English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Sallanıyor

Sallanıyor Çeviri İspanyolca

626 parallel translation
Dün olduğu gibi bugün de hiç durmaksızın sallanıyor, aynı insani tutkuları, aynı sevinç ve hüzünleri getiriyor.
Hoy, como ayer, siempre meciéndose, siempre trayendo las mismas pasiones humanas, las mismas alegrías y penas.
Dram neredeyse dalların uçlarından sallanıyor gibiydi...
La tragedia casi parecía suspendida de la punta de las ramas...
Bu golf sopası fazla sallanıyor, şaşkaloz.
Este palo está un poco flojo, idiota.
- Neden öyle sallanıyor?
- ¿ Qué lo hace avanzar así?
- Evet efendim. Kiler mi sallanıyor. - Henüz değil.
Sí señor. ¿ Tiembla la bodega?
Ev sallanıyor. Yeter.
Vais a echar la lámpara abajo.
Buraya geldiğimden beri yer ayaklarımın altında sallanıyor.
La tierra tiembla bajo mis pies desde que llegué aquí.
# İp daracağında sallanıyor.
La cuerda pende tensa.
Kalçaları da salıncak gibi sallanıyor.
Y sabe mover bien esas caderas.
Biz şu anda ya sallanıyor ya da Yankiler için savaşıyor olacaktık.
Colgados o luchando por los yankees.
Kafaderin bir Apachenin mızrağında sallanıyor zannettik.
Imaginaba tu cabellera colgando de un tipi Apache en este momento.
Güverte çok sallanıyor.
La pista está mala.
Gerçek bir gül bahçesi, sallanıyor Kuyruklar, kaşınıyor burunlar
Nidos de rosas Rabos coleando y aleteos
Gerçekten dünya sallanıyor, Lordum.
Anda el mundo inestable, milord.
Neden hareket ediyor ve sallanıyor?
¿ Por qué se mueve y se mece?
Sanki bottaymışım gibi.. .. hala herşey sallanıyor.
Todo se mece como si... siguiera en la balsa.
Savaş ya da seviş, ev sallanıyor! Resimler duvardan iniyor!
Enfadada o no la casa temblaba y los cuadros se descolgaban.
Sandık sallanıyor. Geçitte yavaşlasan iyi olur.
La caja se mueve, harás bien en aminorar.
Dostlar, takma dişleriniz sallanıyor mu?
Amigos, ¿ tienen los dientes flojos?
Bu otel sallanıyor'.
Este hotel se está moviendo.
Rüzgarda biraz sallanıyor, ama hala bizi bekliyor.
Se está tambaleando un poco, pero todavía nos espera.
Kayık sallanıyor.
Tambaleo.
Neden burada sallanıyor?
¿ Por qué iba a rondar el fortín?
Palmiye ağaçları rüzgarda hafifçe sallanıyor. Ham papayaların kokusu geliyor. Mavi kıyı gölü, beyaz kum ve altın tenli kızlar.
Palmeras balanceándose en la brisa, el olor a papayas maduras, una laguna azul, la arena blanca, chicas de piel morena.
- Şey, zıplarken anladım ki Buranın zemini sallanıyor.
- Por nada. Solo quería... ponerle sobre aviso, ¿ sabe que aquí corre el riesgo de sufrir una inundación?
Bugünlerde hepimizin başının üstünde kılıç sallanıyor.
En esta época, todos caminamos en el filo de una espada.
Ev çok sallanıyor.
La casa se agita tanto.
- Sen sallanıyor musun?
- Estás ruborizada.
- Sallanıyor mu?
- ¿ Se columpia?
Sarhoş gibi sallanıyor, değil mi?
Es mejor que emborracharse, ¿ no?
Kanunları kendi başına sağlamaya bi'çalış yemin ediyorum sana, dışardaki şu ilmiklerin birinde sallanıyor olursun.
Si tomas la ley en tus manos yo te prometo colgarte de una de esas cuerdas.
Uzakta bir kızın kıçını görüyorsun, bir sağa bir sola sallanıyor.
Tienes 18 años. Es una cálida noche de primavera.
Nasıl da sallanıyor bak! Güzel, sıkı bir kıç. Harika görünüyor!
Tiene un tipo muy bonito ¡ Te gustaría acostarte con ella!
İlk basamağa dikkat. Sallanıyor.
Cuidado con el primer escalón.
Organın düzgün ama bir yeri sallanıyor.
Your organ's working perfectly, but there's a part that's not screwed on.
Kazazedelerden ikisi şu anda boşlukta sallanıyor! Askı dönüp duruyor! Dönüyor!
Dos cuerpos están suspendidos sobre el precipicio infernal y giran, giran, giran.
Allah'a yemin ederim ki, Arthur vücudum sallanıyor, dizlerim titriyor ve kalbim de hasta durumda.
Lo juro por Dios, Arthur estoy temblando y mis rodillas también, mi corazón está enfermo.
Şafak vakti geldiğinde o şişman rahip darağacında sallanıyor olacak.
Ese fraile barrigón estará colgado al amanecer.
Araba sallanıyor.
El coche vibra.
Kırılan lağım boruları deli gibi sallanıyor olmalı.
Las tuberías se habrán agrietado.
Sallanıyor.
Flojo.
Damocles'in kılıcı sallanıyor başımın üstünde
La espada de Damocles Pende sobre mi cabeza
Damokles'in kılıcı sallanıyor başımın üstünde
La espada de Damocles Pende sobre mí
- Evet, ama sallanıyor.
- Pero se tambalea.
- Ağaçlar sallanıyor! Dallar kırılıp kopuyor!
¡ Los arboles se balancean y las ramas se apartan!
Toprak sallanıyor!
¡ La Tierra se mueve!
Taksitlerle ilgili olan kontrat... şimdi ağaçta sallanıyor... ve onu köpeklere atacaklar.
Ella se ha ido, ese contrato sobre los plazos ahora él está colgando del árbol y le echarán a los perros.
Goliath sallanıyor!
¡ Se mueve el Goliath!
Goliath yine sallanıyor.
El Goliath se mueve otra vez.
Damalı bayrak sallanıyor ve Barlini kazandı.
Ahí está la bandera, Barlini gana.
Her şey sallanıyor.
Todo me da vueltas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]