Tutku Çeviri İspanyolca
1,848 parallel translation
Kıskançlık, insanların sahip olduğu en büyük tutku olabilir.
Los celos pueden ser la más fuerte de las pasiones de los seres humanos.
ve Legadema için bir tutku haline geldiler.
Ellas se han convertido casi en una obseción para ella.
Değişim ile aşk gelir Değişim ile tutku bize teslim olur
Están allí para volver no hacen más que girar en su mundo y desviarme
Bir istihbârat görevlisini başarılı kılan yüksek nitelikler, kuşkulu bir akıl, ayrıntıya ve karmaşıklığa karşı bir tutku, gözleyeceğin birine ait yüksek vasıflardır.
Las mismas dotes que hacen a un buen oficial de inteligencia una mente suspicaz, un amor por la complejidad y el detalle son las mismas dotes de la persona que usted estará observando.
2000 yıldır kilise, insanlığa baskı ve zulüm uyguladı tutku ve benzer fikirleri bastırdı. Hep yeryüzündeki Tanrı'ları adına.
Durante 2000 años Ia Iglesia ha infligido opresiones y atrocidades a la humanidad aplastando la pasión y las ideas en nombre de su Dios ambulante.
Tutku mu, kötü alışkanlık mı?
- ¿ Son pasiones o vicios, señor?
Çok kısa bir zamanda kalbimin kapılarını açtın... tutku, bağlılık ve sorumluluk korkularımı yenmemi sağlayarak.
En tan poco tiempo abriste la puerta de mi corazón me hiciste superar mis miedos a la pasión, la devoción, el compromiso.
"Tutku Adında Bir Tramvay" ı yazdı.
Escribió Un Tranvía Llamado Deseo.
Hayat yok bunda, zarafet ve tutku da.
Le falta vida, gracia, pasión.
Bu ahlaksız tutku 2 aynı cins arasında oluyor Ünlü botanikçimizin ölümüne dönelim.
Una pasión perversa entre personas del mismo sexo llevó a nuestro famoso botanista a su muerte.
İşte bu tutku!
¡ Eso es pasión!
Yaratıcı tutku ile isteri krizini karıştırıyorsun.
¡ Confundes la pasión creativa con la histeria!
Pişmanlık, korku, tutku ve kaygı...
Culpa, miedo, pasión y ansiedad.
Tutku yok. Dram yok.
No hay drama...
Sende de hâlâ tutku var.
Y usted todavía tiene pasión.
Gözlerindeki tutku. Kırmızı çizgi, benden gizlemeye çalıştığın acıların. Bu da kalbin.
La pasión en tus ojos, y esta línea roja representa el dolor que tratas de ocultarme.
Deniz kabukları için tutkumuzu kaybettiğimizde içimizde ölüme kadar uzanacak kibir dolu bir tutku duymaya başlarız.
El día que nos dejan de gustar los caracoles... se instala la pasión por nosotros mismos... lo que nos lleva hacia la vanidad... hasta la muerte.
Mutlu anılarımız sadece çocukluğumuzdan gelir ama onları hatırlamak üzücüdür çünkü ölene kadar, bizi kibire sürükleyen bir tutku yerleşir kalbimize.
Los únicos momentos felices son los de la infancia... pero recordarlos es muy triste... porque cuando se instala la pasión por nosotros mismos... nos lleva hacia la vanidad... hasta la muerte.
- Evet. Bütün duyguları yaşadım. Öfke, tutku intikam, hatta üzüntüyü bile!
Me sentí momentos como la ira, pasión la venganza y el dolor.
Kırmızı gül tutku ve aşkı simgeler, yani bu harika.
Las rojas significan pasión o amor, así que estupendo.
Lütfen oturun. 646 01 : 04 : 13,618 - - 01 : 04 : 19,329 Neil.. Her Yale öğrencisinde dikkat ettiğimiz bir şey vardır.. tutku.
Por favor tome asiento
Isı, ateş, tutku. Doğru anı beklemek ve sonra doruğa ulaşmak.
El calor, la pasion, esperar por el momento correcto y despues el climax.
Düşünce, tutku, şehvet, akıl, beş kızı da benim isteklerime bağlı kılacak.
Por el pensamiento, la pasión, la voluntad, une a las chicas a mis deseos.
İntikam bir tutku işidir.
La venganza es un acto pasional.
Bir çeşit plansız tutku cinayeti olduğunu düşünüyorum.
Sospecho que fué probablemente algun tipo de crimén pasional no premeditado.
Aslında öyle bir kıvılcım ve tutku vardı ki.
Es decir, había tanta chispa entre ellos, tanta pasión.
Ben buradan çıkamazken ve Jordan, otelin birinde duş başlığına tatlı şeyler fısıldarken, sen, genç sevgilinle ruhsuz, tutku dolu bir gece geçiremezsin.
De ninguna manera le saltarás encima a tu jovencito a pasar una noche de poca pasión si yo me quedo aquí y Jordan está en un hotel murmurándole cosas tiernas a la boca de una ducha.
Bu tutku olabilir.
Eso puede ser pasión.
- Hayır, bu bir tutku değil.
- No, no es una obsesión.
Tarihe adını kazıyan insanların hiçbiri espiri yapmıyordu, .. bu insanların hepsi tutku dolu insanlardı.
Los grandes oradores de la historia no eran contadores de chistes sino gente apasionada.
Tutku mu? Masumca bir flört mü? Yoksa Stevens çizgiyi geçiyor mu?
Es una atracción, un flirteo inocente, o es que Stevens está cruzando la barrera?
Tutku çiçekleri açar, ve aşkın uğur böcekleri uçar.
Las flores del deseo están en su lugar, y la Harmonia Axyridis presta a volar.
Tutku suçu mu?
Crimen pasional?
Bir tür tutku
Hay una "procesión". - ¿ Una procesión?
Bu bir tutku cinayetiydi.
Fue un crimen pasional.
Tutku mu? Masum bir flört mü?
¿ Un coqueteo inocente?
Bu ani tutku için ona 5 dolar vermek istiyorum.
No se por qué, pero siento deseos de darle 5 dólares.
Onun anlayamayacağı bazı şeyler var, mesela arzu, tutku, istek...
Hay cosas que él no entiende como pasiones, deseos, necesidades...
Bana öyle bakarken unutmayınki gereksinimden doğan birliktelikler, tutku birlikteliklerinden daha uzun süreli olurlar.
Al mirarme, señor recuerde que algunas uniones de conveniencia pueden durar más que las concebidas en pasión.
Siz tutku suçu mu diyorsunuz?
¿ Cómo es que lo llaman... "Crimen pasional"?
Etkilendikleri : tutku beyaz dişler.
Lo que vemos : ambicion, dientes blancas.
Müdahil olabilmek için bu bireyler ile tutku ve enerjiye ihtiyacınız var.
Necesitas a esos individuos con la pasión y la energía para involucrarse.
Tutku ikimizin de hakkıdır, tamam mı?
Richard, ambos merecemos pasión, ¿ de acuerdo?
Hayatının sonuna kadar da lisans üstü öğrencisi olarak kalacaksın çünkü sende tutku yok.
Sí, y seguirás siendo un estudiante valioso el resto de tu vida, porque no tienes "fuego"
Bir tutku cinayeti olmasın?
¿ Crimen pasional?
Adeta Bay Rose'a âşık. Aynı "Ölümcül Tutku" filmindeki gibi.
Parece enamorado del señor Rose.
Anlamı, bu çok sevindirici. İnsanlara rasgele ateş etmeyi kafasına koymuş bir manyakla uğraşmaktansa bir tutku suçunu tercih ederim.
Quiero decir, qué alivio si no estamos tratando con un homicida maniático a quién le gusta dispararle a personas al azar sino por un simple acto de pasión.
Hollywood tarihinin başlarından beri, egzotizm, entrika ve tutku diyarı olan eski Doğu imajından etkilenmiş seks objesine dönüşmüş bir dansöz çıkmaktadır karşımıza.
La altamente sexualizada bailarina del vientre ha estado con nosotros desde el origen de la historia de Hollywood. Inspirada por las imágenes tempranas de oriente, como un lugar de exotismo, intriga y pasión.
Yani, bir tutku suçuyla uyumuyor değil mi?
Es decir, no es muy consistente con un crimen pasional, ¿ verdad?
Bu bir tutku cinayeti değil.
Sabemos que es un tío... y que no es un crimen pasional.
- Tutku istediğini söylemiştin! Richard.
Dijiste que querías pasión.