Tuzak Çeviri İspanyolca
7,366 parallel translation
Yani eğer yıllığı o gönderdiyse ve ölüyse o zaman bu bir tuzak değil.
Y, quiero decir, si él me envió ese anuario y ahora está muerto, entonces esto no es una trampa.
Belki de şimdiden sonrasında bize tuzak kurmak için arabamın arkasına süründü
Tal vez ya se deslizó a la parte posterior de mi camioneta, para tendernos una emboscada después.
- Kim sana tuzak kurdu?
¿ Quién te ha tendido una trampa?
Madem bana tuzak kurdu, peki sen hangi cehennemdeydin?
Bueno, y si sabías que me había tendido una trampa, ¿ dónde has estado todo el día?
- Bana tuzak kurdun.
Me tendiste una trampa.
Kilgrave ona tuzak kurdu.
Kilgrave quiso inculparla.
Medici Banyosu'nda bize tuzak kurmuş olmalılar.
Deben de habernos tendido una trampa en la casa de baños de los Médici.
Bu bir tuzak.
Es una trampa.
Amcan bana tuzak kurdu.
Quiero que corrijas lo que Ghost hizo por separarnos eliminándolo. Tu tío me puso una trampa.
Amcan bana tuzak kurdu, beni hapse tıkmak için.
Tu tío me puso una trampa, me envió a la cárcel.
Yani ya onun gitmesini sağlamak için ya tuzak kuracaktım ya da onu öldürecektim. Onu öldürmeyecektim.
Era ponerle una trampa para lograrlos... o debía asesinarlo.
Babamı severdin ama ona tuzak kurdun.
Amaste a mi padre, pero lo enviaste a la cárcel.
Bir tuzak kurup Nadia ve kızını öldürdü.
Él puso una trampa y mató a Nadia y a su hija.
Senin amcan bana tuzak kurdu.
Su tío me creó.
Biri size tuzak mı kurdu? Bu kimin aklına gelir?
¿ Quién pensaría en eso o sabría cómo hacerlo?
Tuzak olduğunu anlamış olmalı.
Debió darse cuenta de que era una trampa.
Miami de tasarladığın tuzak ortaya çıktığı için, bu işin dışında kaldın, adamım.
Como demostró tu trampa en Miami, estás jugando fuera de tu liga, chico.
Miami nin tuzak olduğunu biliyorsa, bunun kokusunu bir mil öteden alır.
Si sabía que lo de Miami era una trampa, se olerá esto a un kilómetro.
Renautas neden evrim geçiren insanlara tuzak kurup öldürüyor ki?
¿ Por qué Renautas está identificando, desapareciendo y matando a humanos evolucionados?
El Vengador'a tuzak kurmanı kim söyledi?
¿ Quién le dijo que incriminara a El Vengador?
Tuzak!
¡ Atrápenla!
Bu bir tuzak!
¡ Es una trampa!
Demek ki bu bir tuzak olabilir.
Entonces... esta podría ser una trampa.
Bana bir daha tuzak kurmayacaksın değil mi?
No me estás tendiendo otra trampa, ¿ no?
- Hayır, tuzak kurmak için.
No, poner una trampa.
Bu tuzak falan değil tuhaf bir alet yalnızca.
Esto no es una trampa. Es un artilugio.
- Charles Lee'ye tuzak kuruyoruz.
- A poner una trampa a Charles Lee. - Estupendo.
Yetkililer tuzak kurdu ve onu öldürdü.
Las autoridades actuaron en connivencia y lo asesinaron.
Tuzak bir soru değil, evlat.
No es una pregunta engañosa, hijo.
- Ona tuzak kurduklarını düşündü.
Oh, ella pensó que lo habían incriminado.
- Belki de ona tuzak kurdular.
- Tal vez ellos lo incriminaron.
Bana tuzak kuran kadını aradığınızı sanıyordum.
Pensé que estaban buscando a la mujer que me tendió la trampa.
Size tuzak kuran karısıydı, ve nedenini biliyoruz...
Fue su esposa la que lo incriminó, y ahora sabemos por qué...
Glenn'e tuzak kurup ormana çekmiş ve onu öldürmeye çalışmış.
Él atrajo a Glenn en el bosque y trató de matarlo.
Adam kendi mekanında gizli tuzak kuracak değil ya. Hadi!
No va a poner una trampa explosiva a su propia casa. ¡ Vamos!
Tuzak bu!
¡ Es una trampa!
- Belki onlar yapmamıştır. - Ya da tuzak kurmuşlardır.
Quizá no lo hicieron ellos, o sabían, y esto es una trampa.
- Bunun tuzak olmadığını nereden bilelim?
- ¿ Y si esto es una trampa? - ¿ Una trampa?
- Sizce tuzak mı?
- ¿ Crees que es una trampa?
Tuzak soru gibi geldi.
Esto se siente como una trampa.
İmparatorluk bize tuzak kurmuş olarak bekliyor olacak.
El Imperio estará esperándonos con una trampa.
- Tuzak kurulmuş.
Para nada a cambio.
- Sana tuzak kuranı tanıyor musun?
- ¿ Sabes quién te está enmarcando? - Simplemente, olvídate de mí.
Yani adama tuzak kurulduğunu mu düşünüyorsun?
¿ Entonces crees que fue todo una trampa?
Tuzak mı bu? Ne oluyor?
¿ Qué sucede?
Bruce Khara'nın ona tuzak kuran kişiyi aradığını duymuş... o zaman tek yapmamız gereken olan, çevirdiği numarayı tersine mühendislikle bulmak. Bunun bizi çantanın sahibine götürmesi gerekiyor.
Bruce escuchó a Khara llamar a su conspirador... entonces, todo lo que necesitamos es ingeniería reversa del número que marcó y eso debería conducirnos al que tenga el maletín.
En iyi tuzak, kendisini hapiste tutacak bir adam almak.
La mejor trampa es la que mantiene al sujeto en la cárcel, ¿ verdad?
Ona tuzak kurduğunu.
Que le pusiste una trampa.
- Tuzak kurmuşlar.
- Era una trampa.
Tuzak mı bu?
¿ Es una trampa?
Tuzak gibi geldi.
Suena a trampa.