Timsahlar Çeviri İspanyolca
499 parallel translation
Ormandaki bütün aslanlar, kaplanlar... yılanlar, timsahlar ve yamyamlar dikkatli olun.
Y cuidado, leones, tigres, serpientes, cocodrilos y caníbales de la selva.
Florida, palmiye ağaçları, timsahlar, denize giren fıstıklar.
Soberbia. La Florida, las palmeras, los caimanes, bellezas que se bañan.
Veda beni timsahların haklı olduğuna inandırdı.
Con Veda supe que los cocodrilos hacen bien.
Timsahlar bunu duyduğuna memnun olacak.
Los cocodrilos estarán contentos.
Kuşlar, timsahlar ve ormanlar kaybolmuştu.
Los pájaros, los caimanes y los bosques habían desaparecido.
Yılanlar, timsahlar bataklık kumu, Hepsinin amacı aynı, Yıkım.
Serpientes, cocodrilos, arenas movedizas, todo abocado a una cosa, la destruccion.
Timsahlar.
Caimanes.
- Timsahlar... Yabani domuzlar, boz ayılar.
- Caimanes y... jabalíes, osos...
Timsahların bizzat kendileri aslında...
Finalmente, los cocodrilos hacen zapatos...
Timsahları sevmem, özellikle ben suyun içindeysem.
No me gustan los cocodrilos. Sobre todo cuando estoy en el agua.
Sizi bir adadaki arenanın içine koyduracağım ve denizde timsahlar olacak. Sular yükseldiğinde, timsahlar sizi yiyecek!
Os clavaré a los dos en la arena, en una isla con agua alrededor, y en el agua habrá caimanes, y el nivel del agua se incrementará ¡ y los caimanes les cogerán!
- Timsahlar mı? Kanalizasyonlarda?
¿ En las alcantarillas de Londres?
Timsahlar burada, Dalekler yukarıda.
¿ Los caimanes aquí o allá arriba los Daleks?
Memphis'teki şu Peabody Otel, lobisindeki havuzda timsahların ve ördeklerin yüzdüğü otel mi?
El hotel Peabody de Memphis, ¿ es el que tiene cocodrilos y patos en el estanque del vestíbulo?
O küçük havuzda yüzen timsahların ördekleri yemesine nasıl engel olduklarını görmek isterdim.
Me encantaría ver cómo impiden que los cocodrilos se coman a los patos en ese pequeño estanque.
Ben bir rüya gördüm, bana Farsça okumayı.. .. timsahlar öğretti.
Además, soñé que estaba enseñando a los cocodrilos a leer en persa.
Aslan ve timsahları görmediniz.
¿ No quieren ver la otra sala? Hay leones y cocodrilos.
Timsahlar yakalanmaz, Meyve yetişmez.
Los cocodrilos no se dejan cazar, no crecen los cocos.
Hadi gidip yılanları ve timsahları görelim.
Ahora, veamos a las serpientes y los crocodilos.
İşte bak yılanlar ve timsahlar.
Aquí están las serpientes y los crocodilos.
Tüm ailesi timsahlar tarafından yutulan bir adamın hikayesini okudum.
He leído en el periódico que un hombre llegó a casa y vio que un cocodrilo se había comido a su familia.
Timsahlar hakkında ne biliyorsun Bond?
¿ Qué sabe sobre cocodrilos, Sr. Bond?
Ah, timsahları hiç sevmemI bir kere denemiştim onlardan, çok sıskaydılar.
Lo sé, no me agradan los cocodrilos. Los probé una vez, son fibrosos.
Büyük bir yarış yaptık, kargı fırlattık, güreştik... prenseslerle, sihirbazlarla yüzleştik, Büyük hayvanlar, timsahlar. Ve şimdi iyi bir gece uykusuna ihtiyacımız!
Corrimos una gran carrera, arrojamos la jabalina, debimos pelear enfrentamos princesas, magos, bestias, cocodrilos, ¡ necesitamos descansar!
Allahın belası maymunlar, yılanlar, timsahlar, bilmemneler!
¡ Malditos simios, culebras, cocodrilos, mierda!
Bu haber timsahların hikayesine ironik bir sonuç çıkarıyor.
Este reportaje ofrece un fin curioso a esta historia.
Timsahlar büyüttü panterler emzirdi.
Criado por lagartos con leche de pantera.
- Timsahlar mı?
- ¿ Caimanes?
- Timsahlar mı dedin?
- ¿ Dijo usted caimanes?
- Dudaklarımı oku. Timsahlar.
- Léame los labios : caimanes.
Daha sonra kulübede yılanlar ve gölde timsahlar çıkacak.
Ni de las serpientes del invernadero ni de los cocodrilos del lago.
Hayır, timsahlar kabinlerde.
No, los cocodrilos están en las cabañas.
Tüm bu timsahlar, yılanlar falan.
Todos estos cocodrilos, serpientes y animales raros
Timsahlar. Bizi yiyecekler.
Son los caimanes, se nos van a comer.
Bilirsin, lağımda timsahların yaşadığı söylenir.
¿ Oyeron que dicen que hay caimanes en las cloacas?
Lağımda timsahlar.
Caimanes en las cloacas.
Katlanmak zorunda kaldığım bu şeyler timsahlar, böcekler, yılanlar ve şu dedikodular.
Lo que hay que aguantar : caimanes, bichos, serpientes y ahora rumores.
Büyük timsahları var.
Tienen enormes cocodrilos.
Büyük timsahları ve crocs'ları var.
Tienen enormes caimanes y cocodrilos.
Tabii ki tayfunların sıklığı ve timsahların nitrojen zenginliğindeki gübreleri sayesinde.
Debido a la frecuencia de los tifones y el nitrógeno del guano cocodrilo rico.
- Timsahlar olur burada.
- Hay cocodrilos. - g, Cocodrilos?
- Timsahlar mı?
Qué terrible.
Timsahlar avlarını yerken, gözyaşı dökerler.
Los cocodrilos derraman lágrimas cuando comen su presa.
Küçük timsahlar ihtiyar Jennifer'a oyun yapmıyor değil mi?
¿ Los pequeños cocodrilos van a hacerle una broma a Jennifer?
- Timsahlar taze et sevmezler.
- No les gusta la carne fresca.
Timsahlar ne kadar büyük?
¿ Cómo son de grandes los caimanes?
- Belki timsahlar kapmıştır.
- Puede que le pillaran los caimanes.
Zenciler, timsahlar, maymunlar rakunlar ve sıçanlar.
Negros, Alimañas, Asnos, Comadrejas y Primates.
TİMSAHLAR
CAIMANES
Yaşlı timsahlar.
Viejos cocodrilos.
Florida'da timsahlar var, değil mi?
Hay lagartos en Florida, ¿ verdad?