English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Sığınak

Sığınak Çeviri İspanyolca

1,713 parallel translation
Ancak, Sığınak'ın içindeki bir müttefikle...
Sin embargo, aliándonos... dentro del Santuario...
O Sığınak'ın içinde çok nadir bir kertenkele türü bulunuyor.
En el interior de aquel refugio hay una rara especie de lagartija.
Onu hemen Sığınak'a geri götürmeliyiz.
Debemos de llevarlo rapidamente al Santuario.
Sığınak'ın önceki bölümlerinde :
Anteriormente en Sanctuary...
Sığınak şebekesinin tamamen yok edilmesi.
La completa destrucción de la red de Santuarios.
Hemen tüm küresel Sığınak şebekesini bizim ellerimize teslim et.
Poner la totalidad de la red global de santuarios en nuestras manos inmediatamente.
Tüm Sığınak şebekesini kontrolleri altına almak istiyorlar...
Quieren toda la red de Santuarios...
Henry Foss tüm Sığınak'larınızdaki meslektaşlarıyla beraber çalışıyor.
Henry Foss está trabajando con sus homólogos en todos los Santuarios.
Bu arada, hangi Sığınak'ların Cabal'ın sıradaki hedefi olabileceğini bulmaya çalışıyoruz.
Mientras tanto intentemos averiguar cuál Santuario será el próximo objetivo de la Secta.
Tokyo saldırısında Sığınak'ın başı, ayrıca başka önemli çalışanlar hedef alınmış.
El líder del Santuario, así como otro personal clave fueron el objetivo del ataque de Tokio.
Bahse varım Magnus Jr. kendisini ve ucube dostlarını dünyadaki tüm Sığınak'lara sokmak için gereken tüm kodları, taslakları ve protokolleri biliyordur, değil mi?
Y apuesto que Magnus Junior tiene los códigos esquemas y protocolos para entrar con sus fenómenos en todos los Santuarios del mundo, ¿ cierto?
Yani bizi tecrit etmek istiyorlar. Büyük hedefin beşinden girmeden önce, bizim birbirimiz arasındaki bağlantıyı kesip diğer Sığınak'ların işini bitirecekler.
Así que quieren aislarnos separarnos de los demás eliminar todos los otros Santuarios antes de ir por la Joya de la Corona.
Bu Sığınak en ağır şekilde kuvvetlendirilmiş olanı.
Este Santuario es el más fortificado.
Ama diğer Sığınak'lara ne olduğunu duydun.
Pero ya oíste lo que ocurrió con los demás santuarios.
Buradaki durum hiç Sığınak'a uygun olmayan bir hale gelecek.
Las cosas no se van a poner muy de santuario por aquí.
Nikola, sana hiç babamın niye onca yıl önce Sığınak şebekesini kurduğunu anlatmış mıydım?
Nikola, ¿ alguna vez te conté por qué mi padre creó la red de santuarios hace tanto tiempo?
Sığınak bilim yüzünden değil, daha çok ihtiyaç yüzünden kuruldu.
El Santuario se creó más por la necesidad que por la ciencia.
Pekin Sığınak'taki tamirat marta bitmiş olur.
La reparación del Santuario de Pekín se terminará en marzo.
Moskova ve Londra Sığınak'larının açılmasına ne kadar var?
¿ Y cuanto falta para la reapertura de los Santuarios de Moscú y Londres?
Sığınak şebekesi hayatta kaldı.
La red del Santuario sobrevivió.
Ark Fong Li, Pekin Sığınak'ının başı. Kate Freelander ile tanışın, profesyonel bir baş belası, ben de kendisinin gittiğine inanıyordum.
Ark-Fong Li, jefe del Santuario de Pekín, le presento a Kate Freelander, dolor de trasero profesional, que creo que ya se iba.
Benim hükümlerin yüzünden az kala tüm Sığınak şebekesini kaybediyorduk.
Perdimos casi toda la red del Santuario, debido a mis decisiones.
Şey, onun öylece alanın içinde sektiği Sığınak'ın içinde bir yerde yeniden maddeleştiği anlamına gelebilir.
Bueno, que simplemente rebotó dentro del propio campo rematerializándose en algún lugar dentro del santuario.
Tek yapmamız gereken Ashley'nin DNA'sının unsurlarını Sığınak'ın içinde aramak.
Todo lo que tenemos que hacer es buscar partes del ADN de Ashley dentro del Santuario.
Sığınak'ta bir hafta boyunca çalışan bir çalışma ekibimiz vardı ve kimse bir vücuda bile benzeyen hiçbir şey bulamadı.
Tuvimos un equipo de trabajo en el Santuario una semana y nadie encontró nada que pueda ser interpretado como un cuerpo.
Bambu satıcısı ve yürüyen dev halı Sığınak'ı yönetiyorlar ve ben hemen yanı başındayım, sağlıklı, istekli ve yapabilir.
El vendedor de bambú y la alfombra andante gigante buscan por el Santuario, y yo estoy aquí, sana, dispuesta y disponible.
All Saints bir hastane, sığınak değil.
All Saints es un hospital. No somos un refugio.
Kapıcı evi ne sosyal gelişim ne de ücret kanunlarını tanımayan koruma altındaki bir sığınak değil.
La portería no es un santuario que esté al margen de leyes sociales y salariales.
Sığınak.
Refugio antibombas.
Sığınak'ın içinde uyandım!
¡ Me desperté en el Santuario!
Son savunmamız Sığınak'ta direnmek olacak.
Nuestra última línea defensiva es proteger el Santuario.
Eğer bunu duyuyorsanız, son Sığınak'ı da terk ettik.
Cuando oigáis esto, estaremos abandonando el Santuario.
Sığınak'ları terk ettik.
Nosotros abandonamos el Santuario.
Bir sığınak.
Un santuario.
Sığınak'a gelip gelmediğini öğrenmek için Koca adamı arayayım.
Mira a ver si está en el Santurario.
Onu kaybettik. Sığınak'ın bir üyesi ile kaçtı,
Se escapó con un miembro del Santuario,
Ama söylentiye göre Sığınak'a gidememişler.
La cuestión es que no podrán hacerle regresar al Santuario.
Bir kontrol yapacağım. Evet ve Sığınak frekansını gözlemlemeye devam edin.
Sí. Y sigan monitoreando la frecuencia del santuario.
- Tek başına Sığınak'a ulaşma şansın daha yüksek.
Hey... Tienes más oportunidades de llegar al santuario por tu cuenta.
Bu şeyin tadı berbat. Sığınak iletişimiyle bağlantımız kesildi.
Esta cosa sabe a mierda.
Jimmy Sığınak'ın elinde.
A jimmy lo tienen en el sanctuario.
Yeni Zelanda açıklarındaki küçük adalar şimdilerde iki anadan kaybolan ev sahibi hayvanlar için son sığınak durumunda.
Pequeñas islas fuera de la costa de Nueva Zelanda son el último refugio para este grupo, desaparecidos de las dos islas principales.
Komşu ülkeler, sığınak arayan binlerce insan tarafından dolduruldu.
Las comunidades vecinas han sido abrumadas por cientos de miles de evacuados buscando refugio.
Bir çeşit sığınak gibi.
Una especie de Santuario, como si fuera.
Orada bir sığınak var. Bu manyağı ben hallederim.
Yo lidiaré con el maniaco
Sığınak'ın önceki bölümlerinde...
Anteriormente en Sanctuary...
Sığınak'ta da değilmiş.
Ella tampoco está en el Santuario.
Sığınak'a geri dönmeliyiz.
Debiésemos regresar al Santuario.
Tabii eğer Sığınak'a gidiyorsa, bu durumda düz devam ederdi.
A menos que ella fuera al santuario, en ese caso hubiera continuado derecho.
Sıradan bir samanlığın altında bir tapınak ve o tapınağın merkezinde bir adak taşının kalıntılarını buldular.
Descubrieron un templo enterrado debajo de un edificio de viviendas. En el centro están los restos de un altar.
Belirli dini ayinler için kendinizi cinsel ilişkiden arındırmanız gerekiyordu böyle bir durumda da Tapınak'ta ilişkiye girmek mekânın kutsallığına hakaret ve dolayısıyla Atena'nın sinirlenmesi anlamına gelmektedir.
Para determinados ritos religiosos tienes que depurarte de las relaciones así que tener relaciones en el templo significa profanar ese lugar. De ahí el enfado de Atenea.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]