Siz karışmayın Çeviri İspanyolca
77 parallel translation
Siz karışmayın. Size zarar vermek istemiyoruz.
No interfiera, no queremos hacerle daño.
Siz karışmayın!
¡ No se meta!
- Siz karışmayın Mösyö.
- No se entremeta.
Siz karışmayın Bay Glasisch, bize bırakın.
Déjanos hacerlo a nuestra manera, Sr. Glasisch.
O benim kardeşim. Siz karışmayın.
¡ Échalo fuera de aquí, esta no es su casa!
- Lütfen siz karışmayın.
- Por favor, no se meta.
- Bayım, siz karışmayın.
- Señor, esto no va con usted.
Siz karışmayın.
Manténgase al margen.
Siz karışmayın.
No se meta, señor Will.
- Siz karışmayın.
- Métete en lo tuyo.
Bayan, siz karışmayın tamam mı?
- ¡ Sal de mi casa! ¡ Escúchame...! No te metas, Mum.
- Siz karışmayın.
Aléjate de esto.
Siz karışmayın!
Quédese al margen!
- Siz karışmayın.
- Métete en tus asuntos.
Siz karışmayın!
¡ Aleja tus manos de el!
- Siz karışmayın Bayan. - Durun!
- Usted a lo suyo, Señora.
Polis vardır. Siz karışmayın.
La policía entrará en esto.
- Siz karışmayın, lütfen.
- Manténgase al margen.
Susun, siz karışmayın.
¡ chicos, no se metan en esto!
- Siz karışmayın. Gidin arabada bekleyin.
Deja de interferir!
siz karışmayın!
¡ Aleja tus manos de el!
Siz karışmayın!
¡ Atrás, señor!
Lütfen Bayan Maple 412 siz karışmayın.
Por favor, Sra. Maples # 412, no se meta en esto.
Millet, siz karışmayın!
¡ Escuchen todos! No ataquen.
Siz karışmayın.
No se metan.
Siz karışmayın ben hallederim.
Aguarden. Yo me encargo de esto.
- Kesin şunu! - Siz karışmayın!
- ¡ Dejad de pelear!
Yanlış seçim yaptınız, aptallar! Siz karışmayın.
¡ Mala elección, capullos!
- Siz karışmayın.
- Tú no te metas.
Siz karışmayın
No se metan en esto.
Siz karışmayın at-adamlar.
No tienes nada que hacer aquí.
- Karışmayın siz!
- ¡ Quédense donde están!
Siz bu işe karışmayın! Devam edin.
- Los demás no os metáis en esto.
Siz bu konuya karışmayın.
Será mejor que no se meta en esto.
Siz buna karışmayın!
¡ No se metan en esto!
Siz bize karışmayın, biz de size karışmayalım.
No interfieran en los nuestros y nosotros no interferiremos en los suyos.
- Siz buna karışmayın.
Coronel, el perro se está recuperando.
Siz işime karışmayın yeter.
Si quiere servir para algo, déjeme en paz.
- Siz bu işe karışmayın. - Peki Nico.
No se metan en líos, ¿ de acuerdo?
- Hey, siz işime... - Karışmayın!
Porqué, tu... ¡ no interfieras!
Siz X-Men'ler bu işe karışmayın!
X-Men, ¡ mejor no se involucren en esto!
Takkelerinizi takmanıza izin veriyorum, siz de adamlarımın miğferlerine karışmayın!
Autorizo pues a los deportados a llevar kippas. Y mis hombres no se quitan los cascos.
Siz karışmayın.
Quédate fuera.
Siz ikiniz bu sefer işe karışmayıp geriden izleyin. Chidduck adını daha fazla küçük düşürmeyin.
y usted, uh, gemelos... quédense aquí y avisen al Señor Chidduck en caso que haya un contingente.
Siz bu işe karışmayın Bayan Richman.
¡ Podría no meterse en esto, Sra. Richmond! ¡ Tenemos que volver allá arriba!
- Siz bu işe karışmayın.
- Apártate.
Siz karışmayın.
- Ahora nadie hablará.
- Siz bu işe karışmayın!
¡ Putos policías!
Siz yardakçılar bu işe karışmayın!
¡ Ustedes tarados quédense afuera de esto!
Siz bu işe karışmayın.
Usted quédese al margen.
Siz buna karışmayın.
Tú mantente fuera de esto.