English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ T ] / Tendre

Tendre Çeviri İspanyolca

21,267 parallel translation
Güzel kızımı tekrar sahip olacağım.
Tendré a mi hermosa hija de vuelta.
Ben onları evden sevmeye çalışayım çünkü onlarla kiliseye gelmem.
Bueno, tendré que intentar amarlos desde casa... porque no vendré a la iglesia con ellos.
Sanırım, biletleri elle yazmam gerekiyor.
Creo que tendré que expedirle los tickets manualmente.
Tamam, peki. Sen git de ben de finansal kriz yaşayayım tamam mı?
Si, bueno, si te vas, yo tendré una crisis financiera. ¿ Está bien?
Alt kattan kontrol ederim.
Tendré que bajar a mirar los registros.
O zaman aç olacağım.
- Tendré hambre para entonces.
Sonra ararım.
Tendré que devolverte la llamada.
Akşam da Oliver'la olmam gerekecek muhtemelen.
Probablemente también tendré que ver a Oliver esta noche.
- Emredersiniz. Nehirova'dan vazgeçmeden kelleni alırım.
Tendré tu cabeza antes de entregar Aguasdulces.
Denemek zorundayım.
Tendré que intentarlo.
Eğer tahtı bana sen vermeyeceksen o zaman benim almam gerekecek.
Bueno, si no me cedes el trono, entonces tendré que tomarlo.
O zaman benim almam gerekecek.
Entonces, tendré que tomarlo.
Yıkıma ayın birinde başlayamayacaksak diğer konumu seçmem gerekecek.
Si no comienza la demolición el primero, tendré que buscar otro lugar.
- Seni hep yanımda tutacağım Maymun Bey.
Te tendré conmigo todo el tiempo, Sr. Mono.
Sağ olun aklımda tutacağım.
Gracias y, créame, que lo tendré en cuenta.
Size bir mekan bulmak için daha fazla kaynağım olacak.
Tendré más recursos para encontrarles un lugar.
Sonuçlar birkaç güne gelir. Evet.
Tendré los resultados en unos días.
Önce bakana arz etmem gerek.
Tendré que hablar con el Ministro.
Burada iyi yaşarsınız ben de duşumu meşgul etmenizle uğraşmam artık.
La van a pasar muy bien aquí muchachos, y yo ya no tendré que preocuparme de que mi ducha esté ocupada.
Orada bir ofisim olacak.
Tendré un despacho allí.
Sezeryan yapmak gerek.
Tendré que operar.
Korkarım ki yerini değiştirmek zorundayım.
Me temo que tendré que cambiarte de lugar.
Bu konuyu yarın sabah konuşacağız.
Tendré una pequeña charla contigo sobre esto mañana por la mañana.
- Olurum.
Lo tendré.
Sizi kimse benden daha çok sevemez ama yine de gitmenize izin vermeden önce sizi öldürmek zorunda kalırım.
Nadie podría amarte más, pero tendré que matarte antes que dejarte ir.
Her iki halükarda da genç adam sanırım burada öleceğim.
En ese caso, joven supongo que solo tendré que morir.
- Aklımda tutarım.
Lo tendré en mente.
"Charles, seninle asla bebek yapmayacağım. Çünkü seni sevmiyorum. Çocuk yapmak bunu düzeltemez." demiştin.
"Oye, Charles, nunca tendré hijos contigo porque no te quiero y un hijo no va a arreglar eso".
Hallederim ama arabanın anasını ağlatacağım.
Lo haré, pero tendré que pisar a fondo con tu coche.
Bebeğim olacak!
¡ Tendré un bebé!
Şimdi seni öldürmem gerekecek.
Y ahora tendré que matarte.
- Merak etme gözüm gibi bakarım Jake.
Tendré un cuidado extra con ella, Jake.
Geri kalanı sana yarın getirecegim.
Tendré el resto para mañana. ¿ Por qué no hoy?
Frank sana paranı getire...
- Frank, tendré tu dinero... - ¡ Cállate!
Kendi şirketimi kuracağım.
Voy a lanzarme por mi cuenta. Tendré mi propio sello.
Eğer bunu kaçırırsak, rekorumu kıracak başka şansım olmaz.
Si no llegamos, no tendré otra oportunidad para romper mi récord.
34 yaşındayken, İki oğlum olacak.
Tendré dos hijos para los 34 años.
O öldükten bir yıl sonra, Sonunda evleneceğim ve bir oğlum olacak.
Años después de su muerte, finalmente me casaré y tendré un hijo.
Müdürümü aramam gerekecek.
¡ No puede tocar eso! Tendré que llamar al gerente.
Parayı ve insanları gece yarısı getirin.
Tendré el dinero y la gente a la medianoche.
- Harika, evet, denemem gerek.
- Increíble. Sí, tendré que intentarlo.
Ama onu her gün görmeliyim.
Pero tendré que verla todos los días.
Sanırım düşünmek zorunda kalacağım.
Supongo que tendré que considerarlo.
Bu sizin için bir sorun mu teşkil ediyor, Bay Gamby?
Tendré que llegar a las 5 : 10 am. ¿ Hay algún problema, Sr. Gamby?
Evet, sana bir kıyafet lazım.
Sí, tendré que conseguirte un traje.
Ben seni tanımıyorum ve seninle bu konuşmayı yapmayacağım.
Y no tendré esta conversación con usted.
Ama ona diyecek iki çift lafım var.
Pero tendré que hablar con él.
Oyunbozanlık etmek istemezdim ancak bu güneş canımı çıkarttı.
Tendré que ser aguafiestas. El sol me agotó.
Bay Burr onunla evli olduğumu ve çocuğunu dünyaya getireceğimi biliyor.
Así que sí, el Sr. Burr sabe que estoy casada con él y que tendré su hijo.
Ama yarın daha fazla sorum olacağına eminim.
Pero estoy seguro de que mañana tendré más preguntas.
su kadar soyleyeyim. Iyi ki erkek olacak.
Pues gracias a Dios tendré un niño.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]