Trenler Çeviri İspanyolca
481 parallel translation
Tiyatrolar, oteller, trenler.
Teatro, hoteles, trenes.
Trenler, oteller, tiyatrolar.
Trenes, hoteles, teatro.
Sadece askeri trenler çalışıyor.
Sólo hay trenes militares en circulación.
Hatta trenler kaybolur çığ altında.
Hasta los trenes desaparecen.
- Ben Callendar. Ben, Poole ve Simmons'a, Philadelphia'ya trenler için mal yüklüyorum.
- Perdone la interrupción, señor...
Başka günlerde başka trenler de var.
Hay otros trenes, otros días.
Mineola'ya yolculuk uzundu ve trenler arasında dinlenmeyi severim.
El viaje a Mineola es largo y me gusta relajarme entre tren y tren.
Oradaki trenler -
Estos trenes de aquí.
Ama trenler arasında iki saat olduğunu bilmiyorduk.
No sabíamos que había casi dos horas entre un tren y otro.
Trenler beklemez, kadınlar bekler.
El tren no espera, pero una mujer, sí.
Trenler de.
Y los trenes tampoco.
Bu yerel trenler çok yavaş gider.
Estos trenes locales son muy lentos.
- Böyle trenler için hala bilet alıyor muyuz?
- ¿ No compramos billetes para el tren?
Eski, barış dolu günlerde, trenler eğlence için kullanılırdı.
De vuelta a los viejos tiempos de paz, en los que los trenes eran para el placer.
Bu trenler, özgür insanları koparıldıkları yaşamlarına geri götürüyorlar ; eve doğru tıngırdayan bu trenler mutluluğun trenleriydiler.
Estos trenes, llevando hombres libres de regreso a una vida de la que habían sido arrebatados, estos trenes traqueteando de regreso a casa eran trenes de alegría.
Başka trenler de var.
Vienen otros trenes.
- Başka trenler de var.
- Hay otros trenes.
Fransa'ya giden trenler.
Trenes a Francia.
Trenler ne durumda?
¿ Cuál es el horario de los trenes?
Trenler hariç. Hafif şeyler yerim.
En los trenes como ligero.
Fakat en önemlisi, Orda mineraller ve demir cevheriyle dolu buradan tüm Dünyaya gidebilecek Sonsuz trenler vardı.
Pero, sobre todo, por allí pasaban trenes interminables a rebosar de minerales, hierro y mena que iban de allí al resto del mundo.
Bir kere, trenler berbattır.
Y esos trenes son infernales.
Tüm trenler batıya gidiyor. Varış yeri, San Diego.
Todos los trenes van a San Diego.
Trenler mühürlenip, sürgülenmişti.
Trenes precintados con cerrojos.
Şu Amerikan trenler, tümüyle facia.
Estos trenes americanos, son terribles.
Ağzına kadar dolu trenler çok tehlikeli.
Esos trenes atestados son criminales
Trenler yok, telaş yok, acele etmek yok, zahmet yok.
Nada de trenes, prisas y molestias.
Trenler çok hızlıymış. İçlerinden birine binince, koca yolda hiç durmadan ta Tucson'a kadar gidebilecekmişin.
Me dijo que no falta mucho para subir a uno de esos trenes y llegar a Tucson sin parar en el camino ni una vez, ¿ lo imaginas?
O zamanlar, trenler şimdiki gibi değildi.
En esos dias, los trenes no son como los de ahora
- Iowa'ya giden uçaklar, trenler ve otobüsler.
Aviones, trenes y autobuses que salen hacia Iowa.
Evet Bayan Marple, tüm trenler arandı ve hiçbir hastanede öyle bir kadının kaydı yok.
Sí, Miss Marple, pero hicimos una búsqueda completa en cada tren y ningun hospital ha atendido a tal mujer.
Trenler bir felaket.
Los trenes son terribles.
Buharlı trenler.
¡ La locomotora de vapor!
Dizel trenler.
¡ El ferrobús Diesel!
- Trenler neyi anımsatır, biliyor musun?
- ¿ Sabes qué pienso de los trenes?
Trenler.
Los trenes.
Yerleşimcileri taşıyan trenler soyuldu. "
"... asaltan trenes de emigrantes ".
Şafaktan sonra makaslardaki ve raylardaki tüm trenler bombalanacak.
Al amanecer, las vías y los trenes de la zona serán bombardeados.
" Bütün trenler buradan geçecek.
" Todos esos trenes van a pasar por aquí.
Buraya trenler hakkında maval dinlemeye gelmedim.
No vine aquí a escucharlo hablar de trenes.
YAKINDAN İZLENEN TRENLER
"Trenes rigurosamente vigilados"
Trenler yarına kadar grevdeler ama masa saat 3 için ayarlanmıştı.
- No, los trenes están en huelga. No regresará hasta mañana. Pero seremos tres a la mesa.
Hey, biliyor musun? Uçaklardan önce trenler vardı.
Cuando no había aviones, había trenes.
Elektrik, trenler, üniversiteler, her şey var!
Electricidad, trenes, universidades, de todo.
Şu trenler ve insan kaynayan metrolar... Adamı boğabilir.
Tanta gente en el tren o en el metro...
Modern trenler!
¡ Trenes elevados!
Uluslararası trenler de mi grevde?
¿ Hay huelga también para los trenes internacionales?
Trenler insanların sevgisini taşıyamazlar.
Los trenes no transportan el cariño de la gente
Bankalar, trenler ve muhteşem McCradle Yağmasının sorumlusu.
Ataques de bancos y trenes, organizador del raid McCandles.
Trenler, uçaklar ve gemiler hepsi gözetim altında.
El asesino tiene un millón de dólares. Los trenes, aviones y barcos están bajo vigilancia.
Tüm trenler durdu, sınır kapatıldı.
Ya no hay fronteras.