Taran Çeviri İspanyolca
224 parallel translation
Efendim, bir radar tarafından taranıyoruz.
Señor, un radar nos está examinando.
Kokulu sularda banyo yapınca, kol ve bacakların tatlı yağlarla okşanıp, saçların gülağacıyla taranınca, gözyaşı dökmeyeceksin.
Cuando te hayan bañado en agua perfumada, cuando tu cuerpo haya sido acariciado por dulces aceites y tus cabellos peinados con sándalo, no tendrás tiempo para lágrimas.
Taranıyor, normal hız.
Barrido, velocidad normal.
Dakikada 20 devirde taranıyor.
Velocidad actual, 20 vueltas por minuto
Taran, yalan, yalan ve gururlan.
Se acicala, se acicala, el orgulloso.
- Taranıyoruz.
Están revisando la nave, Capitán.
Bütün alan şu anda uydu ile taranıyor.
Toda el área está vigilada por satélite.
Taran, taran.
Aderézate.
Deniz taranıyor.
Surcando los mares,
Taranıyor. Hat bağlantıları tamamen normal!
Escáner. ¡ Sus emisiones de espirales son normales!
Taran! Yemek taşıyor!
Taran, se esta derramando la olla.
Meşhur Taran'dan herkes korkuyor.
Todos corren al ver al famoso Taran de Caer Dallben.
Yine mi düş kuruyordun, Taran?
¿ Otro sueño, Taran?
Taran, görmek üzere olduğun şeyi hiçkimseye söylememelisin.
Taran, lo que estas a punto de ver jamás debes revelárselo a nadie.
Korkunç bir silah.
- Un arma terrible, Taran.
Caer Dallben'in arkadaşı Taran. Prydain'in en büyük savaşçısı.
Taran de Caer Dallben el mejor guerrero de toda Prydain.
Taran, kılıç!
¡ Taran, la espada...!
- Taran!
- ¡ Taran!
Olamaz!
Oh no, Taran...
Bir şeyler yap!
¡ Taran, haz algo!
Prenses Eilonwy, Taran...
Calma princesa Eilonwy, Taran.
Hayır! Taran! Elini ver!
¡ Oh no, Taran, dame tu mano!
- Bu doğru değl, Taran. - Ama anlamıyor musun?
- Eso es sumamente peligroso Taran.
- Hayır, Taran!
No Taran, no.
- Şey...
- ¿ Si, Taran?
Taran. Korkarım sonumuz geldi.
Oh, Taran, me temo que todo ha terminado para nosotros.
Başına...
Como podrías ¡ Taran!
Taran! Üzgünüm, Eilonwy.
Lo siento Eilonwy.
Lütfen, Taran! Hayır!
- Por favor Taran, no lo hagas.
Taran'ın bir çok arkadaşı var.
Taran tiene muchos amigos.
Acele et! - Taran, Lütfen.
- Pero Taran, yo...
Taran!
Oh, Taran...
105-130 arası taranıyor.
Exploración de 1 05 a 1 30.
Yeniden taranıyor.
explorando de nuevo.
Tüm güverteler planlı şekilde taranıyor.
Están registrando las cubiertas.
Taranıyoruz. Bize kilitlendiler.
Nos tienen controlados.
Kaptan, taranıyoruz.
Capitán, nos están explorando.
Önce açıklanamaz şekilde yörüngesinden düşen bir ay var, ve şimdi de gemi Berthold radyasyonuyla taranıyor.
Primero, una luna cae inexplicablemente de su órbita y ahora la nave ha sido sondeada con radiación.
Kaptan, kalkanlar taranıyor.
Capitán, están probando los escudos.
Taranıyor.
Activado.
Kaptan, taranıyoruz.
Capitán, nos está sondeando.
- Taranıyoruz.
- Nos está escaneando.
Taranıyoruz. Dil ve tercüme dosyalarımızı inceliyorlar.
¡ Están accediendo a nuestros archivos de lenguaje!
- Onu da alırlar, görürsün.
- Nos Ia qu ¡ tarán.
Saçınızı yumuşatır, saçınız kolayca taranır.
- Lo hiciste bien. - ¿ Cómo?
Taran, dikkat et!
¡ Taran, cuidado!
Ama bu imkansız, Taran.
Pero Taran, eso es imposible.
Taran, bak!
Taran, mira...
Lütfen dikkatli ol.
- Taran, ten cuidado...
Gemileri oraya inmişse, vericiler neden...? - Taranıyoruz.
Y de pronto nos escanean, así que...
Taranıyoruz.
Nos han detectado.