Saleem'e ne kadar yaklaştığına göre mi?
¿ Por cuánto nos acercamos a Al-Saleem?
Peki Al-Saleem nerede?
Bueno. ¿ Y dónde está Al-Saleem?
Bir, gösteriyi Aisha'yı kaçıranlar yönetiyor ki bu durumda Al-Saleem'e yakınlar.
Uno, la gente que tiene a Aisha es de alto nivel es gente de Al-Saleem.
Şimdi Al-Saleem elinizde mi?
Tiene a Al-Saleem en su poder, ¿ verdad?
Saleem'in adamları canını yakmak için çok uğraştı, ama hala iyi durumda.
Saleem puso un mundo de dolor en ella, Pero creo que es viable.
Benim adım Saleem Ulman.
Mi nombre es Saleem Ulman.
Bak Saleem, bu dünyada, bir adamı çılgına çevirip, gözünü karartacak ve damarlarındaki kanın alev almasını sağlayarak, gözünü bile kırpmadan tehlikenin içine bodoslama dalmasını sağlayacak bir tek sebep vardır.
Bueno, Saleem, sólo hay una fuerza en la Tierra que puede destruir los mejores valores de un hombre, poner fuego en sus venas y colocarlo directo en peligro sin tener en cuenta su propio bienestar.
Kuzey Afrika'da Saleem Ulman adında birinin yönettiği bir kamp.
Con la ubicación de un campamento en el norte de África, dirigido por un hombre llamado Saleem Ulman.
Saleem'e yardım götürüyor olmalı.
Podría ser una línea de sumistro para Saleem.
Başka biri daha ölmeden, Saleem Ulman'ın durdurulması lazım.
Saleem Ulman tiene que ser detenido antes de que una persona más muera.
Her şey Saleem ve adamlarının çölde bir yerde direnebilmeleri için.
Todo lo que Saleem y sus hombres necesitan para sobrevivir el algun lugar del desierto.
Ağabeyi Selim, intihar komandosu olarak Hamas'a alınmış.
Su hermano Saleem fue reclutado por Hamas...
İntikam, Saleem.
La venganza, Saleem.