English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Sanıye

Sanıye Çeviri İspanyolca

621 parallel translation
Sam Vettori'ye yaptığın gibi beni de sindireceğini sanıyorsan, delirmişsin!
Si crees que puedes hacer conmigo como con Sam Vettori, ¡ estás loco!
Albany'ye gittiğini sanıyordum.
¿ Y por qué? Por poseer dinero falso.
Kendisi babanı ve seni İngiltere'ye kaçırmaya çalışan bir İngiliz ajanı.
Es un agente británico que pretende sacarla a usted y a su padre de Alemania.
Cambrai'ye saldırılacak sanırım.
Pasado mañana. Te tocará ser protagonista del avance sobre Camières supongo.
Sanırım Bill Polaski'ye bir düğün hediyesi göndereceğim.
Voy a hacerle regalo de boda a Bill Polasky.
Aziz Roque'ye ne dersiniz?
Puedo ofrecerle un San Roque.
Sanırım şunu güvenle söyleyebilirim ki, Bugandi'ye giden kervan, bundan böyle katil leoparlar tarafından rahatsız edilmeyecek.
Creo que puedo decir con seguridad que el camino a Bugandi no volverá a ser atacado por leopardos en bastante tiempo.
Sanırım, Ernie'ye olanları duymadın?
¿ Supongo que no escuchaste lo que le pasó a Ernie? Oí sobre ello.
İyi kötü kafası çalışan biri olarak bundan çıkardığım sonuç şu kalemle çizilmiş bu hat bizi Fiske'ye götürecek.
Como soy moderadamente listo, puedo sacar una conclusión. Seguimos la línea y encontramos a Fiske.
Yarın şafakta ayin dinlemeye St. Rupe'ye gidilecek.
iremos a misa en San Rupe.
Kardeş Francesco'nun Kardeş Leone'ye mükemmel mutluluğu öğretmesi.
"DE CÓMO SAN FRANCISCO CON FRAY LEÓN, EXPERIMENTARON, LO QUE ES LA PERFECTA ALEGRÍA"
- Sanırım ne düşündüğünü Bobby'ye sormalıyım.
Puedo preguntarle qué le parece.
Steve'ye de piyesin ayın 21'inde görücüye çıkacağını ve ertesi Pazartesi San Francisco trenine bineceğimi telgrafla bildir.
Para Steve, siendo el estreno el 21, saldré hacia San Francisco el lunes 27..
Niye San Felipe'ye gitmiyoruz?
Ve hacia el sur, hazme caso.
San Felipe'ye gidiyoruz.
Ya es tarde.
Sanırım şimdi gidip Johnny'ye bakmalıyım.
Creo que voy a buscar a Johnny.
Laramie'ye döndüğünüzü sanıyordum.
Creía que había vuelto a Laramie.
Eski günlerde Varşova'da Sophie'ye çalışan dokuz adamı varmış.
En los viejos tiempos en Warsaw, Sophie tenía nueve hombres trabajando para ella.
Sanırım bu işleri halletmek ve İngiltere'ye geri dönmek için sabırsızlanıyorsunuz. Başlayalım mı?
Supongo que está ansioso por concluir este asunto y regresar a Inglaterra. ¿ Empezamos?
- Vaat edilen Ülke'ye, sanırım.
- A la tierra prometida, imagino.
Eğer Bay Jorgy'ye temiz bir takım elbise verecek olursan, sanırım insani kibarlık eyleminin zamanı geldi.
Creo que sería una acción humanitaria... darle un traje nuevo al Sr. Jorgy.
Ne Gooper'a, ne Mae'ye, ne de o bağrışan beş maymuna tahammül edemiyorum.
No soporto ni a Gooper ni a Mae, ni a esos cinco monos chillones.
- Bugün San Vittore'ye götürülmüş. Albay Muller refakat etmiş.
- Ha entrado en San Vittore hoy lo acompañaba el coronel Müller.
Geçen gece, dokuz adam San Vittore'ye getirilmiş.
Esta noche han llegado a la cárcel nueve hombres.
Atlı arabayla San Pietro'ya ve Quirinale'ye.
La llevaremos a San Pedro con su séquito.
Paride, artık Fondi'ye gitmemiz lazım sanırım.
Es mejor que sigamos. Michele tiene que estar cerca.
Matilde'ye yazıp ona tüm gerçekleri anlatmamızın vakti geldi sanırım.
Deberíamos decirla la verdad a Matilde, mejor irle diciendo cada cosa.
Ama profesör, sanırım sizi İngiltere'ye getiren şey bir şüpheden daha büyük bir şey?
Con seguridad es algo más que sólo una duda lo que lo trajo Inglaterra.
İngiltere'ye kaçtığı sanılıyor. "
Doctor en Física. Presumiblemente huyó a Inglaterra. "
Aziz Giovanni'ye mi gidiyoruz?
¿ Al de San Giovanni? ¡ Qué golpe!
Sanırım bunun için Maurice'ye teşekkür etmeliyim.
Bien, supongo que esto debemos agradecérselo a Maurice.
Caroline'ye göz kulak olduğunu sanıyordum!
Creí que cuidabas a Caroline.
Mayıs'ta 2 kez Cenevre'ye 6 kez de San Ravi'ye gitmiş.
Dos viajes a Ginebra en Mayo, y seis desde nuestro robo.
Sanırım o dönemde o bölgede olmayı ayarlayabiliriz. Eğer Fabrini'ye şahsen teşekkür etmek istersen.
Creo que podemos arreglarnos para estar cerca en ese momento por si quería agradecérselo a los fabrini personalmente.
St. Pooves'da biz A.N.T'ye inanıyoruz. Aktif Nekahet Teknikleri.
Aquí, en San Moñas, creemos en las TAR... técnicas activas de recuperación.
General, bunu Manila, Kanal Bölgesi ve San Francisco'ya gönderdim fakat Hawaii'ye direkt bağlantı kanalı devre dışı.
He enviado esto a Manila, al canal y a San Francisco, pero la línea de Hawai no funciona.
Sanığın arkadaşları, isyanında Bobby'ye katılmak için her biri kendi bildiği şekilde ya da kendince kanun karşıtı bir yol benimsemeli.
Cuando los otros coacusados... deben adoptar cada uno a su manera... medios antilegalistas, entre comillas... para unirse a la revuelta que ya ha empezado Bobby.
- Şu yuları sıkılaştır. - Sinyor, San Felipe'ye gitmem gerek.
Tengo que ir a San Felipe.
San Francisco California'dan İngitere'ye gidiyorum.
Estoy viajando... de San Francisco hacia Inglaterra... en el "California Flyer".
Sana yardım etmek istiyorum ve Bay Togashi'ye olan borcumu ödemek. Ama bu sizin için yetersiz olur.
Quiero ayudarla y pagar la deuda que tengo con Togashi san, pero debo pedirle que me excuse de esto.
Togashi san, ölmeden önce, görünen o ki Ochi'ye anlattı.
Togashi san, antes de morir, aparentemente le dijo a Ochi,
Tony'ye kim yardım ettiyse, sanırım, ve şu anda o kişi bütün fidye parasını almış bulunuyor.
No, debe de haber sido el que ayudó a Tony y, ahora, esa persona tiene el dinero del rescate.
Bunları yaparak onu Philly'ye kaçırtacağını, bizim ile Jessica'nın Hawaii'de gitar çalacağımızı sanıyorsan, unut!
Estamos cerca. Si crees que lo espantarás a Filadelfia con esta escena... y queJessica, tú yo tocaremos el ukelele en la arena, olvídalo.
- Bayan Lillie'ye saygım sonsuz ancak... Sanırım bunu anlardı, evet, çok beğendim.
Con el debido respeto a la Srta. Lillie, creo que ella lo entendería, sí, me gusta mucho.
Daha sonra! St. Louis'ye gidelim, çabuk!
Adelante, a San Luis de los Inválidos.
Ama ahırda çalışan çocuklardan biri Nelly'ye onu aldığını söylemiş. Doolan'ın çiftliğindeymiş ve seyis Mick onu çalıştırıyormuş.
Pues uno de los mozos le dijo a Nelly que ya lo habías comprado... y que Mick, el de la granja de Doolan, lo estaba domando.
Kampta bir sürü sürpriz Bernie'ye geldiğinizde, sanırsınız cennettesiniz.
Cuando estás en el campamento de Bernie Creeras estar en el cielo.
Manistee'ye anneni görmeye gideceğinizi sanıyordum.
Creía que ibas a ir a Manistee a ver a tu madre.
Freienwalde'ye gideceğimizi sanıyordum. Orası çok güzeldir.
Pensé en Freienwalde porque es muy bonito aquello.
San Quentin'de onu Thorazine'ye boğmak zorunda kaldılar.
Le tuvieron que dar Thorazine en San Quentin.
Sanırım Skokie'ye geçti.
No lo sé. Creo que encontró un trabajo en Skokie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]