Tamı tamına Çeviri İspanyolca
4,855 parallel translation
Bu duşta takılan, sizin seksi tarifinize tamı tamına uyan bir ihbar aldık.
Tenemos un reporte de un hombre, que encaja con su sexi descripción, quien ha estado pasando el rato en esta ducha.
Tamı tamına 695.62 kilometre kare.
695621 kilómetros cuadrados, para ser exactos.
Tamı tamına 5 okul arkadaşı.
Cinco amigos del colegio para ser más exactos.
Görünen o ki, Bay Wen bir, iki, üç, dört dosyayı, sende tamı tamına..
Parece que el Sr. Wen se ha encargado de... Uno, dos, tres, cuatro casos, y usted ha resuelto...
Tam bir çöplük. Ağlamasına şaşırmamalı.
No es una sorpresa que esté llorando.
Ya da, tam olarak size istediğinizi verip basına Jeannine Locke ile ilişkim olduğu için ne kadar üzgün olduğumu söyleyeceğim. Ve Sizde bu noktada B613 teki arkadaşlarınızı arayıp Jake Ballard'ı serbest bırakmalarını söyleyeceksiniz.
Detrás de la puerta número dos me es le da exactamente lo que quiere y decirle ese mismo cuerpo de prensa lo arrepentido que estoy de tener durmió con Jeannine Locke, momento en el que se llama a sus amigos en B613
Derginin lansmanına tam da bir hafta kala Aileyi batağa sürüklemene izin veremem.
No puedo dejar que la familia sea arrastrada por el fango... una semana antes del lanzamiento de mi revista.
Hem, beni tam bir gösteri kızına dönüştürmek için üç saatin var.
Además, tienes tres horas para convertirme un toda una "showgirl",
Bak, tam olarak şu anda ne yaşadığını bilmiyorum ama bunu tek başına yapmak zorunda değilsin.
Mire... No sé exactamente por lo que está pasando, pero... no tiene que hacerlo sola.
Tam da bizi kışın ortasına düşürdün, Shulkie.
Nos estrellaste en mitad del centro del invierno, shulkie.
- Adresi tam bir kör nokta etki alanı farkındalığına yapılan desteğin bitti yerde.
Su dirección está en una zona ciega en la que se acabaron los fondos del sistema del dominio de la conciencia.
Sokağın tam karşısına açıyorum.
Voy a abrir una justo en frente.
Tam hızına ulaşamadın tamam mı?
No estás a la altura todavía, ¿ de acuerdo?
25 yaşına bastığında tam ölçülü psikoz krizi yaşamış Jesse evlâtlığa verildikten hemen sonra.
Sufrió un brote psicótico cuando cumplió los 25 no bien ofrecieron en adopción a Jesse.
İki tür sigorta alıp etraflarına daire çizsek ve tam orta noktalarına belli hedefler koysak...
Si tomamos los dos tipos de cobertura del seguro y dibujamos círculos sobre ellos con objetivos en el medio...
Tam gaz devam ediyoruz. Vay canına!
¡ Lo haremos completamente!
Biraz daha yukarıya, omzunun tam altına.
Un poquito más alto, justo bajo su hombro.
Gizemli bir büyük yatırımcı beni iş dünyasından silmek için caddenin tam karşısına rant-a-tarz tarzı bir mağaza açıyor.
Algún misterioso arriesgado inversor ha abierto una tienda al otro lado de la calle de Rent-a-Swag para dejarme fuera del negocio.
24 yaşındaki diş teknisyeni Desire Oaks davasında aklanan Senatör Mayers, seçim kampanyasına ve evliliğini kurtarma girişimlerine tam gaz devam ediyor.
Ahora absuelto del asesinato de la higienista dental de 24 años, Desiree Oaks, El senador Meyers dice mirar hacia adelante y trabajando en su matrimonio, en ese orden...
Tam karşına bak.
Mira justo delante de ti.
Ben de bu sırada alışveriş merkezinin tam ortasındaki orada olmasına hiç gerek olmayan piyaniste rahatsız edici derecede yakın durayım. Hemen dönerim.
Enseguida vuelvo.
Gidişatına teslim olduğundan tam olarak emin misin?
¿ Está seguro de que está comprometido con su causa?
Tam tersi gibi görünebilir ama belki bir yere saklarım diye düşünüyorum. Mesela dolabımın arkasına. Hırsızlardan uzakta durması için.
Y podría parecer lo contrario, pero... lo que en realidad estoy pensando es, tal vez lo ponga en algún lugar, como en... no lo sé... en el fondo del armario... para esconderlo de los ladrones.
Tam olarak neye bakıyoruz? Tate Caddesi'ni gören bir banka güvenlik kamerasına.
Cámara de seguridad del banco que apunta a la calle Tate.
Tam suratımın ortasına.
Una bofetada en la mejilla.
Tek ışına tam güç.
Máxima potencia al Uni-Rayo.
Hem de tam ortasına.
Demonios, rómpete ambas.
1974'te tutuklanmış Sibirya'da bir çalışma kampına yollanmış. Tam da sen Romanya'dan ayrıldığında.
Le detuvieron y le enviaron a un campo de trabajo en Siberia en 1974 al mismo tiempo que tú saliste de Rumanía.
Karaciğerin tam ortasına yerleşmiş durumda.
Justo en medio del hígado.
Bu da senden çok daha güçlü olduğum anlamına geliyor. Aslında bu tam olarak doğru değil.
En realidad eso no es exacto al cien por cien.
Ayrıca, benim mal onun halısına tam oturmuş.
Sin embargo mi bicho está un poco cómodo en su alfombra.
Şey, yıllardır sizinle görüşmüyorum ve sizi ziyaret etmenin tam da zamanı olduğunun farkına vardım.
Bueno, han pasado años sin vernos y pensé que era el momento idóneo para hacerte una visita.
Sally'nin şu anda onu pek düşünmeyen tanrısı tam ihtiyacımız olduğu anda kampanyasına sekte vurdurdu.
El Dios de Sally, que claramente no piensa muy bien de ella ahora que le ha destrozado la campaña en el momento en que nosotros lo necesitábamos.
Tam galibiyet golünü atmak üzereyken Arkamdan geldi ve bam! Doğruca başlığına vurdum.
Se apareció detrás de mí justo cuando estaba a punto de anotar y ¡ BUM!
Malcolm Taffert'ın bu öğleden sonra bir muhabirle yaşadığı değişime dayanarak Taffertlar'ın hâlâ tam anlamıyla masum olmadıklarına dair spekülasyonlar var.
Sigue habiendo especulaciones sobre que los Taffert podrían no ser del todo inocentes basándose en el incidente que Malcolm Taffert tuvo con otro periodista esta tarde.
Tam o sırada katil Massey'nin kafasına vurmuş.
Ahí fue cuando el asesino golpeó a Massey en la cabeza.
Dur biraz, olanları gördüm. Tam ona ulaşmadan önce parmağını kendi kafasına sapladı.
lo vi todo. se metió el dedo en la cabeza.
Tam bir fırtına oldu.
Ha sido un puto torbellino.
Tam orta yaşlı eşcinsel erkeklerin dünyasına uygun diye duymuştum.
Me han dicho que es un mundo de gays de mediana edad allá afuera.
Federal ve eyalet davalarına karşı tam dokunulmazlık istiyorum.
Quiero inmunidad total de los federales y de la fiscalía del Estado.
Onun kemik iliği karına tam olarak uyuyor.
Su médula ósea es perfectamente compatible con ella.
Yani, tam olarak bir suç sayılmamasına rağmen işten çıkarmaya yeterli dayanaklarmış ve ataması devletin takip listesindeymiş.
Aunque no es exactamente un delito, fue motivo suficiente para una destitución y para ponerle en la lista de vigilancia del gobierno.
- Tam da yanına gelip seninle konuşacaktım.
Iba a ir a hablar contigo.
Kincaid tam bir canavar, o dünyadaki en korkunç insan,... ama bu onu öldürebileceği anlamına gelmiyor.
Kincaid es un monstruo, es... el tipo más horrible del mundo, pero eso no quiere decir que esté bien matarlo.
Aslına bakarsan tam bir ahmağım.
En realidad, soy una completa cretina.
Tam olarak ne söyledin ki o serserinin gözleri deprem olmuşçasına titredi?
¿ Qué le dijiste para alterarlo así?
Hem ailesine bakıp hem de tam zamanlı çalışan bir kadına saygı duyarım.
Respeto a una mujer que pueda criar una familia y tener un trabajo de tiempo completo.
Güvenlik kayıtlarına bakılırsa Bay Li, ne zaman öleceğini tam olarak biliyordu.
Según las imágenes, el Sr. Li parecía saber exactamente cuándo iba a morir.
Neden bahsettiğini tam anlamadım ama yine de başarısızlığına destek çıkacağım.
No sé de qué hablas. Pero rezaré por tu pérdida.
Ama bilirsin kaza yaparsak, ve nehir kıyısına çarparsak, tam korumalı olmamız gerekli.
Pero si nosotros alguna vez, usted sabe, Si tuviese un accidente, Y le pegamos al banco Y se rueda arriba del banco, Necesitamos estar con creces protegidos.
Jack mucizevi bir şekilde hayatına giriyor. Tam da ben Karsten'lara yaklaşırken. Tam da Lou FBI'a giderken tam da öldürüldüğü günlerde.
Jack aparece milagrosamente en tu vida, justo cuando yo estoy acercándome a Karstens, justo cuando Lou va al FBI, y justo cuando Lou resulta asesinado.