Samir Çeviri İspanyolca
703 parallel translation
- Bu arkadaş Samir, Beyrut rehberiniz.
- Éste es Samir, su guía de Beirut. - Ah, bien.
Samir!
¡ Samir!
Pekala, çocuklar. Bu, Samir.
Muy bien, escuchen, él es Samir.
Samir, Harry'ye birkaç soru soracak.
Samir le hará algunas preguntas a Harry.
Samir kesinlikle birinci sınıftır.
Samir es de primera clase.
Samir, Oturan Boğa gibi derini yüzerim!
¡ Samir, te voy a rapar la cabeza como a Toro Sentado!
İsmi Samir Nazhde. Brooklyn Üniversitesindeki Arap öğrencilerin öğretmeni.
Enseña Árabe en la Secundaria Brooklyn.
Samir Nazdhe...
Samir Nazhde. Mi nombre es Frank Haddad.
Samir için arama iznine ihtiyacımız var.
- Necesitamos una orden de cateo a Samir.
Hey, bu sefer bana bu oyunu oynayabilecek birini bul. Ve Samir için poligraf ayarla.
Encuentra un Juez que colabore conmigo esta vez... y prepara un polígrafo para Samir.
- Hayır. - Hayır mı? INS'yi ara.
Llama a Inmigraciones revisa el estado de Samir.
Samir bir ara benim önemli projelerimden biri olmuştu.
Samir fue un importante proyecto mío un tiempo.
Samir, bana bak.
Samir, mírame. Mírame.
Karşı tarafta yer alabileceği olasılığını hiç düşündün mü?
¿ Haz considerado que quizás él se acueste con el otro bando? ¿ Samir, acostarse con ellos?
Çünkü operasyonda yer aldı. Saddam Hüseyin'i yok etme operasyonunda benim yanımdaydı. Samir iki taraflı oynuyor.
Porque estuvo en la operación desestabilizadora contra Saddam Hussein junto a mí. ¿ Bien?
- Yani bir şey bulamadınız. - Samir'i bulduk.
- ¿ Entonces no tienes nada?
Samir'in onlarla bağlantısı var mı?
- Tengo a Samir. - ¿ Samir tiene contacto con ellos?
Adamın Samir'i merkeze götüreceğim. Kıçına bir poligraf makinesi bağlayacağım. Ve ona seninle ilgili sorular soracağım.
Voy a llevar a tu amigo Samir al centro, y pondré su culo en el polígrafo... y le preguntaré sobre ti.
Samir'i oyuna sürüyoruz. Bu olaylar devam ederken mi?
- Tenemos que usar a Samir.
Buna son verebilirsiniz.
Puedes detener esto, Samir.
İkimizin bir fotoğrafı var Samir. Bu fotoğrafı hatırlıyor musun?
Tengo una foto de nosotros dos, Samir.
Hey, kimse seni yakmayacak tamam mı?
Nadie va a quemarte. ¿ De acuerdo, Samir?
Samir'i güvenli bir yere götüreceğim.
- Llevaré a Samir a algún lugar seguro.
Samir onları şeyhin müritleri arasından çekip çıkarmıştı. Ben de onları kuzeyde eğitmiştim.
Samir reclutaba gente entre los seguidores del Jeque y, los entrenaba en el norte.
Terörist listesindeydiler. Sen de onlara vize temin ettin.
Estaban en la lista de terroristas buscados, entonces tú conseguiste visas, tú y Samir.
Samir bağlantı kurdu, Frank.
Samir hizo contacto, Frank.
Samir... Kur'an öğreticisi.
Samir, el Corán dice...
Samir.
¡ Samir!
- Onu bırak, Samir.
Déjala ir.
Onu bırakırsan yaşarsın.
- ¡ No! - Samir, déjala ir y vivirás.
Hub, buradayım.
- Samir... - Hub, aquí estoy.
Son hücre Samir'miş.
Era Samir. Nosotros lo detuvimos.
" Samir...
" Samir...
- Samir!
- ¡ Samir!
Samir.
Samir.
Samir, esas olayı atlıyorsun.
Samir, ese no es el objetivo.
İlk olarak, Mr. Samir Naga...
Primero, Sr. Samir Naga...
Samir and Michael'ın işine son mu vereceksiniz?
¿ Van a despedir a Samir y a Michael? Sí.
Yani Michael and Samir'i kovup... bana daha çok para mı vereceksiniz?
Entonces van a despedir a Michael y a Samir y me darán más dinero?
Samir ve ben ellerindeki en iyi programcılarız.
Samir y yo somos los mejores programadores que tienen.
Ama Samir tanıyor.
Pero Samir sí.
Samir, burası Amerika.
Samir, esto es América.
Aslında bu işte biraz başarısızlık olasılığı da var, Samir.
Esta cosa es prácticamente infalible, Samir.
Samir?
¿ Samir?
Kalanların sonuncusu.
Su nombre es Samir Nazhde.
Samir.
- Samir.
Samir'in son listesi nedir =
¿ Qué es lo último que sabes de Samir?
Neden Samir'den uyarı gelmedi?
- ¿ Por qué no nos dijo nada Samir?
- Pekala.
- Hablas de Samir.
Hey, Samir, sadece sakin ol tamam mı?
- Samir.
Samir...
Samir.