Tabak Çeviri İspanyolca
2,016 parallel translation
Senin için bir tabak ayarlamalarını söyledim.
Ya le pedí a los sirvientes que pusieran un lugar para tí.
Bana bağırman bişey değiştirmez Bi tabak koy kendine
Estar preguntándome y dando vueltas sobre eso no cambiará lo que pasó. Deja de hacer eso.
Eve götür, en iyi tabak takımlarını, bardak takımlarını kullan, müziği aç.
Lleva la comida a tu casa, usa tus mejores platos, copas, música.
Masadaki herkes beş tabak aldı sonra, masanın ortasına bir miktar soya fasulyesi koydular.
Cada comensal tomaba cinco platos y luego ponía varios porotos de soja en el centro de la mesa.
Masaya ortak oluyorsun, Her tabak bir kart, ve bu etlerde dört kart cinsini simgeliyor : Karides, domuz eti, tavuk, sığır eti.
Compras un lugar en la mesa, cada plato es una carta y las carnes representan los cuatro palos : camarón, cerdo, pollo, y vaca.
Sıcak Tabak
Plato caliente
Güzel tabak.
Lindo plato.
Çok güzel bir tabak.
Ese es un plato tan lindo.
Son yemeğim bir tabak dolusu Şili fıstığı oldu.
Mi última comida fue un plato de maní con chile.
Sanırım, bana bir tabak goulash verirse, her şeyi unutacağımı sanıyor.
Creo que piensa que con un poco de de gulash se me olvidará.
Kadının kapısına bir tabak dolusu zehir ile dayanmak benim aklıma asla gelmezdi.
Nunca hubiera... pensado aparecerne en la puerta de una mujer con un plato lleno de veneno.
Bunlar bir tabak dolusu etli hamur değil mi?
¿ Eso es un plato de bolas de carne?
Evet. Tamam. Birer tabak daha alabilir miyim?
Sí, bueno ¿ Puedo servirme dos veces?
- Tabak alamayacak kadar yorgunum.
- Estaba muy cansado para coger un plato.
- Belki de tabak almalıyım.
- Quizá debería usar un plato.
Oraya sıcak tava ile gelip hiç tabak olmamasını istemiyorum.
No quiero llegar con esta olla caliente... -... y ver que no hay platos.
Sana bir tabak getireyim.
Dejame trarte tu plato.
Bayan Tabak?
¿ Sra. Tabak?
Bayan Tabak?
Hola. ¿ Sra. Tabak?
Sadece tabak ve çatal var.
Solo hay platos y tenedores.
Jae-young da geçen sefer iki tabak yemişti.
Jae Young también se repitió, la última vez.
Hamburgerler için tabak vermek zorunda değiliz, bu da lazanyaya göre avantaj demek.
No necesitas un plato para las hamburguesas lo que les da ventaja sobre la lasaña.
Bir tabak alır ve tıpkı benim yaptığım gibi, bize katılırsın.
Tomar un plato y unirte, como lo acabo de hacer.
Şu anda bir restaurantta 2. tabak tavuklu pilavıyla haşır neşir.
Está devorándose su segundo plato de arroz con pollo en un restaurante en su calle.
Bir tabak kıracak olsa, ben ona çarptım diye kırmış sayılıyor.
Si rompe un plato es porque yo la empujé.
Öyleyse neden herkese bir tabak atıştırmalık hazırlamıyorsun?
¿ por qué no preparas un plato de hummus para todos?
En iyi tabak takımları ortadaydı.
Y su mejor china estaba fuera.
Sheldon, zaten 4 tabak yedin.
Sheldon, ya te serviste cuatro veces.
Senin için de bir tabak koydum.
puse un sitio para ti.
Dürüs olmak gerekirse, eski sevgililer yada eski kardeşler için masada fazladan bir tabak olmaz.
y, sinceramente, creo que no hay sitio suficiente en la mesa para ex-novias y ex-hermanas
Ve koca bir tabak kaburga sipariş etmiştin.
Y pediste un plato gigante de costillas.
Çapı bir tabak kadardı.
Rodeando la antena.
Ona bir tabak kurabiye yerine insulin iğnesi bırakmalısın.
Deberias dejarle un plato lleno de insulina.
Tabak getirmek için geldim.
Estoy aquí para traer un plato.
Sevdiğin bütün tabak çanağı tamir ettim, Bradford.
Preparé tus platillos tus favoritos, Bradford.
- Bir tabak daha koy.
- ¿ Qué? Pon otro plato.
Howard Johnson'a ait bir tabak parçası olduğunu tahmin ediyorum.
Diría que es un pedazo de un plato de los hoteles Howard Johnson.
Howard Johnson'dan bir tabak.
Parece un plato del Howard Johnson.
Bu Howard Johnson'dan bir tabak değil, dostum.
No es un plato del Howard Johnson.
Tabak nerede?
¿ Dónde está el plato?
Pasif ; 100 yıl yaşayıp bir tek tabak bile yıkamamaktır.
Pasivo, como en "aunque viva hasta los 100 años, jamás lavaré una taza".
Rajneesh, hamura sarılı iki tropik meyveden oluşan bir tabak hazırlayacak.
Rajneesh preparará un plato hecho de 2 huevos en una bolsa de masa.
Sana da bir tabak ayırabilir ve sen de arka tarafta yersin.
Te dará un pote de plástico por la puerta trasera.
Kendine bir tabak al.
Tráete un plato.
Tabak ister misin?
¿ Quieres un plato?
İki tabak hazırla!
Asi que mesa para dos. ¿ Esta bien?
Bir dilim çikolatalı kek, iki çatal ve iki tabak.
Una porción de pastel de chocolate con dos tenedores y dos platos.
Ben doktora bir tabak getiriyorum!
¡ Estoy sirviendo un plato para la médica!
Yalnızca bir tabak.
Sólo un plato.
- O halde bir tabak fazla.
- Entonces sobra un plato de comida.
Bir tabak daha lütfen.
Otro plato, por favor.