Ticaret Çeviri İspanyolca
3,529 parallel translation
Dünya Ticaret Merkezi 1993'te saldırıya uğradı ve yakın zamanda yine hedef seçilmişti.
Bueno, el World Trade Center fue atacado en 1993 y como recordarás hace poco lo fue nuevamente.
Beyaz Saray Finans Kurulu, iç ticaret,
El Servicio Financiero de la Cámara de los EE.UU., tráfico de influencias,
Muncie kasabası Ticaret Bürosu için.
Para la Cámara de Comercio de Muncie.
Bayan Walsh, yapamayacağınız şey, ticaret sırlarını tamamen gizlemektir.
- Sí, sí pueden. Srta. Walsh, lo que no puede hacer es esconderse indefinidamente detrás de la cortina de los secretos de comercio.
Pekala, bir yerde alışveriş merkezi zincirleri getirip, şehri bir ticaret merkezine dönüştürmek isteyen Ruby var,
Por una parte, tienes a Ruby, que quiere traer a las cadenas de tiendas y convertir esta ciudad en un centro comercial
Dostum Mac'e iç ticaret tavsiyesi verdin değil mi Trevor?
Cuando le diste un soplo a mi amigo Mac, ¿ no, Trevor?
Bir taraflarına köpek yavrusu ve yüzük saklamış ticaret adamlarına benziyorsun.
Pareces el del comercial que tiene un cachorro y una sortija.
Bir taraflarına köpek yavrusu ve yüzük saklamış ticaret adamlarına benziyorsun.
Pareces un chico de anuncio que tienen un anillo y un cachorrito escondidos en alguna parte.
O zaman çok geçmeden başarılı bir ticaret yapabilirsin.
Entonces tendrías un descomunal comercio en minutos.
Ticaret kafasında bir kadın. 1980'ler tarzında.
Es esa especie de dama de los negocios... de los años ochenta.
Ticaret okulu?
¿ Escuela de Negocios?
Bir tür ticaret soğuk temas yapıp, o kadar şeyin arasında yeni müşteriler bulup, ticaret yapmaya çalışıyor.
Una de esas llamadas en frío de la escuela de negocios, tratando de captarme, de esas cosas, negocios.
Ticaret fuarı tadında.
Sabe a comercio justo.
15. yüzyılda Avrupa kendileriyle ticaret etmesi için Çin'i zorluyormuş.
En el siglo 15, Europa intentó obligar a China a comerciar con ellos.
Bir haftadır cevapsız kalan küp soruları ve teorilerinden sonra,... bu ticaret tarihindeki en büyük gizli pazarlama kampanyası olabilir mi?
Al final de una semana de preguntas cúbicas y teorías, pero sin respuestas, ¿ podría esta ser la mejor campaña sigilosa de mercadeo en la historia de los negocios?
Başkan'ın bu haftaki G8 zirvesinde Japonya ve Güney Kore'yle ticaret anlaşmaları ve bölgedeki güvenlik konusundaki üçlü görüşmesi devam ediyor.
La trilateral con Japón y Corea del Sur significó un avance en las negociaciones comerciales así como en los asuntos de seguridad de la región.
Ticaret bakanı Kip Provenza'yla hiç susmayan karısı Mary bu akşam yemekte misafirimiz olmayacaklar mıydı?
Kip Provenza y Mary. El secretario de comercio y su mujer que no calla nunca. Pensaba que iban a venir a cenar a la residencia esta noche.
50.000 dolarlık ticaret yaptın ve bir yılı hapiste idam ile cezalandırılacaksın.
Ha cambiado cincuenta mil dólares y un año de cárcel por la pena de muerte.
Çin'deyken çok fazla ticaret yaptı.
Hizo muchos negocios mientras estaba en China.
Kısa bir süre sonra bir ticaret gemisinin yanından geçtim.
Poco después pasé junto al costado del navío.
Ticaret yapmak istiyorum.
Quiero un intercambio.
Ticaret mi?
¿ Un intercambio?
Hatter Ticaret'ten Sally Sparrow.
Sally Sparrow de Hatter Mercantile.
Buradaki ifadeniz için nasıl bir ticaret yaptınız, Bay Yates?
¿ Qué se le ofreció como acuerdo a cambio de testificar aquí, Sr. Yates?
Ben buna ticaret demezdim.
Bueno, no diría que fue un acuerdo.
Lucky onu ticaret kısıtlamasından dolayı dava etmiş.
Lucky le demandó por restrición de comercio.
- Öyle miymiş? - Sanırım ticaret ve kültür birleşimi her zaman tam olmuyor.
Supongo que la unión de comercio y cultura no siempre es muy unificada.
Nihayet rüyalarım gerçek oluyor. Charles Nehri'nin yanında ofis, ticaret ve yaşam alanlarını buluşturan üç kule yükseliyor.
Por fin veo mi sueño hecho realidad... tres torres con oficinas, tiendas, y viviendas al lado del río Charles.
Şimdi, bunun ticaret yapan insanlar için ne kadar kullanışlı olacağını hayal edin ; ... Akdeniz kıyıları boyunca bir çok farklı dilde konuşan insanlarla anlaşmalar yapmak ve onları not etmek.
Imagina lo útil que esto sería para un pueblo comerciante, recorriendo la costa mediterránea, negociando con pueblos que hablaban distintas lenguas y teniendo que tomar nota de esos tratos.
882 yılının bir sabahı Kiev'in küçük bir ticaret yerleşimindeki bir gurp Slav kuzeyin bu yetenekli insanları ile yüzleşmek üzereydi.
Y una mañana en el año 882, un grupo de eslavos en el pequeño asentamiento comercial de Kiev estaban a punto de ser confrontado por este extraño talento de los hombres del norte.
Cengiz öldükten sonraki yüzyılda Doğu ve Batı arasındaki ticaret gelişti ve Moğol Barışı adı verilen bir çağ başladı.
Comercio floreció entre Oriente y Occidente en el siglo después de Genghis murió, una era de paz conocido como la Pax Mongolica.
Venedik filoları, Müslüman dünya tarafından kontrol edilen sadece köle değil, ahşap, kürk, tuz ve çok değerli baharatların da ticaretinin yapıldığı bir ticaret ağına sıkı bağlarla bağlıydılar.
Las flotas venecianas estaban estrechamente vinculados en una red de comercio enorme dominado por el mundo musulmán, y hacer frente no sólo en esclavos, sino en la madera, pieles, sal y las especias increíblemente valiosos.
O ana değin Venedik'i ve insanlarını bu denli zengin yapan ticaret şimdi korkunç bir intikam alıyordu.
El mismo intercambio de bienes y personas que se habían hecho tan rico Venecia ahora estaba teniendo una terrible venganza.
Yine de aralarındaki ticaret özellikle Venedik ve muazzam zenginlikteki Müslüman şehri Kahire arasında her daim devam etti.
Sin embargo, el comercio entre ellas siempre continuó, también, especialmente entre Venecia y la ciudad musulmana fabulosamente rico de El Cairo.
Çiftçilik ve balıkçılığa dayalı zengin bir yerdi ve Nijer nehri üzerinde Timbuktu ve Djenne gibi ticaret şehirlerine sahipti.
Era una tierra rica en base a los agricultores y pescadores, y en el comercio de ciudades como Tombuctú y Djenné en el río Níger.
Bu dönemde ticaret ağının gelişmesi ve rakipler arasında fikirlerin gidip gelmesiyle dini propoganda bir maske ardına gizlendi ve sonunda en destansı hikayelerden birisi ortaya çıktı. İstanbul'un Kuşatılması.
Pero todo ese tiempo, la propaganda religiosa echado un velo discreto sobre una tela florecimiento del comercio y las ideas pasado entre los rivales, y eso es cierto incluso de los momentos más épico en la historia - el asedio de Constantinopla.
Şehir, Hristiyan Avrupa'nın kıyısında, ticaret yollarının kesişme noktasında ve büyük Roma duvarlarıyla korunmaktaydı.
Fue un cruce de caminos comerciales vitales en el borde de la Europa cristiana, protegida por murallas romanas masivas.
Kahraman pek çok Cenovalı ve Venedikli'nin de içinde bulunduğu savunmacıların daha cesetlerindeki kan kurumadan Cenova ve Venedik'ten ticaret gemileri yapılacak ticaretin şartlarını Sultanla görüşmek için Osmanlı İstanbul'una ulaşmak üzere tekrar yola koyuluyorlardı.
Pero tan pronto como fue la seca sangre en los cuerpos de los defensores, incluyendo muchos genoveses y venecianos heroica, que los barcos estaban colocando la vela de nuevo desde Génova y desde Venecia de nuevo a Estambul otomano, la búsqueda de la relación de intercambio con el sultán.
Dükün ailesi, Sforzalar Avrupa'nın sürekli büyüyen ticaret ağları sayesinde zenginlik içinde yaşamış yeni bir politik sınıfın üyesiydi.
La familia del duque, los Sforza, eran parte de una nueva clase política que había enriquecido desde siempre en expansión de redes comerciales de Europa.
Bu çamurun bir kısmı mermerle kaplanmıştı ve durgun su artık ticaret gemileri ve maceracılarla dolup taşmıştı.
Parte de ese barro ahora estaba pavimentado con mármol, y el remanso ahora atestado de barcos comerciantes, aventureros.
Ticaret, şehirlerin büyümesini canlandırdı, ve medeniyet yayıldı.
El comercio aceleró el crecimiento de pueblos y ciudades, y la civilización se extendía.
Ben sadece Sylphler ve Cait Sithler ile ticaret şartlarını görüşmeye geldim.
Mi propósito aquí es para negociar el comercio entre los Sylphs y Cait Siths.
Ticaret geçmişiniz yok.
No tenéis historial empresarial.
Asıl inanılmaz olan Cleveland, Ohio Ticaret Odası mini soğutucum.
No, mi mini-refrigerador de Cleveland, Ohio es ridículo.
Uluslararası işbirliğinin gerçekleşmesi için Brüksel Ticaret Komitesi ve Çin hükümetine yaptıkları katkılardan dolayı minnet borçluyuz.
También agradecemos al Comité de Libre Comercio de Bruselas y el gobierno de China por su ayuda sin precedentes en esta co-producción internacional.
İngiliz Ticaret Hukuku'na konsantre olamıyorum.
No puedo concentrarme en el derecho mercantil británico.
İngiliz Ticaret Hukuku umurumda bile değil.
Me da igual el derecho mercantil.
New York ve Şikago'dan gazeteler, Ticaret Gazetesi... Hatta, memleketinizin gazetesi bile burada.
Nueva York, Chicago, la Revista de comercio, hasta el del periódico local.
Jack bir ticaret filosunda hizmet etti.
Jack sirvió en la marina mercante.
Ticaret filosuna katılırız savaş bitene kadar dünyaya açılırız. Sonra gemiden atlar ve özgürlük için Paris'e gideriz.
Nos unimos a la marina mercante, navegar por el mundo hasta que termine la guerra, entonces abandonar el barco y llegar a París para la liberación.
Ticaret şirketleri haricinde...
Podríamos dominar todo el subcontinente.