Sinir Çeviri İspanyolca
9,865 parallel translation
Teyzem sinir edici biridir fakat iyi bir aşçıdır.
Mi tía es irritante pero es una buena cocinera.
Hayır, sinir yolları bilinci zarar görmemiş.
No, su secuencia neurológica, su consciencia, estaba intacta.
Sinir krizi geçirdiğini söylemişti.
Ella dijo que él tuvo una crisis nerviosa.
Sinir krizi geçiriyordu.
Estaba teniendo un ataque de nervios.
Komşum sinir krizi geçiriyor.
Mi vecino está teniendo una crisis nerviosa.
Sinir uçlarıma kadar hissettim.
Podía sentirlo en mis terminaciones nerviosas.
John hep onu sinir ederdi.
Entonces, ¿ qué vas a hacer?
Evet. Beni sinir ediyorsun.
Sí.
Tümörleri küçültmüşler fakat ses telleri en ufak bir fısıltıyla bile merkezî sinir sistemini tetikleyerek ani katatoniye sebep oluyor.
Redujeron los tumores, pero le dejaron con una voz que afecta al sistema nervioso central, e induce catatonia inmediata con el mínimo susurro.
Belki de sinir oyunu benim için iyi bir fikir değil.
- Sí. Tal vez un juego de nervios no es la mejor idea para mi.
DNA'sındaki kırmızı şeyler Dr. Death'i sinir küpü yaptı.
Una mierda roja que ha aparecido en su ADN tiene como loco al Dr. Death.
Yani Sharon sinir krizi geçirdiğinde buradaydın.
Así que estuviste aquí cuando Sharon tuvo esa crisis nerviosa.
Bak, bunun senin için sinir bozucu olduğunu biliyorum
Sé que esto debe de angustiarte...
O kadar sinir oluyorum ki pörsük aletimin öfkesini kadınlardan çıkarıyorum.
Tan amargo, que no se lo puedo hacer a una mujer.
Hep böyle sinir bozucu mudur?
- "SIEMPRE ES TAL MOLESTO?"
Case? Beni artık sinir etmeye başladı.
Me estas empezando a enfurecer.
Görünüşe göre Jane bu hanımların kalplerini çaldıkça, Alexis daha da sinir oluyor.
Parece que cuanto Jane más adora a estas damas, más irritado se vuelve Alexis.
Annen sinir çöküntüsünü tamamlamadan gidelim.
Vamos a volver antes de que tu madre tenga un colapso nervioso.
Sinir bozucu varlık!
De ser. ¡ Molesto!
Sinir bağlantısı er ya da geç bizi ona götürecek.
El enlace neuronal nos llevará a él tarde o temprano.
Haberin olsun, adamım ele avuca sığmayan, sinir bozucu bir tiptir.
Para tu información, mi chico es algo estúpido, irritante.
Grady'nin şanı, övgüyü alması sinir bozucu olmalı.
Debió ser frustrante, que Grady se llevara toda la gloria. Bueno...
- Evet, onu nasıl sinir edeceğimi biliyorum.
- Sí, sé cómo hacerlo enojar.
Kevin doğduğunda dejeneratif sinir hastalığına sahipti.
Kevin nació con una enfermedad neurológica degenerativa.
Her normal çocuk gibi, sinir nöbeti geçirdim.
Tuve una rabieta, como un niño normal.
Ancak 10 yaşında ki bir çocuk bu denli sinir bozucu olabilir!
Si, y tú también. ¡ Sólo un niño de diez años podría ser tan molesto!
Şu an bir sinir ağıyla bağlanmış durumdayız.
Ahora estamos conectados a una red neuronal.
İmgeler rastgele sinir hücreleri arasından üstünkörü seçilir ve böyle görünürdü.
Las imágenes eran captadas a ciegas de masas aleatorias de neuronas, y se veían así.
- Pekâlâ, önce rahatlaman lazım çünkü sinir sadece kalbin üstüne biraz daha baskı yapar.
Tienes que tratar de relajarte porque solo vas a poner estrés de más en tu corazón.
Bu olayin dogada olmasini saglayabilirsek bu bocek vampirlerin merkezi sinir sistemini yok eder.
Si podemos lograr que esto suceda en la naturaleza, entonces este microbio puede arrasar con el sistema nervioso central de los vampiros.
Ve öyle yapınca cidden çok sinir oluyorum.
Y me molestas mucho cuando haces eso.
Her bir sinir can çekişecek.
todo el nervio de la agonía.
sana eve dönmekten bahsedince, bu sinir hastalıkları kliniği için anlaşılması gereken bir kod du değil mi?
Así que, cuando te dijo que volvieras a casa, en realidad hablaba de internarte en otro hospital psiquiátrico, ¿ no?
Ağzı bozuk, sinir bozucu.
Abusivo, abrasivo...
- * Bitten ve vebadan betersin * - * Doğruyu söylemek gerekirse * * Küf gibi büyüyorsun içimde * * Sinir bozucu da olsan *
- * Peor que los piojos o la peste * - * Pero a decir verdad * * crecéis en mí como moho * * Y a pesar de que seáis tan molesta *
Affedersiniz ama sinir bozucuydu.
Lo siento, era molesto.
Çok sinir bozucuydu.
Muy molesto.
Kasları ve ligamenti geçtikten sonra sinir köklerine ulaşıp sinirlere baskı yapan kemiği çıkartacağız.
Cuando apartemos el músculo y el ligamento podremos exponer el nervio raíz y extirpar el hueso que lo está presionando.
Bu sinir bozucu kurallarla başa çıkabilirim.
Sé cómo torear estas incómodas reglas.
Sinir hasarı, pıhtılaşma, uzvun kaybı, muhtemel ölüm.
Daños en el nervio, coágulos de sangre, pérdida de conciencia, posible muerte.
Çok sinir bozucu.
Es muy frustrante.
Tabi Zoey inanilmaz bir utanc ve sinir hissediyor.
Solo que Zoey está experimentando una humillación aplastante y rabia.
Bazen kanın sinir ve hırsla dolar
Eso pasa cuando te da miedo que tu sangre se caliente demasiado, por ira o por pasión.
Bak Phil, biliyorum kapı konusunda zaman zaman sinir bozucu olabiliyorum ama bunun yardımı olur diye düşündüm.
Mira, Phil, Sé que puede ser un trabajo molesto arreglar la puerta, pero pensé que esto podría ayudar.
Karım sadece insanları sinir etmek için giydiğimi söyler.
Mi esposa piensa que con esta bufanda busco provocar la exasperación.
Sinir bozucu.
Eso es frustrante.
Aşırı sinir bozucusun var ya.
Amigo, eres tan molesto.
- Sinir testi falan yaptır...
¿ Le hiciste un examen neurológico o...?
Tüm gün kaçıp rutin sinir krizleri geçirmezdim.
Podía escapar el día entero y no tener crisis de adolescente
Beyin yansıtması sinir ve dolaşım sistemi'nin tam daldırılmasını gerektirir.
La proyección cerebral requiere una inmersión total tanto del sistema circulatorio como del nervioso.
- RAFAEL'İN SİNİR OLMA SEVİYESİ :
80º - ¿ Entonces?