Tavern Çeviri İspanyolca
96 parallel translation
Bu gece saat 7,00'de Southside Tavern'de buluşalım.
Te veré en la Southside Tavern esta noche a las 7 : 00.
Southside Tavern.
Southside Tavern.
7,30'a kadar Southside Tavern'deydin.
Estuviste en la Southside Tavern hasta las 7 : 30.
- Küçük Nellie Kelly Taverna, Yaban Hayatı!
- Como Little Nellie Kelly The Tavern, Ah, Wilderness!
Bana White Tavern marka viski, bir bardak, biraz da buz getir.
Tráeme whisky White Tavern, un vaso y algo de hielo.
Gene parti var mı?
¿ En el restaurante "Tavern-On - The-Green" otra vez?
Bir sonraki buluşmayı Green'deki barda yaparız tamam mı?
La próxima reunión será en Tavern on the Green.
J.E.B. Stuart Yellow Tavern mücadelesinde ölümcül şekilde yaralandı ve 12 Mayıs 1864'te Richmond'da öldü. Harrison savaştan ve cezadan kurtuldu.
J.E.B. Stuart es herido y muere el 12 de mayo de 1864 en Richmond.
Araştırmalarımızı kapıcı külübesinin yakınlarındaki Post Tavern Otel'in isteğiyle sürdürdük.
Mi asistente lo obtuvo, en la mejor carnicería disponible en el Hotel Post Tavern.
Mr. Bender'ın Post Tavern'de kalacağını düşünmüştüm.
Creí que Bender estaba en la taberna.
Steinbrenner, Green'deki barda büyük bir parti veriyor.
Steinbrenner dará una gran fiesta en "Tavern on the Green".
Uzun zamandır, tattığım en iyi Toffa birasını burada tavern satıyor.
La taberna sirve la mejor cerveza toffa que he probado.
Belki de seni Tavern on the Green'e yollarlar.
Irás al Tavern on the Green.
Tavern on the Green'de yumurta ve greyfurt yiyorum.
comeré huevos y pomelos en ese restaurante.
Ne vardı? Sayende Tavern Green'deki rezervasyonuma geç kalıyorum.
Tengo una mesa reservada, ¿ y me haces llegar tarde?
- Sonra sen beni Sugar Hill Tavern'e sürüklemiştin hatırlamıyor musun?
¿ Después de que me arrastraras a Sugar Hill Tavern? No lo recuerdo.
İş çıkışı Belleville Tavern'e gittim. Oradaki Larry küçük kuzenimizin çok sarhoş olduğunu söyledi.
Pasé por la taberna Belleville luego del trabajo y Larry me dijo que nuestro primito estaba allí, muy jodido.
Beacon Caddesi'ndeki Washington Square Tavern'a gelin Sox fanatiklerinin takıldığı -
Vengan a la Taberna Washington Square... donde los fans de los Medias -
Evet, koyun çobanı Green caddesindeki handa yaşamıyor muymuş?
Ah, sí. ¿ No vivía el pastor en Tavern on the Green?
- Philadelphia Meyhanesi.
- En Tun Tavern, Filadelfia.
Hayır, Barney's Tavern'in tuvaletinde saydım.
No, en el baño de la taberna de Barney.
Bu gece Barney's Tavern'e yapılan bir baskındaydım.
Estaba anoche de servico en la taberna de Barney.
Konu, Barny's Tavern'deki davranışlarımmış. Sadece bu.
Acerca de mi comportamiento en la taberna de Barney, eso era..
Barney's Tavern'e baskın yapmışlardı.
El policía estaba en una noche de juerga en Barney.
Bir gece hepimiz "Çimenli Taverna" da buluşmak için anlaşmıştık, fakat Chuck ve ben, Tarot ve I Ching hakkında ve benzeri çok ilginç konular hakkında derin ve uzun bir sohbete başlamıştık.
Bueno, una noche quedamos en vernos en Tavern on the Green. Pero Chuck y yo nos trenzamos en una larga y profunda conversación acerca del Tarot y el I-Ching y ese tipo de cosas completamente fascinante y...
Tavern on the Green'de öğle yemeği.
Almuerzo en la taberan en el Green...
- Kendi barımda, Del'in Meyhanesi.
En mi bar. Del's Tavern.
Carris, Del'in Meyhanesi'ndeymiş.
Carris estuvo en Del's Tavern.
Teaneck Lokantası'na ne dersin?
¿ Qué dices? ¿ Teaneck Tavern?
Tavern on the Green'de öğle yemeğimi yiyordum ki birden İsveçli bir top modelle konuşmaya başladım. Akabinde, bir faytonun arkasında gündüz maçına çıktım.
Estaba almorzando en Tavern on the Green y al poco tiempo estaba jugando en la parte trasera de un carruaje.
Mick'in son maçı, öldürülmeden 10 gün önceydi ; "Sweet" Sil Tavern'e karşı.
Bueno, la última pelea de Mick fue diez días antes de que le mataran, contra "El Adorable" Sil Tavern.
Mick, ölmeden 10 gün önce güreşi bırakmıştı, Sil Tavern ile olan maçından sonra.
Bueno, Mick dejó la lucha diez días antes de que muriera, después de su combate con Sil Tavern.
Güreşçiler Sil Tavern karşısında... kaybedince onur duyardı.
Los hombres se sienten honrados de perder contra Sil Tavern.
Sissy Sil Tavern gibi serserileri yok etmek.
aplastar a tipos com el mariquita S. Tavern!
Ve, Sil Tavern denen adama gönderirdim, İyi mallarıyla ünlüdür.
Y se la habría enviado a este tipo, Sil Tavern, conocido como "el impresionante".
"Sweet" Sil Tavern.
"El Adorable" Sil Tavern.
"Sweet" Sil Tavern!
¡ "El Adorable" Sil Tavern!
Bugün saat 2'de Old Duke Barı'nda önceden planlanmış bir randevumuz var.
Tenemos una reunión propuesta para hoy a las 2 : 00 en el Old Duke Tavern.
Tavern on the Green.
El Tavern on the Green.
Tavern on the Green mi?
¿ El Tavern on the Green?
Tavern'dekilerle pazarlık edip planınızı yeniden paylaşmanız için ikna ettim.
Parlé con los del Tavern y los persuadí de pensar su propuesta. Genial.
Van Gundy Tavern'a çoktan geldi mi?
¿ Van Gundy ya está en el Tavern?
Tavern şu an satılık değil.
Por el momento, el Tavern no está en venta.
Bay Popper, Tavern'ı satmam için beni ikna etmeye çalışıyorsanız maalesef vaktinizi boşa harcıyorsunuz.
Sr. Popper, si intenta convencerme de que le venda el Tavern me temo que pierde su tiempo.
Tavern'dan bahsetmeyelim çünkü o yüzden gelmedim.
No hablemos del Tavern, no es por eso que estoy aquí.
Tavern'la ilgili hiçbir şey duymadık.
- No tenemos noticias del Tavern.
Tavern ne oldu?
-... ¿ el Tavern?
Tavern.
- El Tavern.
Tavern ilginç bir proje.
El Tavern es un proyecto interesante.
Tavern'la ilgili birçok fikrim var.
- Tengo muchas ideas para el Tavern.
Şoför, Tavern on the Green'e.
Chofer, al Tavern on the Green.