Sumo Çeviri İspanyolca
918 parallel translation
Sumo epey gergin olduğunu söyledi.
Seung Mo me dijo que está muy nerviosa por eso.
Şehnâmeci... savaşçı ozan, Bel'in Yüksek Rahibi'nin şair vekili.
La Rapsoda, un cantante guerrero, poeta, agente del sumo sacerdote de Bel.
Bel'in hoşgörüsüz Yüksek Rahibi, rakip tanrıların tahta oturuşunda Babil'deki kendi gücünün kayboluşunu görür.
El intolerante Sumo Sacerdote de Bel, ve en la coronación de Ishtar la pérdida de sus poderes religiosos.
Babil'de, Bel'in Yüksek Rahibi halkın biat etmesini ister.
En Babilonia. El Sumo Sacerdote de Bel busca un homenaje público.
Yüksek rahip aşağı, Cyrus'a satmak için uğraştığı şehre bakar.
El Sumo Sacerdote, mira desdeñoso a la ciudad que busca traicionar para Cyrus.
Yüksek Rahip, amacın alçaklığından bihaber Şehnâmeci'ye, Cyrus'a gitmek üzere arabaları büyük kapıya getirmesini emreder.
La Rapsoda, sin darse cuenta de este miserable propósito, es ordenado por el Sumo Sacerdote, de que ponga carros en la gran puerta, para un viaje a Cyrus.
" Kutsal Rahip, birçok gayretten sonra O-Take-San'ı buldum.
" Sumo Sacerdote, tras muchos esfuerzos, encontré a Oh Take-San.
"İnsan ruhu için" asla "yoktur, olsa olsa," henüz değil " vardır.
Para el espíritu humano no existe el NUNCA ; a lo sumo un TODAVÍA NO.
" Yerime gelecek olan kişi daha az saygı gösterecektir.
¡ A lo sumo, un compañero de viaje con menos escrúpulos!
Üç, dört, beş altın saat, tüm ayda getirebildiklerin.
Tres, cuatro, cinco relojes de oro al mes a lo sumo.
"Karnak'taki Güneş Tapınağı'nın Başrahibi."
"Sumo sacerdote del Templo del Sol en Karnak".
Bu parçanın kopyalandığı parşömen, Başrahip Imhotep'in mumyasıyla birlikte on yıl önce çalınmıştı.
El pergamino de donde procede fue robado hace diez años, junto con la momia del sumo sacerdote Imhotep.
Vay be, toplasam sinyal bekleyerek yıllar geçirmişimdir.
Cielo santo, si sumo todo, debo haber pasado años esperando las señales.
Duyduğumuz kadarıyla kaçmış gitmiş.
- ¿ Quién eres tú? - Soy luchadora de sumo.
Ama cidden saçmalık. Her şeyi işliyorum, ama hiç toplamıyorum.
Anoto cosas, pero nunca las sumo.
Ekipmanlarımız hakkında bilmek istediğiniz birşey olursa size açıklamaktan memnuniyet duyarım.
Todo lo que necesite saber-- - acerca de nuestro equipo-- - tendré sumo gusto en explicárselo.
Bir ya da iki ay, en fazla bir sene zamanım var.
En un mes o dos. Un año a lo sumo.
En geç bir saat sonra söyleyeceğim size ; nerede pusu kuracağınızı,... tam sırasını kollayıp nasıl davranacığınızı. Bu akşam bitmeli bu iş.
A lo sumo, en una hora os diré el lugar donde debéis apostaros y el mejor plan respecto a tiempo y ocasión.
Fatihleri kendini bir tanrı olarak takdir etmiş yasak olarak ilan ettiği bir adadaki tapınakta ikamet etmiş dileklerini ise insanlara Başrahip adını verdiği bir destekçisi aracılığıyla tercüme etmiş.
Su conquistador se proclamó dios, vivió en un templo en una isla, que declaró prohibida, y transmitió su voluntad al pueblo... a través de un secuaz a quien nombró sumo sacerdote.
Bu Başrahip hokus-pokus yaparken o da "tanrı Balu" yu canlıymış gibi hareket ettirir.
Gracias a la falsa magia de este sumo sacerdote, hace que el dios Balu se mueva... como si estuviera vivo.
İnsanlar Başrahip'lerinin bu büyüsüne inanırlar.
El pueblo cree en la magia de su sumo sacerdote.
Başrahip Palanth bizi çağırıyor.
El sumo sacerdote, Palanth, nos ha convocado.
Belki de sadece Başrahip kötü.
Quizás Sólo lo sea el sumo sacerdote.
Başrahip iblis.
Sumo sacerdote malvado.
Sen de o okulun en yüksek hocasısın.
Y tú, Martin, eres el sumo sacerdote.
Elden bir şey gelmiyordu ve doktor en fazla bir ay yaşayabileceğini söyledi.
Poco se podía hacer... y el médico le dió un mes, a lo sumo, de vida.
İnanılmaz. İki yıldan fazla yemezdi.
A lo sumo le habrían dado dos años.
Bu, çok değerli ve dikkatle korunmalı.
Es de tremendo valor y debe ser tenido bajo sumo cuidado.
Eğer Forsythe girerse, anlaşmaya ben de varım.
Si Forsythe está de nuestro lado, yo me sumo al negocio.
Ve yerde kargaşa...
Con sumo cuidado. Abajo en la tierra, el caos.
Buraya ilk geldiğimde, 30 bilemedin 60 gün kalırım diye düşünmüştüm.
Cuando llegué aquí pensé que no me quedaría más de un mes, dos a lo sumo.
Sanırım iki hafta, en fazla üç.
En otras dos semanas, creo. Tres a lo sumo.
Güvenliğiniz bizim için hayati önem taşıyor.
Su seguridad personal nos interesa en sumo grado.
O halde başrahipten başdanışmana özel bir mektup yazmasını isteyeyim.
Bien, le pediré al sumo sacerdote que te escriba una carta de presentación para el gobernador.
Ben, Mısır'ın Başrahibi Hamar Mısır'ın Hükümdarı, Khufu Hanedanlığı'na ait bir günlük tutuyorum.
Yo, Hamar, sumo sacerdote de Egipto estoy componiendo la crónica del reinado de Khufu, Señor de Egipto.
Selamlar, başrahibim.
Te saludo, Sumo Sacerdote.
Teşekkür ederim, başrahibim.
Gracias, Sumo Sacerdote.
- Başrahip sizin de gelip...
- El Sumo Sacerdote pide que regreses...
- Selamlar başrahibim.
- Saludos, Sumo Sacerdote. - Saludos, Capitán.
Baş rahibim, husumetinizin ve kininizin fazlasıyla farkındayım.
Sumo Sacerdote, soy muy consciente de tu hostilidad y enemistad.
Başrahibim, dün Senta bana cevaplayamadığım bir soru sordu.
Sumo Sacerdote, ayer Senta me hizo una pregunta que no supe responder.
Bas papaz tanrilarin bile kavga ettiklerini söylüyor.
El sumo sacerdote dice que incluso los dioses luchan entre ellos.
Babam kral, büyük reis, amcam adanın büyük din adamı.
Mi padre rey, gran jefe. Mi tío, sumo sacerdote de islas.
Tutuklanmanız için en ufak bir neden olmayacak şekilde dikkatle plan yaptım.
He preparado todo con sumo cuidado... y no existe ni la más mínima posibilidad de que lo arresten.
En fazla üç gün!
Tres días a lo sumo.
- En fazla.
- A lo sumo.
Sumo güreşleri başladı değil mi?
- ¿ Es la temporada de sumo?
Durmadan güreş seyrediyorlar, ama onlara bir faydası yok.
Ver sumo todo el día está bien pero nunca aprenderán algo bueno allí.
Güreşler nasıldı?
¿ Qué tal el sumo?
Son derece gözü pek olmuştum.
" Me había vuelto audaz en sumo grado.
Bu adresi özenle seçtim.
Elegí esta dirección con sumo cuidado.