English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Sentido

Sentido Çeviri İspanyolca

44,949 parallel translation
Hayatım çok manasız.
Mi vida no tiene sentido.
Alış verişi seviyor, mantıklı.
Bueno, le encanta comprar, tiene sentido.
Bu yüzden de benliğinde muhteşem biri olduğuna dair düşüncelerin tohumları atılmıştı.
En su mente se había plantado la semilla de que, en cierto sentido, era un ser extraordinario.
Yani bu anlamda her zaman güvenilir değillerdi.
Así que no siempre eran dignos de confianza en ese sentido.
Bu kişilerin kendilerini yalnız hissettiklerini düşünebiliriz.
Uno puede suponer que se habrán sentido muy aislados.
Hiç mantıklı gelmiyor.
No tiene sentido.
Anlattığı hiçbir şey mantıklı gelmiyor.
Nada de lo que dice tiene sentido.
Şimdi inkar etmenin bir anlamı var mı?
¿ Tiene sentido negarlo ahora?
Bu mantıklı kılan tek açıklama.
Es la única explicación que tiene sentido.
Ve, bir bakıma kaygısının kökü buydu.
Y, en cierto sentido, esa era el origen de su ansiedad.
Bu da anlam ifade etmiyor.
Eso tampoco tiene ningún sentido.
Mantıklı.
Tiene sentido.
Harika bir hisim var.
Tengo como un sexto sentido para el peligro.
Sensiz yaşamamın ne anlamı olacak?
¿ Qué sentido tendría vivir sin ti?
Bu adamlar her açıdan ihtiyar dostlardı.
Estos tipos eran viejos compinches en todo sentido.
Zaman geçtikçe çetenin hissettiği gerilimi hayal edebilirsiniz.
Pueden imaginar la tensión que debe haber sentido la pandilla... a medida que transcurría el tiempo.
Fidye mantıklıydı.
El rescate tenía sentido.
Bu mantıklı değildi.
Esto no tiene sentido.
Mantıklı.
Eso tiene sentido.
Arkadaşlarımın pek samimi geçmiş olsun dilekleriyle, resimleri gözüme sokmaları da en zor kısmı değildi.
Ni que mis amigos me plantaran las fotos en la cara y me dieran su más sentido pésame.
İkiniz de hayatımdan alındığınızdan beri... bana hiç kimse sevildiğimi bu adam kadar hissettirmedi.
Desde que me quedé sin ustedes nunca me había sentido tan querido como por este hombre.
Bu dünyada hiçbir şey mantıklı değil!
¡ Nada en este mundo tiene sentido!
Kuralların matematikten daha mantıksız, ki birkaç saate matematik dersim var.
Tiene menos sentido que el álgebra.
Et torbaları... hiç espri anlayışınız yok.
Bolsas de carne sin sentido del humor.
Hiç mantıklı olmayan bir şey şimdi neden bu kadar mantıklı?
¿ Por qué un sinsentido ahora tiene tanto sentido?
Anlamı...
El sentido es...
Anlamı...
El sentido...
Çünkü duyularımız, sağduyumuz da dâhil olmak üzere evriliyor.
Porque nuestros sentidos, entre ellos el sentido común, evolucionan.
Hayatım boyunca şu an çektiğim kadar acı çekmedim.
En toda mi vida nunca había sentido tanto dolor como ahora.
İkimizin de ölmesi bir işe yaramaz.
No tiene sentido que muramos los dos.
Hangi sadece herhangi bir anlam ifade etmiyor.
Lo cual no tiene ningún sentido.
It hiçbir anlamı, maksimum yapar.
No tiene ningún sentido, Max.
Daha önce hissettiğim hiçbir şeyi sevmem ama yine de... tanıdık.
Nunca había sentido nada igual, pero también era muy... familiar.
Hiç mantıklı değil.
No le veo el sentido.
Hepsi kirliyken kasabadaki tek temiz kişi olmanın ne anlamı var ki?
¿ Qué sentido tiene ser el único limpio en una ciudad completamente sucia?
- Mantıklı.
- Eso tiene sentido.
Burnum çok iyi koku alır.
Mi sentido del olfato es mi fuerte.
Hep böyle iyi bir çocuktu.
Siempre era bueno en ese sentido.
Açıkçası söylediklerinin hiçbiri mantıklı değildi.
Nada de lo que dijiste tiene sentido.
Hiç faydası yok.
¿ Lo entiendes? No tiene sentido.
Anlamsız mı demek?
¿ Significa sin sentido?
Tek yön giriş, tek yön çıkış. Anlatabiliyor muyum?
En un sentido, o en el otro, ¿ se entiende?
Tüm bunların bir sebebi var mı?
¿ Todo esto tiene algún sentido?
Bazen hayattan anlam çıkarmaya çalışmanın abesle iştigal etmek olduğunu düşünüyorum.
A veces pensaba que buscarle el sentido a la vida podía ser una pérdida de tiempo.
Ama Ethan yanımda değilse burada olma amacım neydi?
Pero si no hay Ethan ¿ qué sentido tiene que yo esté aquí?
Belki de buradaki amaç, maksat aramamaktı.
Tal vez no debería buscarle un sentido.
Hiç mantıklı değil.
No tiene ningún sentido.
- Bu saçmalık.
- Eso no tiene sentido.
Nedenlerinden biri Hep rahatsız hissettim TV'ye çıkma ve hikayemi anlatma ihtimali hakkında
Bueno, una de las razones es que siempre me he sentido incómodo acerca de la posibilidad de ir en la televisión y contar mi historia es que no sé si soy un personaje simpático.
Tanrı aşkına acaba kesintisiz üç cümleyi kurabilir misin ben de önümüzdeki iki saatin kör hayatımı daha çekilir mi kılacağını yoksa kulaklarıma işkence mi edeceğini anlamaya çalışıyorum.
Por el amor de Dios podrías conectar tres oraciones juntas. Así que tendré un cierto sentido de sí o no. Las dos horas siguientes de mi vida sombría y ciega.
- Doğru.
Eso tiene sentido.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]